Bir Yönetmenden Çok Daha Fazlası! O, Kosta Kortidis!

Bugün, köşemde başarılı yönetmen, oyuncu, yazar yani kısacası tam anlamıyla bir sanat insanı olan Kosta Kortidis’le sizleri buluşturmak isterim. Bunu sıradan bir köşe yazısı olarak değil de, Kortidis’in oyunlarını hayranlıkla izlemiş, hem yönetmenliğini hem oyun kurgusunu hem de oyunculuğunu çok beğenmiş birinin gerçek duyguları olarak okumanızı tavsiye ederim. Şayet hâlâ bir Kortidis oyunu izlemediyseniz de yazıyı okuduktan sonra hem Kosta’yı hem de tiyatro sayfalar olan Teatro Rudius’u takibe alıp, oyunların tarihlerini kaçırmamanızı tavsiye ederim.  Girizgahı burada sonlandırıp bu keyifli ve samimi röportajla sizleri baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar.

- “Tüm zamanların sonuncu en iyi oyun yazarı Kosta Kortidis’tir. Mehmet Baydur’dan sonra Türk Tiyatrosu’nun açığını kapatan dahi çocuğu.” Mine Kırıkkanat sizin için böyle diyor! Dünya Yazarlar Birliği Başkanı Tarık Günersel ise “O Türk Tiyatrosu’nun dünya çapındaki üç yazarından biridir, diğer ikisi de herhalde vardır!” Bunlar size ne hissettiriyor?

Yapacak güç veriyor! Devam edebilecek güdülenme! Türkiye’de bu işleri yapmak zor! Yani sadece bir yazar olarak para kazanmak böyle var olabilmek başlı başına bir ödülü hak ediyor zaten! Suna Keskin, bir oyundan sonra “Sen Türk Tiyatrosu’na verilmiş bir armağansın!” demişti bana… Ne zaman üzgün, umutsuz olsam bu sözü hatırlarım!

Yazmaktan yorulduğum ya da güdülenemediğim zamanlarda ise Hakan Altıner’in hakkımda dediklerini: “Onun dehası, bir paragrafı eser haline getirebilir!” Hak edilmiş sözler olduklarını bilmek ve gerçek olduklarını anlamak en büyük tatmin! Bunları kimseye zorla söyletemezsiniz! Bu düzeydeki insanların övgüsüne mazhar olmak güç veriyor! Sürekli yazıyorum, düşünüyorum, okuyorum! Bunları yapıyorum o halde varım!

Yirmi yedinci oyunumu yazdım bitti! “Bayanlar Baylar Dario Moreno!” Teatro Rudius’ta yapılacak yılın dev müzikal projesi! Rejisörü de benim! Yakında tüm Türkiye’de sahnelerde olacak! On tane kitabım var! Kitap sahibi olmak çok da önemli bir şey değil! Zaten neredeyse tüm eserlerim Kültür Bakanlığı Kütüphanesi’nde var! Devlet Kütüphanelerinde var! Merak eden bulur, alır, okur!

Ulusal ve Uluslararası Repertuvarlarda var. Onlarca dile çevrilmiş! “Teknosanaldijital” çağda kitap yerini zaten başka bir tür aldı!  Yani çok fazla heyecanlandırmıyor beni! Sesli kitaplarım da var! On kitap yeterli. Ama bir gün bir roman yazarsam onu da tek örnek olarak basılmış olmasını isterim! Çok teklif alıyorum roman yazmak için! Kabul etmiyorum! Ben bir oyun yazarıyım! Yönetmenlik ve yazarlık benim hayatımda iç içe! İkisi bir ortak düşünme ve yaratma süreci! Eğer başarılıysam ki öyle diyorlar bu benim tarzım ve yaratma biçimim böyle olduğu için! “Author Yönetmen” bu dünyada da böyle!

Oyuncuyum aynı zamanda evet! Aslında tahsilim ve ilk mesleğim bunun üzerine ama zamanla yazarlığım o kadar öne çıktı ki denge bozuldu! Şimdi yeni yeni iyi bir oyuncu olduğumu hatırlıyorum tekrar! Ve hatırlatmaya çalışıyorum! Neyse ki hemen fark ediliyor! Şarkı sözlerim var, evet! Sürekli yazıyorum! Üretmek var olmaktır! Sonrası içinde var kalabilmek! Eğitmenlik yönüm var tabii! Bilgi ve tecrübelerimi aktardığım atölyelerim! Yazarlık, yönetmenlik, mitoloji atölyeleri yapıyorum düzenli olarak! Sosyal medyadan bana ulaşıp kaydoluyor atölyelerime insanlar. Faydalı olmaya ve kalmaya gayret gösteriyorum! Kendime ve başkalarına karşı!

