Özkaynak Düzeni için Türkiye’nin ayrı bir model oluşturma çabasına girmesi gerekmiyor. Avrupa’nın özellikle de Almanya’nın Özkaynak konusunda başarı sağlamış kulüpleri ile sağlanacak iş birliği anlaşmaları ile en uygun model hayata geçirilebilir.
Almanya’da yaşayan Türklerin ilgisini çekmek ve taraftarları arasına katma olasılığı, bu iş birliğini Alman kulüpleri için çok cazip hale getirebilir.
Peki, iş birliği modeli nasıl olmalıdır?
Birinci aşama: Kurumsal özerklik
Özkaynak düzeninin verimli çalışabilmesi için bağımsız bir kurum haline gelmesi, şirketleşmesi gerekmektedir.
Mevcut yönetim kurulunun bir şubesi olarak konumlandırılarak yönetilmesi verimli olmamaktadır. Kurumsal kimlik kazanması halinde uluslararası kulüplerle işbirliği imkanları da artar.
İkinci aşama: Sistem kurmak
Öncelikli sorun sistem sorunudur.
Yukarıda verdiğim örneklerden de görüleceği üzere, futbol endüstrimizdeki sistem, gençlerimizi bir seviyeye kadar taşıyabilmekte ama daha üst seviyelere getirememektedir.
Sistem, futbolcularının seçiminden başlayıp, futbolcuların bedensel gelişimi, okul eğitimleri, futbol teorik bilgisi, bireysel yeteneklerinin geliştirilmesi, takım oyununu kavramaları, istatistik bilgilerinin derlenip, değerlendirilmesi gibi pek çok faktörün, objektif ve bilimsel kriterlere göre yönetilmesidir.
İlk aşamada, iş birliği yapılacak kulüpten kendi ülkelerinde kullandıkları sistemi ülkemizde sıfırdan kurmaları talep edilmelidir.
Bu yaklaşık bir yıllık bir süreçtir.
Üçüncü aşama: Eğitici eğitimi
İş birliği yapılacak kulüpten ikinci büyük beklenti ise, Özkaynak Düzeni hocalarını yetiştirmeleri olmalıdır. Yurtdışından getirilecek hocaların, Türk hocaları yetiştirmesi talep edilmelidir.
Kendini modern futbolun gereklilikleri konusunda geliştirmemiş emekli futbolculardan uzak durulmalı, tercihen spor akademilerinden temin edilecek gençlerin, hoca olarak yetiştirilmesi sağlanmalıdır.
Bu eğitim bir kereliğine yapılmamalı, süreklilik kazandırılmalıdır.
Bu aşama da yaklaşık bir senelik bir süreçtir.
Dördüncü aşama: Futbolcu eğitimi
Son olarak da iş birliği yapılacak kulübün Özkaynak Düzeni sorumluları ile uzun vadeli futbolcu eğitimleri hedeflenmelidir.
Yetenekleri ile belli bir seviyeye kadar gelebilen gençlerin, kulüplerinin A takımlarında ve milli takımlarda yer alabilecek düzeye gelmesi sağlanmalıdır.
Yukarıda saydığım ilk iki madde (Sistem – Eğitici eğitimi) için yapılacak her türlü harcama, futbol endüstrisinde çok önemli bir yatırım olarak değerlendirilmelidir. Bu yatırım uzun vadede kulübümüzün mali bilançolarına artı değer olarak yansıyacaktır.
Yetiştirilen futbolcular, transfer maliyetlerini düşüreceği gibi, ihtiyaç fazlasının satılması ve kiralanması ile elde edilecek gelirler ise önemli bir mali girdi olacaktır.
Yabancı kulüpler için bu iş birliğini cazip hale getirmenin en önemli koşulu, talep edilen sistemin kuruluş masraflarını ve eğiticilerin ücretlerini istenen seviyede karşılamaktır.
Bu konuda cimri davranılmamalı, eğitim masrafları hak edilen düzeyde ödenmelidir.
Bu iş birliğini karşı taraf için de cazip hale getirmek gerekmektedir.
İş birliği yapılan kulübün, bu iş birliğinden gelir elde etmesi de sağlanırsa uzun vadeli bir iş birliğinin temelleri atılmış olur. Bunun bir yolu da iş birliği yapılan kulübü, Özkaynak Düzeninden yetişecek oyuncuların lisanslarına ortak etmektir. Böylece yetiştirilecek oyunculardan gelir etme beklentisi ile daha verimli bir iş birliği yaratılabilir.
Bu süreç de en az üç yıllık bir süreçtir. Bu üç yıl içerisinde elbette birkaç oyuncu A takımına kazandırılabilir. Ama A takımın omurgasını oluşturacak futbolcuların ve satışından para kazanılacak futbolcuların yetişmesi için en az üç yıla ihtiyaç olacaktır.
Bu süreç uzun gibi gözükebilir. Ancak tek kurtuluş yolu budur. Şayet BJK yönetimine başkan adayı olan arkadaşlarımız böyle bir proje ile yola çıkarlarsa Beşiktaş taraftarı gereken sabrı gösterecektir.