Amerikalıların evinde elektrikli kettle görmek pek alışıldık bir durum değil. Çay için su kaynatmak gerektiğinde farklı yöntemler kullanılıyor. En yaygın tercih mikrodalga. Kettle ise neredeyse hiç yok. Peki bunun teknik ve kültürel sebepleri neler?
Gelin bakalım!
Elektrikli kettle’ların ABD’de yaygın olmamasının başlıca nedeni, ülkedeki düşük voltaj sistemi. Amerikan evlerinde kullanılan elektrik sistemi 110–120 volt aralığında çalışıyor. Oysa Avrupa’da bu değer 220–240 volt arasında değişiyor. Kettle gibi yüksek güçle çalışan cihazlar için bu fark oldukça önemli.
İngiltere’de 2800 watt’lık bir kettle suyu ortalama 2 dakikada kaynatırken, ABD’de 1500 watt’lık kettle’lar aynı işlemi yaklaşık 4 dakikada tamamlıyor. Bu da kullanıcılar açısından pratiklikten uzak bir deneyim anlamına geliyor. Sonuç olarak kettle yerine daha hızlı çözüm sunduğuna inandıkları alternatiflere yöneliyor.
Amerika’da kahve, günlük yaşamın merkezinde yer alıyor. Yılda 145 milyar fincan kahve tüketen Amerikalılar, çayı genellikle ikinci planda tutuyor. Kahve makineleri, sıcak suyu doğrudan demleme sürecinde kullandığı için kettle’a ihtiyaç bırakmıyor. Ayrıca birçok kişi kahveyi hazır paketlerde tüketiyor ve ayrı su ısıtma işlemi gerekmiyor.
Çay içenler ise çoğu zaman mikrodalga ya da ocak üstü çaydanlık tercih ediyor. Kettle kullanımı İngiltere ve Türkiye gibi ülkelerde bir refleksken, Amerika’da alışkanlık haline gelmemiş durumda. Bu da ürünün pazarda yeterince talep görmemesine yol açıyor.
Mikrodalga, suyu birkaç dakika içinde ısıtıyor ve birçok kişi için yeterince pratik kabul ediliyor. Ancak bu yöntem suyun eşit şekilde ısınmaması gibi bazı dezavantajlar taşıyor. Diğer taraftan ocak üstü kettle’lar da hala yaygın. Bu geleneksel yöntem, özellikle daha yaşlı kullanıcılar arasında sıkça görülüyor.
Çay hazır olduğunda çıkan ıslık sesi, birçok Amerikalı için nostaljik bir detay anlamına geliyor. Yine de verimlilik açısından bakıldığında elektrikli kettle’lar hala en etkili seçenek. Ortalama %80 verimle çalışan bu cihazlar, hem enerji tasarrufu sağlıyor hem de kaynama süresini kısaltıyor. Buna rağmen, ABD’deki teknik altyapı ve kullanım alışkanlıkları bu cihazın yaygınlaşmasını zorlaştırıyor.