- Bu sezonki projeleriniz nedir?

Teatro Ruius’ta “Dario Moreno” yapıyoruz Akın Kaplan yapımcılığında! Hakan Altıner için bir müzikal yazdım! “Karantinalı Despina” provalara zaten başladı! İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda Ağustos ayında yeni bir oyun yönetmek için yine provaya başlayacağım!

Sibel Taşçıoğlu için yeni bir oyun yazıyorum! Sibel’i herkes “Kızılcık Şerbeti” dizisindeki “Pembe” olarak biliyor! Ama Sibel aslında aynı zamanda mükemmel bir tiyatro oyuncusu! Benim sınıf arkadaşım konservatuvarda! Zaten iki senedir birlikte “Sorgu” oyunumu oynuyoruz! Şimdi yeni bir oyun daha yapacağız birlikte! Devam eden projeler, oyunlar var. Stüdyo kayıtları, yeni atölyeler, yeni yazılacak oyunlar… bu sezon işim az, şimdi başlasam yedi sekiz sene sürer…

Evet! Hala devam ediyor! Benim en fazla değer verdiğim yerlerden biri Manavgat! Oraya çok emek verdim! Benim kentim oldu! Tiyatroyu kurduk ve kalıcı olması için çaba sarf ettik! Mükemmel işler yaptık! Harika bir ekip oluşturduk! Repertuvar oluşturduk! Düzenli oyunlar oynuyoruz! Yeni kurulmuş bir ilçe tiyatrosu ile Uluslararası ödüller kazandık! Manavgat daha fazlasını hak ediyor! Yeni seçilen Başkan Dr. Niyazi Nefi Kara ile ikili bir görüşmemiz oldu! Başkan görevde kalmamı istedi! Üstelik tiyatroyu meclis kararı ile daha da güçlü hale getirmek için yönetmelik hazırlamamı istedi. Üzerinde çalışıyorum! Vizyon sahibi ve sanat dostu Başkan Nefi Kara’ya Türk Tiyatrosu adına teşekkür ederim!

- Bir hayaliniz var mı? Bir hedef! Bunu mutlaka yapmalıyım dediğiniz şey?

Hayallerim zaten yaptıklarım! Hayal etmeden olmuyor çünkü! İstediğim her şeyi önce düşlerimde var ediyorum! Sonra gerçekleştirmeye çalışıyorum! Temel prensip bu! Yazarken de, yönetirken de yöntemim bu benim! Yaratma yöntemim bu! Önce düşle sonra döndür ve nihayet var et!

Atölyelerimde bunu aktarmaya çalışıyorum! Tasarlama, döndürme yaratma! Ama evet bir hayalim var! Çok zor olmayan! Ama bir gün olmasını çok istediğim bir şey! Siyaset üstü bir şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyesi olmak! Çocukluk hayalim! Şaşırtıcı ya da garip geliyor olabilir birilerine! Benim en büyük hayalim bu! Söz veriyorum! Meclis kürsüsünden yemin metnini ezbere okuyacağım! Zaten ezbere biliyorum!

Deminki sorunun cevabı buranın ana omurgası olsun! Ben Türk’üm! Anayasamız zaten bunu bu şekilde söylüyor! Rum asıllıyım ama Türk’üm! Selim İleri benim için Rum Türk’ü demişti! Dolandırmaya da gerek yok! Vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür! Askere gidiyoruz, vergi veriyoruz!

Daha ne? Ben Türk dilini tüm dünyada temsil ediyorum! Oyunlarım dünyada Türk yazar Kosta Kortidis ismiyle oynanıyor! Sebebi basit! Hepsi Türk Dilinde yazıldı! Başka dillerde de yazabilirdim! Ben Türkçeyi seçtim! “Bandırma Vapuru” yazdım ben! “Sonsuz Kadın Sonsuz Cumhuriyet”, “Deli Şair” hepsi milli eserler. Hepsiyle gurur duyuyorum! Benim ana dilim Rumca, kendi dilim Türkçe! Ve son olarak şunu belirteyim! En büyük vatanseverlik kullandığın dili ve onun imlasını çok iyi bilmektir!

Instagram

X

Linkedln

Facebook

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
Tarih Verildi: 500 TL'lik Banknotlar Yolda
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi