Kuruluş kendini “adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği uluslararasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş küresel bir organizasyon olarak tanımlıyor.
Birleşmiş Milletler Antlaşması aynı zamanda tarihte uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanılmasını yasaklayan ilk antlaşma.
Yapısal olarak idari bölümlere ayrılan örgüt Genel Kurul, Güvenlik Konseyi, Ekonomik ve Sosyal Konsey, Yönetim Konseyi, Genel Sekreterlik ve Uluslararası Adalet Divanı’nından oluşuyor.
Savaşların önüne geçmek amacıyla kurulan Güvenlik Konseyi on beş ülkeden ibaret. Bu üyelerden beşi (ABD, Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti, Birleşik Krallık ve Fransa) daimi üye statüsünde ve mutlak veto yetkisine sahip.
Örgütün Genel Kurul’u ise üye devletlerden oluşuyor. Görevlerinin başındaysa silahsızlanma ve silah denetimi konusunda önerilerde bulunma, barış ve güvenliği etkileyecek görüşmeler yapma ve ülkeler arasında barışçıl yollarla çözüm için öneriler sunmak geliyor.
Ekonomik ve Sosyal Konsey’inde 54 üye bulunuyor ve Konsey Birleşmiş Milletler’in ekonomik ve sosyal çalışmalarını yürüterek, uluslararası ekonomik, sosyal, kültürel konularda raporlar hazırlıyor.
Örgütün diğer bir kolu olan Uluslararası Adalet Divanı Lahey’de bulunuyor. Ülkeler, istedikleri davayı Adalet Divanı’na götürebiliyor.
Ve son olarak örgütün en göz önündeki merciisi Genel Sekreter’lik: Buradaysa diğer organların çalışmaları için gerekli ortam ve koşullar sağlanıyor.
Birleşmiş Milletler’in resmi dillerini ise Arapça, Çince, Fransızca, İngilizce, İspanyolca ve Rusça.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Merkezi’nin New York'taki havalandırmalı ofislerinin kriz ve savaş bölgelerinden hayli uzak olduğu sık sık söylenir. Özellikle de Suriye krizinde BM’ye ağır eleştiriler geliyor. Bu yılın mart ayında toplam 21 yardım örgütü BM’yi tamamen başarısız olmakla suçladı.
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Salil Shetty de 21. yüzyılın en büyük sınavlarından biri olarak tanımladığı sığınmacı krizinde organizasyonun ‘utanç verici bir şekilde başarısız’ olduğunu söyledi. 2001-2002 yıllarında Almanya'nın BM nezdindeki Büyükelçisi olan Hanns Heinrich Schumacher, bu tablodan özellikle üye ülkeleri sorumlu tutuyor ve “Sorun çıkaran aslında BM değil. Sorun bir krizde işbirliği yapmayı reddeden, çözümleri bloke eden üye ülkeler. Bunun en güncel örneği ise Suriye” diyor.