Bitirene Kadar Birkaç Beyin Hücrenizi Kaybetmenize Neden Olabilecek Kafa Yakan Bilim Kurgu Filmleri

Aşk ve aile bağlarından geleceğe olan merakımızı korkuya dönüştüren distopya tasvirlerine kadar aradığımız her şeyi bilim kurgu filmlerinde bulabiliriz. Bilim kurgunun 'Uzaylılar gerçekten var mı?' sorusuna cevap vermekten ibaret olduğunu zannediyorsanız, patlamış mısırınızı alıp ekran karşısındaki yerinizi alın. Zira, olağanüstü senaryolarıyla sinemanın dahi çocukları tarafından yaratılan bu filmler beyin hücrelerinizi yakabilir!

1. The Matrix

Matrix serisinin ilk filmini seyretmek için sinemaya adımımızı attığımızda, daha önce hiç görmediğimiz bir şeyle karşılaşacağımızı bilmiyorduk. Wachowski Kardeşler, Morpheus'un ağzından sadece Neo'ya değil hepimize sordu: Kırmızı mı? Mavi mi? Sonraki yıllarda soluksuz izleyeceğimiz başyapıtlar sunmayı sürdüren Wachowski Kardeşler, Matrix ile bizi bir tavşan deliğinden aşağıya yuvarladı. Türünün en güzel örneği olan 1990'lı yılların bu kült filmi hala beynimizi eritebilecek güce sahip.

2. Inception

Inception da tıpkı Matrix gibi, bilim kurgu sinemasını Inception'dan önce ve sonra olarak ikiye ayırmış olabilir. Ünlü yönetmen Christopher Nolan'ı sinema tarihinin en iyileri arasına sokan Inception şahane bir fikre dayanıyor. Rüyalarını kontrol ederek insanları manipüle etmeye ne dersiniz? İnsanların bilinçlerine rüyalar yoluyla sızılabilen bir dünyada Dom Cobb, belirli bir kişinin bilinçaltına bir fikir yerleştirmekle görevlendirilir. Filmdeki performansıyla devleşen Leonarda Di Caprio, yıllar sonra filmin sonu ile ilgili hala hiçbir fikri olmadığını söyledi. 'Rüya içinde bir rüyada gereken tek şey bir fikir ekmek' diyerek sizi beyninizi yakmaya davet ediyoruz!

3. The Fountain

Yönetmen Darren Aronofsky'nin kısmen hayat ağacını arayan bir kaşifin hikayesini anlatan The Fountain, birçok türü bir araya getiriyor. Film, iç içe geçmiş üç ayrı zaman diliminde sevdiği kadını kurtarmaya çalışan bir adamın öyküsünü anlatıyor. Bilim kurgu sineması tarihinde görselliği, anlatısı ve içeriğiyle ayrı bir yer edinen The Fountain gişede ne yazık ki yeterince başarılı olamadı. Yönetmen Aronofsky, her izleyenin kendine göre bir gerçeklik bulmasını ve filmin tartışmalar yaratmasını istedi. Yönetmenin bu arzusunu karşılayan filmi izlediğinizde, ne anladığınızı anlatmakta zorlanırsanız üzülmeyin!

Aşk ve aile bağlarından geleceğe olan merakımızı korkuya dönüştüren distopya tasvirlerine kadar aradığımız her şeyi bilim kurgu filmlerinde bulabiliriz. Bilim kurgunun 'Uzaylılar gerçekten var mı?' sorusuna cevap vermekten ibaret olduğunu zannediyorsanız, patlamış mısırınızı alıp ekran karşısındaki yerinizi alın. Zira, olağanüstü senaryolarıyla sinemanın dahi çocukları tarafından yaratılan bu filmler beyin hücrelerinizi yakabilir!

4. The Cloud Atlas

David Mitchell'in aynı adlı kitabından uyarlanan The Cloud Atlas elbette bir Watchowski Kardeşler filmi. Zamanının çizgisel olarak ilerlemediği, flashback ve flashforward'larla bezeli film, kuantum dolanıklık ilkesine dayanıyor. The Cloud Atlas, alt hikayelerinde barındırdığı mesajları ve imgelerinin ardındaki felsefesi ile anlaması en zor filmlerden biri. Filmin ana hikayesi hakkında kısaca bilgi verecek olursak; 1850 yılında Pasifik Okyanusu'nda dolaşan bir kaşif Adam Ewing'ın günlüğü önce 1930 yılında bir fizikçi Robert Frobisher'e ilham verir. Gazeteci Luisa Rey bir şekilde fizikçinin hikayesini anlatmak ister. Film boyunca altı farklı hikaye, altı farklı zamanda ama aynı ruhta anlatılıyor.

5. Interstellar

Yine bir Christopher Nolan filmi olan Interstellar'ın başrolünde Matthew McConaughey yer alıyor. Fizikçi Kip Thorne'un uzay-zaman sürekliliği ve solucan deliği teorilerini temel alan film, bilimsel kuantum fiziğine dayanıyor. Bilimsel doğruluğunun bilim camiası tarafından onaylanması ile Interstellar, beyin yakan filmler kategorisinde bulunmanın haklı gururunu taşıyor. Interstellar, bir solucan deliğinden geçerek boyut değiştirdikten sonra hiç ulaşılmamış noktalara gitmek isteyen bir grup astronotun hikayesini anlatıyor.

