Modern tıp, özellikle son 50 yılda inanılmaz bir gelişim göstermiş durumda... Günümüzde hemen hemen bütün hastalıklar için etkin bir tedavi yöntemi mevcut. En azından bir tedavi yöntemini denerken aklımızda “Bu ne işe yarayacak şimdi?” sorusu belirmiyor. Ancak tıp her zaman bu denli naif ve mantık odaklı değildi, ne yazık ki. Bakalım, geçmişte kendini tıp ilmine adayanlar hangi beyin yakan eylemleri tedavi diye insanlara kakalamış?
Evet, yanlış duymadınız! Dua ve kızgın demirin hikmeti sayesinde bir zamanlar hemoroidin tedavi edilebileceğine inanılıyordu. İrlandalı bir rahibin bulduğu bu yöntem, tahmin edebileceğiniz gibi kızgın demiri malum yere sokmaktan ibaretti. Tabii, sonrasında insanlar çok daha etkili ve daha az acı verici bir yöntem keşfettiler: sıcak banyo.
Bir zamanlar, frengi ve bel soğukluğu gibi hastalıkların bir bakirenin ‘saflığı’ ile temizleneceğine inanılıyordu. Bu sözde tedavi yönteminin 16. yüzyılda oldukça popüler olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu saçma inanış, beraberinde tecavüz vakalarını da getirdi maalesef…
Radyumun keşfedilmesi ile birlikte aklınıza gelebilecek her türlü şeyin içine radyum karıştırılmaya başlandı. Radyumun mucizevi bir şekilde bütün hastalıklara iyi geleceği düşünülüyordu. Radyumun ne denli tehlikeli olabileceği, radyoaktif maddelerle iç içe çalışan işçilerin ölümü ile anlaşıldı. Ama iş işten geçmişti bile…
Antik Mısır’ın diş ağrısı için bulduğu çözüm ölü fareydi. Ayrıca ölü fare parçalarının yararları bununla da bitmiyordu; kızamık, çiçek hastalığı, öksürük krizleri ve hatta gece yatağını ıslatmanın dahi devası ölü faredeydi. Kraliçe I. Elizabeth’in de bir dönem zavallı hayvandan medet ummuşluğu var. İnsanın o gariban farecikler için yüreği acıyor gerçekten…
Sigaranın sağlığa ne denli zararlı olduğunun keşfedilmesinden önce, astım hastalığına çare olabileceğine inanılıyordu. Özellikle 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın başlarında, astım için tütün kullanımı tavsiye edilmekteydi. İnsan, “Doktor ne derse o, sonuçta bir bildiği vardır.” diye düşünüyor ama bu durumda tam tersiymiş.
Seks oyuncaklarının henüz piyasaya sürülmediği o karanlık ve buhran dolu günlerde, kadınlarda baş gösteren histeri krizleri, gerginlik ve uyku bozukluğunu tedavi etmek için elektrikli kemerler kullanılıyordu. Cinsel istek ne zamandan beri histeri kategorisine giriyor, inanın biz de bilmiyoruz.
50’li yıllarda kanser tedavisiyle ilgili araştırma yapan Dr. John Prudden, çareyi köpek balığı kıkırdağında bulmuştu. Bu tedavinin işe yaradığına dair hiçbir veri olmaması bir yana, muhtemelen tek etkisi köpek balığı popülasyonundaki azalmaydı.
Özellikle 19. yüzyılda, köpek dışkısı boğaz ağrısı için sıklıkla kullanılmaktaydı. Antik Mısır’da ise yalnızca köpek dışkısı değil; inek, eşek, geyik gibi hayvanların dışkıları da çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmaktaydı.
İnsanın kendi kendini tedavi etmesi için ev yapımı ilaçtan daha iyisi var mı? Yaralı parmağa işemek deyiminin hakkını vermek için bir dönem idrarın tedavi amaçlı kullanıldığı olmuştu. Hatta idrar Romalılarda hem diş hem çamaşır beyazlatmak, Kral VIII. Henry zamanında ise savaş yaralarını tedavi etmek için kullanılıyordu. (Diş beyazlatmak nedir ama ya?!)
Antik çağlarda tedavi yöntemi üretmek bir yana, hastalığın teşhisini yapmak bile başlı başına bir sorun teşkil ediyordu. 1500’lü yıllarda Avrupa’da oldukça yaygın olan teşhis yöntemi ise hastanın yıldız haritasını çıkarmaktı. Yıldızlardan hastalık adı öğrenmeyi nasıl becerdiler, inanın bilemiyoruz. Haftalık burç yorumlarında bu konuya da değinilir umarız.
İnsanların depresyon ve delilikle nasıl baş edeceğini bilemediği dönemlerde -ki bu dönemler 1940’lı yıllar oluyor- bu derdin çaresini elektroşok terapisinde aramışlardı. Tedavinin hastayı daha beter hale getirdiğinden bahsetmemize gerek yok herhalde.
Özellikle 18. ve 19. yüzyıllarda çeşitli uyuşturucu maddelerle ve gereksiz bitkilerle yapılıp piyasaya sürülen tatlış mı tatlış patentli ilaçlar bulunuyordu. Bu ilaçlar, genellikle “Doktor X’in Alman Şurubu” veya “X’in Tatlı Ağustos Çiçeği” tarzı isimlere sahipti. Tedavi ettikleri falan da yoktu ama içeriği sayesinde sizi epey mutlu ediyordu.
İtalyan kimyager Angelo Mariani’nin kırmızı şarap ve koka yaprağı ile hazırladığı ve çok satanlar listesine hızlı bir giriş yapan iyileştirici tonik, özü itibariyle uyuşturucu madde idi. Pek çok ünlü sima da bu muhteşem toniğin nimetlerinden faydalanmıştı tabii.
Cidden kızgın demir sokturan olmuş mu ya?
yalnız elektroşok tedavisi şuan en verimli tedavilerden biri. şuan tabiki anestezi altında ve beyin hangi bölgesine uygulanacağı bilerek yapılıyor. çok daha yan etkisiz ve kesin bir tedavi şekli.
Lan adam diyor bende bagsur var diğeri diyor aga gotune kızgın demir sokmamiz lazım bu nasıl bı tadavi diye sormazlar mi