Gerçekten hepsi birbirinden acıklı 😢
Gerçekten hepsi birbirinden acıklı 😢
Şimdi bakınca biz bunun neyinden korkuyormuşuz diyoruz ama o dönemlerde ne korkutucu, ne büyük bir şeydi. Sanki her karanlıktan çıkıp gelicekmiş gibiydi..
Sanırım hayvan haklarına saygımız ve hayvanlara sevgimiz bu film ilk çıktığından beri var. Şimdi dönüp bakınca ne kadar üzülüyorduk o masum cana. Şahsen kahroluyordum desem yeridir...
Ne canisin Nuri sen, bak yine sinirlendik...
Yani bu ünlü ahtapotu unutan varsa aşk olsun! O dönem nasıl da korkutmuştu bizi, görünce yine bir kötü olduk. Bilinçaltımıza yer etmiş resmen sahne...
Denize bile giremeyenler olmuştur net...
Bu filmin insanı mutlu eden, umutlandıran tek bir sahnesi bile yok diyebiliriz. Konusu gereği bir dönem kuduzdan öyle korktuk ki... Ee bir de o kuduz hareketleri falan... Tüylerimiz diken diken oldu yine!
Bir nesli öpüşmekten soğutan ve korkutan bu sahne tabii ki İbrahim Tatlıses ile Hülya Avşar arasındaydı. Şimdi şöyle bir bakınca bile gerildik...
Yani topluma aşılanan şeye bakar mısınız, insanın sinirden eli ayağı titriyor. Biz böyle bir şey görmedik, uykularımızı kaçırır, çevremizdekilerle samimi ilişki kurmamızı engellerdi bu sahneler...
Özellikle Aile Şerefi filmindeki tecavüz sahnesi... Bağırma desen var, şiddet var... Yani neden böyle bir şey çekilmiş, biz de neden izlemişiz aklımız almıyor gerçekten.
Ali Baba ve Kırk Haramiler'de Erol Taş hepimizi dehşete düşürmüştü. Yani gerek var mı böyle korkunç bir göze... Bir gün gözümüz çıkar böyle kalırız diye korkup durduk gerçekten.
Kabus görenler dahi var...
Yani Sezercik başlı başına üzülmemize, kahrolmamıza ve ağlamamıza sebep oluyordu zaten. Şu bakışlara bakın, yine dertlendik...
Şimdi bile bakınca bi tüylerimiz diken diken oluyor, yalan yok... Bu nasıl korkutucu bir filmdir baştan sona... Kafası ters dönen bu hanımefendi yüzünden geceler boyu uyuyamamıştık...
Tecavüzden eziyete kadar her şeyi gördüğümüz, izlerken ağladığımız Kınalı Yapıncak bilinçaltımıza kadının değersiz olduğunu kazımıştı adeta. Hale bak, böyle film mi olur diyor insan... Aklımıza geldi, yine kahrolduk!
Boş Beşik filminde kartalın bebeği kapıp parçalaması hepimizin rüyalarına girmiştir. Bu nasıl bir acı, hatırlayınca yine fena olduk...
Akrep saldırısı sonucunda uzun ve acılı bir süreç geçirip anında oracıkta kör olan Battal Gazi hala akreplerden korkmamıza sebep olur. Al işte yine gerildik...
Yanlış anlaşılmayalım burada iğrenç olan Müjde Ar değil, sahnenin korkunçluğu... İffet'i atlatamıyoruz bir türlü...
Hepimizin aklına kazınan bu sahne bizi hem ormanlardan hem de araba camlarından soğuttu. Hala unutamam, çok kötüdür çok!
Borcunu ödemek isteyen kadın tezgahın arkasına geçerdi... Nereden baksanız korkunç ve iğrenç bir şey bu!
Şimdi o sahneye bir daha döndük de, konuşmalar, çocuğun ağlaması, bağlanması falan her biri aşırı kötü ve korkunç! Kuduz Çocuklar Çiçektir filmi başlı başına travma yaratıyor bile diyebiliriz...
Ölü kadını bekaret kontrolüne götürmek için mezardan çıkarma sahnesi... Bunu izleyip de atlatabilen yoktur sanırım. Gerçekten tüylerimiz yine diken diken oldu, bu nedir yahu...
Ferdi Tayfur'un oynadığı bu filmde zihinsel engelli kız kardeşi hepimizin kalbini dağlamıştı. Kızın çocuksu tavırları, tacize uğraması, insanlar tarafından itilip kakılması gerçekten çok acımasızcaydı.
Ama bunlardan öte filmde yer alan bir sahne vardı ki unutulmaz: Kızı mahalledeki çocukların ortaya alıp itip kakması...
Cüneyt Arkın’ın gözlerine şiş sokulduğu bi sahne vardı 😩 hala gözümün önünden gitmiyor, Allah belanızı versin 😖 :/
Ya Urfada fuckfest partileri vardi da o mu gitmedi. Adam durum yer gibi sevisiyodu iste napsin