İyi izlenimler vermek çok zor bir zanaat değil, sadece biraz pratik ve dikkat gerektiriyor. 'Networking' yapmanın artık hem kurumsal hem de sosyal hayatta büyük önem taşıdığını bildiğimiz için sizlere Fastcompany'den uygulanması çok kolay 5 insan ilişkileri pratiği derledik. Hazırlayan yazar Harvey Deutschendorf ise bir duygusal zeka uzmanı, yazar ve konuşmacı.
Özellikle kurumsal ortamlarda, başkalarıyla tanışırken bazı insanların tutumları fazlasıyla cimri ve ciddidir. Bu size gereken resmiyet ve 'ortama uygunluğu' hissettirebilir, fakat duygusal zeka yönünden bakıldığında yapılması gerekenin bu olmadığını söyleyebiliriz. Tıpkı yapılması gerekenin pişkin pişkin gülümsemek olmadığı gibi.
Aslında yapılması gereken, sadece doğal olmak. Mesela kardeşinizin hayatına girmiş yeni ve önemli biriyle sosyal bir vesileyle tanışacağınızı hayal edin. En iyi ve orijinal gülümsemeninizi takının. Ayaklarınız omuz genişliğinde olacak şekilde ayakta durun, gevşeyin. Göz teması kurun, el sıkışmanız sağlam olsun. İşte bu kadar kolay!
Karşılaştığınız kişi hakkında iltifat edebileceğiniz bir şeyler fark ederseniz bunu hemen oracıkta yapın. Bu ortamda bahsi geçen yeni bir kurumsal başarı olabilir; eğer böyle birşeye tanık olmadıysanız bu konuda birkaç soru sorarak sonradan iltifat edebileceğiniz bilgiler alabilirsiniz.
Duygusal zekası yüksek olan insanlar, tanıştıkları andan itibiran herkese karşı mükemmel birer dinleyicilerdir. Çoğu insanın kendi kendine konuşmayı sevdiğini ve bunu dinleyen herkesi beğendiklerini iyi bilirler.
Sorun şu ki, bizler çoğu zaman sohbet esnasında kendi yanıtlarımızı düşünmekle meşgul oluruz ve karşımızdakini dinlemek yerine onu bölerek lafa gireriz. Bu eğilim gayet doğaldır, üstüne üstlük bu sosyal ortamda gergin hissediyorsak herşey çok daha karmaşık bir hal alabilir.
Birisiyle tanışmanızın ilk 5-10 dakikasında bu yeni kişi hakkında ne kadar çok şey öğrenece test edildiğinizi ve sonrasında onunla ilgili bir kompozisyon yazmanız gerektiğini varsayın! Bakalım elinizde ne kadar bilgi olacak?
Açılan sohbetler çoğu zaman hızlı bir şekilde ölür veya iyi sorularla sürdürülmediğinde monologlara dönüşür. Biri size hoşlandığı bir şey hakkında konuşmaya başlayınca, bunu daha çok sormak için bir fırsat olarak kullanın: 'Siz bu konuya nasıl ilgi duymaya başladınız?' 'En çok hangi yanını seviyorsunuz?' Karşınızdaki kişini konuşmayı sevdiği konu hakkında basit evet/hayır soruları sormak yerine onunla gerçekten ilgilendiğinizi açığa çıkaran, içten sorular tercih edin.
Tanıştığınız biriyle sohbete başlamak için ona, ilk birkaç dakika içinde en az iki tane açık uçlu soru yöneltin. Bu sağlıklı, keyifli ve derinlemesine bir sohbeti başlatmak için yeterli olacaktır. Bilinçaltında bu kişi size ilk görüşte ısındığınız ve arkadaş olarak sahip olmak istediği biri olarak hatırlayacaktır.
Tanıştığınız bir kişiyle başlattığınız sohbete dikkatini vermek kadar, onlarla ortak noktalarınızı bulmak için çabalamanız da önem taşır.
Duygusal zekası yüksek kişiler, ortak bir yanları olan kişilerle iletişim kurmanın çok kolay olduğunu bilirler. Fakat bu ortak ilgi alanları her zaman açık ve net olmayabilir; yani bunları arayıp bulmak gerekir.
'Örneğin, gittiğim spor salonunda antrenman yapan deneyimli bir koşucu var ve çoğu zaman sohbet etme şansımız oluyor. Şahsen koşuya sıfır ilgi duyduğum için 'Sizi tekrar görmek ne güzel, haftanız nasıl geçiyor'un ötesine geçemiyoruz. Fakat, insanların çoğu yemek konusundan hoşlanır bu yüzden ona bir keresinde spordan önce nasıl beslendiğini sordum. Bu bize sohbet edebilecek çok güzel bir başlangıç sağladı.'
Herkes kendi ismini duymaktan hoşlanır. Biriyle ilk tanıştığınızda mutlaka isimle hitap edin hatta sohbet aralarında mutlaka ismini kullanın. Bunlardan hiçbirini yapamadıysanız mutlaka vedalaşma kısmını isimle yapın.
Örneğin 'Çok memnun oldum Evren.' 'Sohbet için teşekkür ederim, mutlaka görüşelim Umut.' gibi.
Ve son olarak da, duygusal zekası yüksek insanlar ilk tanışmada bıraktıkları iyi izlenimi daha sonra o kişilerle tekrar görüştüklerinde hatırladıkları detaylarla pekiştirir. Eşinin, çocuklarının, evcil hayvanının adını ya da verdikleri bir restoran veya otel tavsiyesini bile hatırlarsanız karşı tarafın hafızasında da çok daha ön planda yer alırsınız.
bakın hiç abartmadan söylüyorum, hepsini yapıyorum, ezberlenmiş şekilde de değil, çok çekingen biri olduğum için bütün bu özellikler doğal olarak gelişti. bu davranışlar etkileyici mi peki? nö. bugüne kadar böyle davranıp kibar bir karşılık gördüğüm insan oranı %10 falan. insanların sizden etkilenme kıstası, en azından türkiye'de, size ne kadar saygı duyduğuyla doğru orantılı ve en cahilinden eğitimlisine kadar türk insanı kibar davranışı kerizlik, ılıklık vs olarak algıladığı için kimseyi böyle davranarak etkileyemiyoruz.
Kesinlikle türk insanı kibarlıktan,saygıdan,hoşgörüden hiçbir şekilde anlamıyor.gerçekten en kültürlü olanı da,en cahil olanı da aynı.çoğu ye kürküm yeci zihniyette.ben çoğu zaman böyle davranıyorum.aldığım karşılık çok farklı.türk insanında korkunç derecede aşağılık kompleksi olduğu için onlara iyi davrananı ezmeye,aşağılamaya,küçük görmeye eğilimli.dürüstlük enayilik.çoğunun duygusal zekası çok düşük.
bence hiç birine gerek yok.etkilemeye çalıştıkça batarsınız boşverin bu klişeleri :) :) doğal olun yeter. zaten aynı frekanstaysanız bi şekilde konuşma uzar. değilseniz sallayın gitsin :)