90'lı yıllar, dünya genelinde birçok kişi tarafından en unutulmaz dönem olarak görülüyor. Teknolojinin hayatımıza yeni yeni dahil olduğu bu dönem adeta bir geçiş dönemiydi. Teknolojinin içine doğmasak da her yeni ürünle ilk tanışan bir oluyor, o heyecanı ilk biz yaşıyorduk. Bu yüzden hemen hemen dünyanın her halini de biliyoruz. Bu yüzden çocukluğu ya da gençliği 90'lı yıllara denk gelenler oldukça şanslı görülüyor.
1998 senesinde İstanbul sokaklarında çekilmiş görüntüler sosyal medyada viral oldu. O görüntüler her birimizi çocukluğumuza götürdü.
1998'de istanbul, sıkıntıları olsa da yaşanabilir bir evken. bugün, lüksü ve yoksulluğu, güvenliği ve suçuyla çelişkilerin en keskin halde yaşandığı, her an tetikte olman gereken devasa bir arena. refahın görüntüsü var ama huzurun kendisi yok. kalabalık denince akla taksim veya kapalıçarşı gelirken. öyle ki şimdi, metro kapısında itişmek, insan selinde sürüklenmek, betonun üzerinde nefes almaya çalışmak günlük rutinin bir parçası hâline geldi.. insan selinin içinde yalnız bir kalabalık. güvenlik denince akla trafik kazaları ya da ara sıra duyulan küçük hırsızlıklar gelirken. şimdi dolandırıcılık, kapkaç, cinayetler, organize suç haberleri artık sıradan. o zamanlar bir şehirdi, şimdi beton devasa bir metropol.. o zamanlar sıcak bir evdi, şimdi içinden çıkılması gereken bir labirent. gözün arkada, sırtın gerginde gezdiğin bir şehir. vay arkadaş, nerden nereye
Viyanada, Berlinde veya New Yorkta dedenin çocukluğunun geçtiği sokakta hiç bir değişim olmadan büyüyebilirsin ama Türkiyede özellikle İstanbulda 2 yıl önceki şehir süluetini bir daha göremiyorsun. Çocuğuna şuradaki okulda okudum , şu binada arkadaşlarım ile buluşuyordum vs diyemiyorsun çünkü o binalar nesilden nesile kalamıyor bu yüzden anılarını sadece eski videolarda tazeleyebiliyorsun, bu insana yapılmış en büyük kötülüktür.
türban yasağını türbanlıların coplandığı günleride özleyenler olmuştur