Halıflekslerin tüm evleri kapladığı dönemlerin efsanesiydi bu araçlar. ''Hanımların dikkatine! Overlok makinası ayağınıza geldi. Halı, kilim, yolluk, paspas kenarına, halıfileks kenarına overlok çekilir 5 dakikada yapılır, hemen teslim edilir.''Çocukken bu amcaların yolunu dört gözle beklerdik. O zamanlar lunaparklar pek yaygın değildi, olanlar da pahalıydı. Dönme dolapçı amca geldi mi mahallenin bütün çocukları toplanır binmek için kuyruğa girerdi.''Eeeesskiler aliyom eskiiciiiieee!'' sesini duyan evindeki eskileri toplar dışarı çıkardı. Verilen eski kıyafet ve eşyalara karşılık mandal, leğen vs gibi plastik eşya verirlerdi.Genellikle Roman olurlardı. Gittikleri mahallelerde en az bir hafta çadırlarda kamp kurarak bakır kap-kacakları kalaylarlardı.Yolunu dört gözle beklediğimiz bir diğer mobil satıcı da gofret arabasıydı. Transporter tipi bir aracın arkasında ucuz fiyata gofret, bisküvi, çikolata vs satarlardı. Genelde mahalleye teşriflerinin ardından çaylar demlenir, kapıda konu komşu hep beraber ziyafet verilirdi.Köylerde ve çok küçük yerlerde birkaç ufak bakkal dışında alış veriş yapacak yerlerin olmadığı ve ulaşım şartlarının da kötü olduğu dönemlerde çoğu ihtiyaç bu satıcılardan karşılanırdı. İncik boncuktan çarşafa kadar geniş bir ürün yelpazeleri olurdu. Özellikle doğudaki köyler için epey önemliydiler. Çerçilere ithafen yazılmış şarkılar, ninniler bile vardır.Roman kadınlar, sırtlarında içi çarşaf, şilte ve perde dolu bohçalarıyla mahalle mahalle dolaşırlardı. Özellikle çeyiz düzenler için büyük nimetti bu ablalar. Genel de çok iyi fal da bakarlardı.Önünde küçük bir koyun sürüsüyle sokak sokak gezerdi adakçılar. Gittikleri mahallelerde çocuklara da eğlence çıkardı. Hele hele sürüde kuzu varsa tam curcuna olurdu.Eskiden bahar geldi mi sokaklar yün yıkayan ve akabinde çırpan kadınlarla dolardı. Bazı kadınlar bu yorucu işle uğraşmak istemezdi. Onların imdadına hallaçlar yetişirdi. Belli bir ücret karşılığında yıkanmış yünleri bi güzel çırparlardı. Şimdiler Sibirya soğuğunu bile geçirmeyen yün yorganlardan da seyyar hallaçlardan da eser kalmadı tabii.Eskiden bakkallarda satılan dondurmalar bu kadar ucuz değildi. En fazla meybuz ya da buzi yiyebiliyorduk. Ancak ucuz fiyata dondurma veren seyyar dondurmacılar gelince anne-babamızın yakasına yapışıp top top dondurmaları külaha dizdiriyorduk.Sabah erken saatlerde, traktörün arkasındaki deposu ya da araba içindeki büyük güğümleriyle gelir bütün mahallenin süt ihtiyacını karşılarlardı. İçine su karıştırdıklarından şüphe edilse de market sütlerinin pahalılığı nedeniyle vazgeçilmezlerdi.Eskiden tüm evlerde tahta çerçeveli ve çok kırılgan camlar vardı. Çocuklar da sokaklarda daha fazla zaman geçirdiği için sık sık birinin camı kırılırdı. Sonra kimi kendi imkanıyla değiştirirdi camını kimi de sokak sokak gezen seyyar camcıları beklerdi.Ellerinde elektrikli testerelerle gezerlerdi. Böyle söyleyince kafanızda ürkütücü bir profil oluşmuş olabilir ama testereyle ağaç buduyor ya da odun doğruyorlardı. Balta ya da testereyle saatler süren iş hızarcılar tarafından çok daha kısa sürede hallediliyordu.