Çok değil 100 yıl kadar önce 'Denizlerin Hamamböceği' olarak küçümsenen ıstakoz şimdilerde yüzlerce liraya satılıyor ve birbirinden ilginç yöntemlerle en gurme lezzetler arasında görülüyor. Peki o yıllardan bugüne ne değişti?
Çok değil 100 yıl kadar önce 'Denizlerin Hamamböceği' olarak küçümsenen ıstakoz şimdilerde yüzlerce liraya satılıyor ve birbirinden ilginç yöntemlerle en gurme lezzetler arasında görülüyor. Peki o yıllardan bugüne ne değişti?
Vardı fakat öylesine isteksiz tüketilirdi ki konserve haline getirilmiş ıstakozlar ucuz protein kaynağı olarak görüldüğü için hizmetçiler, mahkumlar, uzak denizlere yollanan askerler ve fakir kişilerce tüketilirdi. Rivayete göre ıstakoz kabuklarının ya da konserve kutularının bir evin etrafında görülmesi o evde fakir insanların yaşadığını düşündürürdü.
Demiryolu ağı ABD'nin batısına doğru genişledikçe demiryolu işletmecileri doğu kıyısında çöpe atılacak kadar değersiz ıstakozları çok ucuza alıp yepyeni bir damak tadı oluşturmayı hedeflediler.
Istakozu canlıyken pişirirlerse tadının inanılmaz derecede değiştiğini ve bu haliyle herkesin seveceğini düşündüler. Haklılardı! Trenlerde ıstakozu yiyenler doyamıyor, kendi şehirlerinde de bu tadı arıyorlardı. Meşhur 'arz/talep meselesi' pratikte de işe yaramış ve talep arzını doğurmuştu. 1950'lerden itibaren ıstakoz hiç bulunmadığı sofralarda yer edinmeye başladı.
Istakozu meşhur eden canlı pişirme yöntemi de tartışmalara konu olmakta. Haklı olarak canlı pişirilmesinin doğru olmadığı belirtilse de böyle pişirilmesi de bir sebebe bağlanıyor.
Istakozlar doğal olarak barındırdıkları bakteri ve toksinleri öldükten sonra yavaş yavaş salgılamaya başlayacağı için canlı olarak pişirilir ve olası zehirlenme etkileri önlenmeye çalışılır.
Istakoz diğer kabuklu deniz canlıları gibi ses tellerine sahip değildir ve bu sebeple acı kaynaklı ses çıkaramaz. Istakoz pişirenler pişirme esnasında çıkan seslerin hayvanın kabuklarının sıcak suya temasıyla ortaya çıktığını söyler. Karar sizin!
Bugünlerde değersiz gördüğümüz yiyecekleri o kadar küçümsememek gerek, gün gelir onlar da statü göstergesi haline gelebilir!
deniz kenarlarında da fakirler yaşarmış eskilerde.. canlı canlı pişirmek canilik kesinlikle. beyni yok normal canlılar gibi değil gibi bir mevzu mazaret değil.
vayyyyy a....k dıyesım geldi :D