Bu modern çağda insanlar eğitimin önemini gittikçe daha iyi anlıyorlar. Fakat yine de okul herkes için eşit bir deneyim olmuyor. Hatta okulların işleyişi yaşanılan yere göre bile değişebiliyor. Kimi zaman okulun temel gerçekleri olarak düşündüğünüz şeylere ihtiyaç bile duyulmayabiliyor. Mesela Japonya'da kalsanız bile bir sonraki sınıfa geçebiliyorsunuz...
Bu içeriğimizde sizlerle dünyanın çeşitli yerlerindeki farklı eğitimsel gerçekleri paylaşıyoruz..
Delhi metro köprüsünün altında duvarları olmayan bir okul var. Bu ücretsiz okul yoksullaştırılmış göçmen işçilerin, yevmiyeli çalışanların ve sezonluk çiftçilerin çoğu zaman sayısı yüzleri bulan çocuklarına eğitim sağlıyor.
Hollanda'da çocuklar okula 4. doğum günlerinde başlarlar. Bu fikrin arkasındaki düşünce çocuğun okula başladığında sınıf arkadaşlarıyla aynı mental seviyede olmasıdır. Bu ayrıca sene boyunca yeni sınıf arkadaşlarının geldiği ve bu öğrencinin arkadaşlarına yetişmek için uğraşması gerektiği anlamına geliyor.
Okyanusya'nın Avustralya ve Yeni Zellanda gibi bazı ülkelerinde öğrenciler okula giderken ayakkabı giymek zorunda değildir. Çoğu zaman çocukların ayakkabıyla gelmesi ve gitmesi gerekse de, dersler sırasında ayakkabı giymek zorunlu değil. Fakat bu kural havaya göre değişebiliyor.
Dünyanın her yerinde genellikle kızlar okul üniformalarının bir parçası olarak İskoç eteğini andıran etekler giyerler. İskoçya'da ise James Gillespie'nin Okulu adındaki bir okul İskoç eteklerini erkeklerin de üniformasının bir parçası haline getirmiş. İddaya göre okulun erkek öğrencileri bu etekleri o kadar sevmişler ki, değişim büyük bir destek görmüş.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde, özellikle kırsal bölgelerde çocuklar okula yürürler. Fakat yıllar içinde okullar çocukları bu yolculuk süresince korumak için çeşitli yollar bulmuşlardır. Tokyo'da ise, bölgenin tsunami ve depremlerden etkilenmesinin ardından çocukların okula giderken ve okuldan dönerken özel bir koruyucu başlık takmaları istendi.
Dünyanın çeşitli yerlerinde çocukların okula gidiş yolları her zaman birbirini tutmuyor. Mesela Hindistan'da çocuklar okula diğer seçeneklerin yanında kağnılarla, rikşovlarla, bisikletlerle, toplu taşımayla ya da özel okul servisleriyle gidiyorlar.
Çeşitli okullar vardır, büyük, küçük... Almanya'da ise kedi şeklinde bir okul bile var! Karlsruhe'deki Wolfartsweier Anaokulu'nda çocuklar okula kedinin ağzından giriyor, karnında ders görüyor ve oyun oynuyor, kaydırak şeklindeki kuyruğundan ise okulu terk ediyorlar.
Rusya'da okulun ilk günü Bilgi Günü olarak anılır ve büyük bir etkinliktir. Her zaman Eylül'ün ilk günü başlayan okulun ilk günü, hafta sonuna ya da başka bir bayrama denk gelse bile gerçekleştirilir. Küçük kızlar kurdeleler takar ve çocuklar öğretmenlerine çiçek verirler. Bu o kadar büyük bir etkinliktir ki Olimpik madalya sahipleri bu günlerde okulları ziyaret etmeleriyle bilinirler.
Bütün çocuklar sınavsız ve ödevsiz bir okula gitmeyi ister. Brooklyn'de ise gerçekten gidebilirler! Brooklyn Özgür Okulu 1960'lardaki ödevsiz, sınavsız ve notsuz ilerici okullardan esinlenilmiş ve derslere katılım da zorunlu değil. Hatta öğrenciler okul çalışanlarına eşit sayılarak okul yönetimi için oy bile kullanabiliyorlar. Ayrıca, 18 yaşındaki öğrenciler bile bu okula gelebiliyor, yani sadece küçük çocuklar için değil.
The Ørestad Gymnasium sınıfları olmayan bir okul. Aksine, bireysel, grup ve buluşma alanları bulunmakta. Eğer iyi bir havadaysanız su hacmini öğrenebilirsiniz. İçeride ise oturup düşünebileceğiniz 'silindirler' bulunmakta. Ayrıca sadece iPadler ve bilgisayarlarda öğretilen derslerin yapıldığı 'görsel sınıflar' da öğrencilerin faydasına olan bir durum.
Bir de bizim eğitim sistemizmize bak:(