Birinci Kural 'Kimseye Güvenme': Efsanevi İtalyan Mafyasının Gerçek Hikayesi

Sizce Cosa Nostra üyeleri hala faaliyetlerini sürdürüyor olabilir mi?

Senelerce filmleri izlenen, haklarında birçok teori ve efsane üretilen İtalyan mafyasının gerçekte nasıl olduğunu içten içe hep merak ettik.

Silahlı, takım elbiseli, efsanevi ve gizemli bu adamları filmlerde izlerken bir şekilde hep hayranlık besledik belki de.

Kendi içlerindeki kurallardan ilki: Kimseye güvenme.

Kimi 2 binden fazla silahlı adama sahipken, kimi Kennedy suikastinin bile en üst düzey şüphelisi olarak gösterildi.

Peki nasıl bu kadar büyük ve etkili hale gelmişlerdi? En başa dönelim:

1800'lü yılların ortalarında birçok savaş yaşamış ve yıpranmış olan, genellikle tarımla uğraşan Sicilyalı aşiretler ve büyük aileler devletin baskılarından ve adam kayırmasından yılmış olan halkın da yardımıyla ülke çapında suç organizasyonları kurmaya başladılar.

Kendilerine verdikleri ilk isim, "Karanlık Kardeşler"di.

Daha sonra ise, ''Bizim İşler'' anlamına gelen, Cosa Nostra olarak tanınmaya başladılar. Oluşumun en önemli çekirdek yapısı kan bağına dayanan aile ilişkilerinden kuruluyor ve en tepeye en yaşlı, liderlik kabiliyeti olan kişi seçiliyordu.

Mafya aileleri yöresel bir kültürden geldikleri için o kadar geleneksel kurallar silsilesi oluşturmuşlardı ki, İtalya devletinin bile hiçbir yasası mafyanın üstünde değildi.

Bu kurallara ''omerta'' deniyordu. En önemlisi ise ''sessizlik'' idi. Yani en yakınınız bile mafya tarafından infaz edilse, bunu asla polise bildiremezdiniz.

Sicilya başta olmak üzere İtalya'nın neredeyse tamamında güç hakimiyeti kurduktan sonra sırada Amerika'nın yer altı dünyasına hakim olmak geliyordu.

Esas önem arz eden nokta da burası. Öncelikle İtalya ve Sicilya mafyası bazı noktalarda farklılık gösteriyor ama temelde Amerika'nın içine sızabilmiş ''mafya'' mefhumunun tamamına birlikte bakacağız.

Mafyaya kabul edilmek kolay bir şey değildir. Bunun için öncelikle bir yemin töreni düzenlenirdi.

Adayın en başta mafya adına bir infaz gerçekleştirmiş olması lazımdı. Eğer uygun şartları taşıyorsa ''capo'' yani kaptan denilen ve küçük grupların yöneticisi olan kişiler tarafından ansızın evinden alınırdı ve tören yapılacak alana getirilirdi. Törende tamı tamına 5 mafya üyesi olurdu. Daha fazla ya da az değil.

Adayın silah kullandığı eli bıçakla kesilir ve akan kan Hristiyanların kutsal saydığı bir azizin resminin üzerine damlatılırdı.

Bu resim ateşle tutuşturulur ve aday kağıt kül olana kadar bunu elinde tutar, ardından ise şu sözleri söylerdi: ''Aileye asla ihanet etmeyeceğime, dostlarımı canım pahasına koruyacağıma, karım ölüm döşeğinde olsa bile görevimi yerine getireceğime, yemin ederim!''

İtalyan mafyasında bu yemini bozmanın cezası yakılarak infaz edilmektir.

Üyeler için mafya ailesi, Tanrıdan ve devletten çok daha önce gelir.

Törenle birlikte artık aday, gerçek bir mafyadır ve dokunulmazlığı vardır. Nereye giderse gitsin sıra beklemez, ona saygısızlık yapan biri bütün aileyi karşısında bulur.

İtalyan veya Sicilyalı olmak ise mafyaya girmek için en birinci şarttır.

Aday olmak için en az 2 üyenin tavsiyesi gerekmektedir. Bu kişiler, yeni üyenin gelecekte yapacağı her şeye de kefil olmuş sayılırlar. Yeni üye polis ya da ajan çıkarsa, bu durumda kefillerin de sonu gelmiş olur. Bu sebeple çok dikkatli davranmak zorundadırlar. Hatta genelde kimseye kefil olmamayı tercih ederlerdi.