6. Arrival

Bilim kurgu sinemasında birçok film uzaylılarla ilk teması konu edinir. Arrival o ilk teması, Alien filminin dehşetinden uzak derin bir gerçeklikle anlatıyor. Listemizdeki diğer filmlere kıyasla yönetmen Denis Villeneuve daha şiirsel ve duygusal bir anlatım seçti. Filmin tonunun yumuşaklığı sizi yanıltmasın, Arrival distopya mı yoksa ütopya mı olduğu belirsiz bir gelecek resmi çiziyor. Arrival, orduda görev yapan bir dil bilimcisinin hikayesini anlatıyor. Birden fazla uzay gemisinin bir anda yeryüzüne iniş yapması tüm dünyayı şok eder. Amaçları bilinmeyen uzaylılarla iletişim kurma görevi dil bilimci Dr. Louise Banks'e verilir.

7. Mr. Nobody

Hayatınızdaki seçimlerin nelere mal olacağını bilseydiniz ne yapardınız? Sicim teorisine göz kırpan, paralel evrenler ve yaşamlar hakkında düşündüren Mr. Nobody'i birden fazla kez seyretmek isteyeceğinize eminiz. Mr. Nobody hayata bakışınızı değiştirecek, uzun zamandır yüzleşmediğiniz sorularla yüzleşmenizi sağlayacak bir derinliğe sahip naif bir bilim kurgu örneği. 2092 yılında dünyada kalmış yaşayan son ölümlü olan Némo, ölüm döşeğindeyken bir çocukluk anısını hatırlar.

8. Memento

Christopher Nolan'ın Hollywood'da büyük bütçeli filmler çekmeden önce yönettiği bir Memento, adeta bir klasik araba güzelliğine sahip. Nolan'ın üzerinde saatlerce düşünmenize neden olan hikaye anlatma tekniği bu filmde fazlasıyla mevcut. Kronolojik olarak hikayeyi tasvir eden renkli sahneler ile geri dönüşleri anlatan siyah beyaz sahneler arasında birkaç beyin hücrenizi yitirebilirsiniz. Leonard Shelby, çok ender rastlanan ve tedavisi olmayan bir hastalığa sahip: Kısa süreli hafıza kaybı. Üstelik hastalığının tüm olumsuzluğuna karşı Shelby, karısının katillerini bulmaya kararlı.

9. Ex Machina

Yapay zeka hayranlarını mutlu edecek Ex Machina , 28 Gün Sonra filmin senaristi Alex Garland'ın elinden çıkan bir film. Son derece orijinal bir hikayeyi anlatan Ex Machina, kült bir temayı yenilikçi bir solukla izleyiciyle buluşturuyor. Garland'ın ilk yönetmenlik denemesi olan Ex Machina göz kamaştırıcı bir tekno-gerilim vadediyor. Zekanın doğasına dair sorduğu ağır sorularla içinden çıkamayacağınız cevaplara yelken açmanızı sağlayacak bir film arıyorsanız, Ex-Machina tam size göre! Film, Caleb isimli bir programcının bir robotun yeteneklerini belirlemek üzere hazırlanmış bir teste katılmasının hikayesini anlatıyor. Ama işler Caleb'in düşündüğünden daha da karmaşıklaşıyor.

10. Looper

Bilim kurgu olmasının yanı sıra gerilim ögeleri de içeren Looper, temelinde zaman yolculuğuna dayanıyor. Rian Johnson tarafından yazılan ve yönetilen filmi bizi oldukça gerilimli bir geleceğe götürüyor. 2074 yılında zaman yolculuğu yasa dışı çeteler tarafından tuhaf bir biçimde kullanılır. Çeteler öldürmek istedikleri kişilerin zamanda 30 yıl öncesine gönderir. Die Hard serisinin ve M. Night Shyamalan filmlerinin yıldızı Bruce Willis'in oyunculuğu ile devleştiği bu filmi mutlaka izlemelisiniz.

11. Source Code

Sırada bilim kurgunun içinde gerilim ve aksiyon da olsun diyenleri tatmin edecek bir film var. Her saniyenin önem taşıdığı filmde Colter Stevens, uyandığında kendisini banliyö treninde bir başkasının bedeninde bulur. Daha başına ne geldiğini anlayamadan tren havaya uçar ancak Stevens gözlerini tekrar açtığında kendi bedenine geri döner. Filmin sonunu anlayabilmek için bir hayli uğraşmanız ya da filmin ismine odaklanmanız gerekebilir.

12. Blade Runner

Yönetmen Ridley Scott'un Philip K. Dick'in romanından uyarladığı film, bugüne kadar yapılmış en iyi bilim kurgu filmleri arasında yer alıyor. Distopik olmakla kalmayıp siberpunk bir yer haline gelen dünyada geçen film, insan kopyası replikalarla onları avlayan Blade Runner'ların hikayesini anlatıyor. Devam filmi olan Bıçak Sırtı:2049'u izlemeden önce bu filmi izlemezseniz, üzülürsünüz!

Güç Yüzükleri, House of the Dragon, Mezarlık ve Dahası: 2022 Yılında Yayınlanmaya Başlayan En İyi 15 Dizi
Durduk Yere Keyfiniz Kaçmasın! Sweet November'dan Blue Valentine'e, Sevgilinizle İzlememeniz Gereken Filmler
Otomatik Portakal, 17 Yeniden ve Niceleri: Gençlik ve Başkaldırının İşlendiği En Güzel Filmler

Popüler İçerikler

Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!