Mağduriyet söylemi, genelde mağdur olmayanın elinde çok tehlikeli ve ahlaksız bir silaha dönüşebiliyor. Bu silaha karşı durmak için ise sanırım 'gözü hep açık tutmak' gerekiyor, öyle değil mi?
Mağduriyet söylemi, genelde mağdur olmayanın elinde çok tehlikeli ve ahlaksız bir silaha dönüşebiliyor. Bu silaha karşı durmak için ise sanırım 'gözü hep açık tutmak' gerekiyor, öyle değil mi?
“Mevzuatımıza göre laik öğretim sistemimiz içinde birer meslek okulu niteliği taşıyan İmam – Hatip Okullarının amacı, özellikle imamlık ve hatiplik görevlerini yapmak üzere, orta seviyede aydın din adamları yetiştirmektir.”
İstanbul, Edirne, Erzurum, Isparta, Eskişehir, Ödemiş, Urfa, Afyon, Amasya, Antalya, Ankara, Balıkesir, Bursa, Bolu, Tire, Bozok, Hopa, Harput, Sivas, Şavşat, Uşak, Gaziantep, Kastamonu, Konya, Kayseri, Kütahya, Maraş, Manisa ve Niğde.
Bu sayılar ise gösterir ki Cumhuriyet, modern düşünebilen, cumhuriyeti benimsemiş din bilginleri yetiştirmek ister.
Ve orta okul mezuniyet sınavlarına girebilmelerini sağlar. Bu sınavı başaranlar da lise eğitimi alabileceklerdir.
Harf ve dil devrimi, laik yönetim anlayışı, imam ve hatiplerin istihdamlarının az olması, imam-hatip liselerinin açılmaması gibi sebeplerle öğrencilerin ilgisi bu okullardan kayar.
1927'de ortaokulların, 1931'de ise öğretmen okullarının programlarından din bilgisi dersleri çıkartılır. Son imam-hatip okullarının kapatılmasının ardından 1948'e kadar ise din eğitim ve öğretimi DİB'in açtığı Kur'an kursları tarafından verilir.
Atatürk ün kim olduğunu anlayabilecek kapasite de % 20-30 nüfusumuz olsaydı bugün bu hallerde olmazdık.
Artık siyâset dinselleşti, din siyâsallaştı maalesef..