1900'lü yıllarda Amerika'ya yerleşmiş olan milyonlarca İtalyan göçmen, yoksulluk içindeki gettolarda yaşıyorlardı.

Kendilerini korumak için ülkelerindeki mafya düzenini de aynı şekilde burada devam ettirdiler. Kurallar hiç değişmemişti. Mafya eşlerinin bile teşkilat dışından kimseye arkadaşlık etmesine izin yoktu.

Bir Akdeniz halkı olan İtalyanlar bütün meselelerini yemek masasında konuşmak gibi bir adete sahipler.

Kurdukları sofralardan 7-8 saat kalkmadıkları olurdu. Hatta Cosa Nostra içine sızan FBI ajanlarının görevleri boyunca ortalama 30 kilo aldıkları söylenir.

Birbirlerine asla yazılı mesaj göndermezler. Her türlü haberleşmeyi hatta tehdit mektuplarını bile sembollerle ifade ederlerdi.

Örneğin ''Kara El'' isimli bir mafya ailesi, tehdit mektuplarına siyah bir el izi bırakırlardı. Bu ''işiniz bitti, kaleminiz kırıldı'' anlamlarına gelirdi.

Son yıllarda ise Antik Yunan ve Mısır hiyerogliflerinin karışımlarını kullandıkları İtalyan polisi tarafından ortaya çıkarılmıştır.

Mafya ailesi içinde üyelerin birbirlerinin eşlerine ya da kızlarına ''yan gözle'' bakmasının cezası ölümdür.

Bu memleketlerinden getirdikleri değişmez geleneksel kurallardan bir tanesi idi.

Yerleşik sistemde belli bir rütbe düzeni vardır. Bürokrasi net çizgilerle belirlenmiştir.

En alt sistemde çete üyeleriyle takılan, suç işleyen ancak mafya kurallarına uyan henüz aileye kabul edilmemiş çömez gangster sınıfı vardır. Bu kişiler yemin töreni yapılana kadar kendilerini her açıdan kanıtlamak zorundadırlar. Acıya dayanıklılık, güven, emirlere itaat, kamuflaj gibi uzun bir sürece tabiiler. 

Diğer bir rütbe, yemin töreni yapılmış artık ailenin bir parçası sayılan ''askerler'' sınıfı. Askerler bir nevi fedailer gibidir. Görevleri yerine getirirler ve aileye ait bazı sırları bilirler. Genellikle 10-12 kişilik gruplar oluşturur ve şefler tarafından kontrol edilirler. Şefler ise altlarındaki asker grubunu yönetir, onları kontrol eder, üstlerinden gelen emirleri iletir. Askerlerin yaptığı herhangi bir uygunsuz harekette onları uyarırlar. Sürekli üstlerine rapor verirler.

Onların bir üstünde ise, kaptan anlamına gelen ''Capo''lar vardır. Kaptanlar, kendilerine verilen bölgelerdeki asker ve şefleri, düzenin işleyişini kontrol eder, kendilerine gelen emirleri altlarına iletirler.

Üstleriyle sürekli iletişim halindedirler. Kendilerine verilen bölgelerin kontrollerini sağlarlar, ki bunlar bazen birkaç bölge, bazen bir şehir bazen de önemli bir endüstri bölgesi olabilir. Eğer aile büyükse, bir kaptanın altında 5-6 farklı asker grubu olabilir.

Onların üstünde ''consigliere'' yani danışman olur. Ailenin tepesinde de ''padrino'', yani baba.

Hiçbir asker kolay kolay Padrino ile iletişime geçemez, hatta çoğu zaman askerler Padrino'nun kim olduğunu bile bilmezler. Padrino emrini kaptanlara, kaptanlar şeflere, şefler askerlere iletir. Bu silsile sayesinde en tepedekinin suçla ilişkisi tamamen kesilmiş olur.

Hayatı The Godfather filmine konu olmuş, babaların babası olarak bilinen ''Don Vito'' Genovese, yüzlerce infaz emri vermiş ve neredeyse hiçbiriyle ilişiği kurulamamıştır.

