Yıllar öncesinden bir filmi anımsadım şimdi. Film komedi türündeydi lakin felsefesi beni hüngür hüngür ağlatmıştı.
“Aman Tanrım”
Jim Carrey başroldeydi.
Oynadığı karakter Bruce her şeyden şikâyet eden tatminsiz, mutsuz bir tipti. Bir gün bulunduğu durumdan mustarip halde Tanrı’ya yalvarmış, Tanrı insan kılığında karşısına çıkıp (Morgan Freeman) kısa süreliğine ona kendi güçlerini vermişti. Bruce artık her sesi duyabilen, kapalı kapılar ardında olan biteni görebilen, işittiği tüm duaları kabul eden bir kişi oluvermişti.
Ne güzel bir dünya değil mi?
Hayır değil!
Çünkü bir süre sonra olmadık duaların kabul olmasıyla dünyadaki dengeler değişmiş, düzen alt üst olmuştu.
Bruce ise gece yastığa başını koyduğunda yerde yürüyen karıncanın dahi sesini duyup uykusuz kaldıkça, kalabalık ortamlardaki işittiği tüm seslerle başı ağrıdıkça, insanların düşüncelerini okumaya başlayıp arkadaş ilişkileri bozuldukça dünya çekilmez hale gelmiş ve acizliğini idrak ederek Tanrı’dan affını dileyip kusurlarının nimet olduğunu idrak etmişti. İşte beni de ağlatan Bruce’nin acizliğini hissederek pişman olduğu, tüm sınırlamaların gerekli olduğunu hissettirdiği o sahneydi.
Hatta yazım bitince tekrar izlerim belki…
Hülasa arada düşünce okumayı, kanatsız uçabilmeyi, görünmez olmayı dilesek de biz sınırlarımızla güzeliz, eksiklerimizle tamız.
Yeter ki Allah insanı gördüğünden geri koymasın ve görgüsüz yapmasın.
Sosyal mesajımı da verdim.
Bugünlük çekilebilirim.
Esen kalın efendim :)
Facebok
Instagram
Tebrik ediyorum
vaovv https://buyuksehiryapi.com