Bitmeyen Tartışma 'Ayasofya': Camiye Çevrilmesi Kuran'a Aykırı mı?

Enflasyon, hayat pahalılığı ve fahiş faturaların gündemde olduğu bir dönemde Ayasofya ile ilgili tartışmalar yeniden başladı. Tartışmanın fitilini ateşleyen isim ise Ayasofya'nın camiye dönüştürülmesinin Kuran'a aykırı olduğunu söyleyen ilahiyatçı-yazar Mustafa İslamoğlu oldu.

89 yıl boyunca müze olarak hizmet veren Ayasofya, Temmuz 2020'de tartışmalar eşliğinde yeniden camiye çevrildi. Yaklaşık 1700 yıllık geçmişi bulunan tarihi yapı ile ilgili tartışmalar zamanla azalsa da tam anlamıyla bitmedi.

İlahiyatçı Mustafa İslamoğlu, DW Türkçe'de Nevşin Mengü'ye yaptığı açıklamayla tartışmayı yeniden alevlendirdi.

'Ayasofya’nın camiye çevrilmesi esasen Kuran’a aykırı bir eylemdir. Kuran’ın kabul etmediği bir eylemdir. Fetih nedir oradan girmemiz lazım. Fetih diye bir sure var Kuran’da. Bu sure Mekke’nin fethinde inmedi, Bedir zaferinde inmedi, diğer fetihlerde inmedi. Bu sure, Allah’ın Resulü’nün Hudeybiye Barış anlaşması yani müşriklerle yapılan barış anlaşması üzerine inen surenin adı Fetih Suresi'dir. Bugün Fetih Suresi'ni okuyorlar İstanbul’un alınışında. Ne kadar cehalet var görüyor musunuz, farkında mısınız? Dolayısıyla kılıçla hutbeye çıkmalar falan, fetih bu değil. Fetih aslında bir insan yüreğinin fethedilmesidir. İki insan yüreğinin buluşmasıdır.'

👇

İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.

İslamoğlu'nun bu sözlerine sosyal medyada tepkiler geldi 👇

İslamoğlu ise kendisine yönelik eleştirilere Twitter'dan bu yanıtı verdi 👇

Yayının tamamını buradan izleyebilirsiniz 📹

Ayasofya'nın tarihi ne?

360 yılında Bizans İmparatoru İkinci Konstantin tarafından açılışı yapılan kilisenin tahta çatısı, 404 yılında yandı. O tarihte ilk kez büyük bir tamirattan geçen kilise, şimdiki halini 532-537 yılları arasında, Bizans İmparatoru Birinci Justinyan'ın emriyle yapılan inşaat çalışmaları sonrasında aldı.

Piskoposluğun merkezi olan ve Bizans İmparatorluğu'nun büyük önem verdiği kilisenin inşaatından, Bizanslı mühendis Miletus İsidor ve matematikçi Tralles anthemius sorumluydu. İnşaatta 10 binden fazla işçi çalıştı.

Kilisenin inşaatı 5 yıl 10 ayda bitti ve Bizanslı tarihçiler tarafından o dönem dünyanın en büyük yapısı olduğu yazıldı. Kilisenin içindeki mozaiklerin tamamlanması ise 565-578 yılları arasında oldu.

1204 yılına kadar çeşitli depremler ve yangınlar atlattı, defalarca yeniden inşa edildi. 1204 yılında doğuya sefere giden Haçlıların eline geçen kilise, bu tarihten 1261'e kadar Roma Katolik Kilisesi'ne çevrildi. 1261'de Bizanslıların İstanbul'un hakimiyetini yeniden ele geçirmeleriyle birlikte Ayasofya yeniden Ortodoks Kilisesi olarak kullanılmaya başladı.

Ayasofya nasıl cami oldu?

29 Mayıs 1453'te, Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u aldığında, Ayasofya yaralı Bizans askerlerinin, kadın ve çocukların sığınma yeriydi.

İstanbul'un Osmanlı Devleti'nin eline geçmesinden sonraki birkaç gün boyunca Ortodoks Kilisesi mensupları Ayasofya'da ibadete devam etti.

1 Haziran 1453'te İstanbul'daki ilk Cuma namazını burada kılan Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya'nın Osmanlı yönetimi altında cami olarak hizmet vereceğini duyurdu. Mihrap ve minber yapıldı, çan ve Haç kaldırıldı. Mozaiklerin üstü kapatıldı.

