Aslında sessiz kaldığımız zamanlarda bile neler neler söylüyoruz.İlginç olan ise, insanlar görme yetisiyle doğmazlar ve duyma yetilerini kullanırlar. Bu nedenle böyle anlarda, kulaklarımızı değil gözlerimizi kapatırız.Bir şeyi daha rahat görmek istediğimiz zaman veya güneş ışığına maruz kaldığımız zaman gözlerimizi kısarız. Fakat iletişim kurarken eğer dudak kenarları biraz düşük ve alın gergin ise, kişinin hoşlanmadığı bir şey gördüğü veya duyduğu anlamına gelir.Birçok politikacı, beklenmedik sorular sorulduğunda bu şekilde görünür. Fakat bu her zaman olumsuz olmak zorunda değildir. Tamirciler de tamir sırasında zorlu bir durumla karşılaştıklarında bunu yaparlar.Fakat kendimizi sakinleştirmeye, rahatlatmaya çalıştığımız zamanlarda da bu şekilde davranırız. Stresin nedeni bir insanın yalan söylemesi olmayabilir ama insanlar bu durumlarda yalan söylendiğini düşünürler.Bu el pozisyonu, söylenen her kelimeyi daha güçlü hale getirir.Eğer birinin bu şekilde davrandığını görürseniz, durumu daha rahat hale getirebilmek için empati kurmaya çalışın ve karşınızdaki insanın güvenini kazanın.Gergin hissettiğimiz durumlarda havanın sıcak olduğunu ve nefes almakta zorlandığımızı hissederiz. Yalnızca boynumuza dokunmakla kalmayız, sanki yardımı dokunacakmış gibi kravatı gevşetmeye veya yakamızı açmaya çalışırız.Özellikle yakınımızda durduklarında çok fazla vücut dili kullanıyorlarsa, bu durum bizleri ekstra rahatsız eder. Duygusal bağınız, birine ne kadar yakın olabileceğinizi gösterir. Duygusal bir bağ olmadığında insanlar mümkün olduğu kadar birbirlerinden uzak dururlar.Bazı ülkelerde birinin gözlerine bakmak herhangi bir sorun teşkil etmezken, bazı ülkelerde kaba görülür. Eğer içe dönük biriyseniz başkalarıyla herhangi bir temas kurmaktan kaçınabilirsiniz. Bu nedenle gözlerin etrafındaki kasların hareketlerini takip etmek daha doğrudur. Karşınızdaki kişi sinirli, rahatsız veya stresli ise gözlerin etrafındaki kaslar da gergin olabilir.
Bir de şeyi yazmamışsınız ''güneş ışığı çarpınca gözünüzü kırpıştırırsınız''.