Vito, 1969 yılında öldü fakat bugün bile Genovese ailesi, New York'un en zengin ailelerinden biri kabul ediliyor. Yasallaşmış olmalarına rağmen çoğu kaynağa göre hala New York şehrinde 250'den fazla askerleri var.

Ancak büyük patronların bile üstünde bir güç vardı: O da Konsey.

Diğer adıyla Komisyon. Ailelerin patronları belli aralıklarla toplanır ve önemli meseleleri karara bağlarlardı.

Örneğin gerçekten de var olan New York'un 5 büyük ailesi, şehri bölge bölge ve endüstri alanlarına göre paylaşmışlardı.

Bir büyük aile patronunun infaz edilme kararı ancak konsey üyeleri verebilirdi. Konsey'in amaçlarından biri, aileler arasındaki savaşları önlemekti. Çünkü çıkan mafya savaşlarında yüzlerce insan infaz ediliyor, aile patronları öldürülüyor ve kazanan da kaybeden de ağır yaralar alıyordu.

Başka bir amacı, girilecek yeni yasa dışı faaliyetlere kimlerin hangi ölçüde katılacağı konusu idi.

Örneğin Amerika'daki içki yasağı döneminde mafyalar bunu temin edebildiği için bir anda zenginleşmişlerdi. Ailelerin biri içki üretimini yaparken, diğeri bunu piyasaya sürüyor, bir diğeri de yasal koruma sağlıyordu. Herkes harcamasına ve girdiği riske göre pay alır, bu payda konseyde anlaşma yoluyla karara bağlanırdı.

Çoğunuzun ismini duyduğu Al Capone da bu yolla zengin olmuş isimlerden biri.

Alkol, haraç, kumar, kaçakçılık İtalyan mafyasının genel geçim kaynaklarındandır. 

2000'li yıllara kadar gücünü koruyan bu yapılanma, dünya çapında devletlerin gizli servisleriyle iyi bağlar kurabilmesiyle, 60'lı ve 90'lı yıllar arasında inanılmaz bir güce ulaşmıştı.

Yine Rus mafyası, Çin mafyası, Türk mafyası ve Kolombiyalı Baron Escobar ile de çok sıkı ilişkiler kurmuşlardı.

Hala da dünyanın en kanlı yapılarından biri olarak kabul ediliyorlar. Yüzlerce cinayetten hüküm giymiş ve hala yakalanamamış birçok Cosa Nostra üyesinin günümüzde dahi faaliyette olduğu konuşuluyor.

Peki siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Sizce böyle bir şey günümüzde hala varlığını sürebilir mi? Yorumlarda buluşalım...

İçerikte Yararlanılan Kaynak

Popüler İçerikler

Bozdoğan Kemeri'ndeki Polis Barikatına Sosyal Medyadan Gelen İlk Tepkiler
Türkiye'den İsrail Kararı: Türkiye, İsrail ile Tüm Ticari İlişkilerini Durdurdu
Dünyanın En Güzel 100 Kadını Listesine Türkiye'den 3 Ünlü Oyuncu da Girdi!
YORUMLAR
14.08.2019

Sicilya’da “mafya” sozcugunu cumle icinde kullanmak basimin belaya girmesi icin yetmisti. Birtakim bokluklar devam ediyor ama mutlak devlet gucunden ustun degiller. En azindan benim gordugum buydu. Bu arada gercekten sicilyali kadinlar, silahlardan daha tehlikeli :) Ayrica cosa nostra, sicilyada etkin mafya orgutudur. İtalyan mafyasi guney italyada faaliyette olup 3 parca halindedir; ndrangetta, camorra ve sacra (sarca da olabilir) seklinde. İtalyan ve sicilya mafyalarini birlikte incelemek biraz yanlis, amerikaya gidene dek birbirleriyle dalasmis gruplar, ozellikle ndrangetta ve cosa nostra. Bu ikilinin hikayeleri cok ilginctir, italyanca kaynaklar daha cok tabi. Ote yandan kolay ulasilabilir bi kitap olarak Puzzo’nun “omerta” kitabini onerebilirim ilgisi olana.

14.08.2019

ah al pacino nun gencligi ...

Ancak büyük patronların bile üstünde bir güç vardı: O da KARAHANLI.

TÜM YORUMLARI OKU (8)