1481'de ilk minaresi inşa edildi. Fatih Sultan Mehmet'ten sonra tahta geçen Sultan İkinci Bayezid zamanında bir minare daha dikildi.

1509'daki büyük İstanbul depreminde ilk yapılan minare yıkıldı, yerine tuğladan bir minare yapıldı.

Diğer iki minare de Sultan İkinci Selim zamanında, Mimar Sinan tarafından yenileme çalışmaları sırasında inşa edildi. Bu sebeple Ayasofya'nın farklı zamanlarda yapılan 4 minaresi birbirinden farklı.

İkinci Selim'in türbesi Ayasofya içindeki ilk padişah türbesi oldu. Ayasofya'da, içinde padişahların, eşlerinin ve şehzadelerin de yer aldığı 43 farklı türbe bulunuyor.

Bunların arasında Sultan Üçüncü Murat, Sultan Üçüncü Mehmet, Safiye Sultan ve Nurbanu Sultan da var.

Sultan Ahmet 1616'da Sultan Ahmet Cami'ni inşa ettirene kadar Osmanlı Devleti'nin en büyük ve en önemli camisiydi.

1739'da camiye medrese, kütüphane ve aşevi de eklendi. 1847-1849 arasında yenilenme çalışmaları sırasında kapalı kalan Ayasofya, cami olarak son kez 1849'da açıldı.

Cumhuriyet döneminde neler değişti?

1923'te cumhuriyetin ilanından sonra cami olarak kullanılmaya devam etse de, Ayasofya 1931'de kapatıldı.

1931'de Amerika Bizans Enstitüsü'nün kurucusu Amerikalı arkeolog Thomas Whittemore, Ayasofya'daki mozaiklerin tekrar ortaya çıkarılması için Türkiye'deki yeni yönetimden izin istedi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği izin sonrası başlayan çalışmalar 15 yıl sürdü ve 1947'de tamamlandı.

Çalışmalara başladıktan bir süre sonra, halihazırda kapatılmış olan Ayasofya'nın, 24 Kasım 1934'teki Bakanlar Kurulu kararıyla müze olarak yeniden açılmasına karar verildi.

Ayasofya Müzesi, 1 Şubat 1935'te müze olarak ziyaretçilere açıldı. 1996'da Dünya Anıtları İzleme listesine alınan Ayasofya'nın kubbesi ve minareleri, Dünya Anıtları Fonu'nun da desteğiyle 1997-2002 arasında restore edildi.

UNESO Dünya Mirası listesinde de yer alan Ayasofya, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararıyla 24 Temmuz 2020 tarihinde cami olarak resmen ibadete açıldı.

Ayrıca bakınız 👇

Atatürk Ayasofya'yı Neden Camiden Müzeye Çevirdi?
Ayasofya'nın Cami Statüsüne Geçmesi Sosyal Medyanın Gündeminde: Kim, Ne Dedi?

Popüler İçerikler

İzmir'de 5 Küçük Kardeşin Öldüğü Yangın Faciası: Bakanlık, Aileyi 18 Kez Ziyaret Etmiş!
18 Yaşındaki Şampiyon Balerin Eylül Sıla Ilgaz, Aile Evindeki Odasında Ölü Bulundu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Karşıtlarına Mesaj Yolladı: "10 Yıl Daha Yaşasa Bambaşka Olurdu"
YORUMLAR
18.02.2022

tüm derdimiz bitti pagan mabetini tartışıyoruız.

18.02.2022

Gündem şaşırtmaca. Okumaya değmez.

18.02.2022

ele geçirilen bir şehirde camiyi kiliseye dönüştürmek ne kadar yanlış ise, bir kiliseyi de camiye dönüştürmek günümüz şartlarında o kadar yanlıştır. ama olayı 15. yy dinamikleri ile değerlendirmek tarihçilere düşer, o konuda ahkam kesmek bana düşmez. 500 yıl önce cami statüsüne getirilmiş bir mabedin, tekrar statüsünü kazanması olağan bir olaydır. müze statüsüne getirilme sürecini montrö anlaşmasına giden süreçle değerlendirmek gerekir.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