Bir Yaşam Birçok Benlik: "Lena, Leyla ve Diğerleri"

20 Kasım Salı akşamı, Devlet Tiyatroları İstanbul 2. Uluslararası Kadın Oyun Yazarları Festivali kapsamında, Üsküdar Tekel Sahnesi'nde Lena, Leyla ve Diğerleri oyununu izledik. Filiz Demiralp'in oyunculuğu izleyenlerin beğenisini topladı ve ayakta alkışlandı. Tek kişilik oyunun talep ettiği güçlü oyunculuk kesinlikle izlemeye değer!

Zehra İpşiroğlu'nun yazdığı, Ayşe İnci'nin yönettiği "Lena, Leyla ve Diğerleri", ‘saf’ denilebilecek bir sevginin peşinden İstanbul’a göç etmiş Lena’nın hikayesi.

Bilmediği bir ülkenin, bilmediği bir şehrinin bir kenar mahallesinde kocasının baba evine gelin olarak gelmiş ve ataerkil zorbalıkla ve toplum baskısıyla anında içeri hapsedilmiş Lena, yeni ve tanımadığı baskıcı aile ortamında olmadığı biri olmaya zorlanmaktadır. Biçimsel görünen baskı zaman kaybetmeden Lena'nın kişiliğine ve kimliğine de saldırır. Böylece toplumsal ve ataerkil baskı bir çırpıda olup biten isim değişikliğiyle gücünü gösterir. Lena'nın varlığı silinerek yerine adeta içine girdiği ailenin normlarına tamamen uygun, hazır bir Leyla yerleştirilmek istenmektedir. Peki Leyla kimdir? Ya Lena kimdi? Lena nereye gitmiştir? Leyla nereye gidebilir? Özgürce seçme - seçememe' ikilemi ağırlığını çarpıcı şekilde gösterir!

Oyunda anlatılan olaylar, oyuncunun söylediği şarkılar, yer alan ezgiler hem tanıdık hem de yabancı. Karakterin iç çatışmalarında ve kıyasla daha görünür çatışmalarda da bu gibi 'tanıdık - yabancılık' ikilemi sıkça kullanılmış ve bu yolla önyargıların aşılması da amaçlanmış demek yanlış olmayacaktır sanırım. Oyunun, belki de bu ikilemi önyargılardan uzaklaştırarak anlatabilmek için gayet pratik ve etkili bir yönteme başvurduğu da söylenebilir: Dertleşmek!

"Lena, Leyla ve Diğerleri" farklılıklarımıza rağmen birbirimizle benzerliğimizi, beklentilerimizi, isteklerimizi, nasıl olduğumuzu bize sık sık soruyor, adeta dertleşmek istiyor, dertleşiyor.

Hikayelerimizin birçok noktada kesiştiği ve bunları birbirimizle paylaşarak “daha iyi!' olabileceğimiz de güçlü bir şekilde ifade edilmiş. Bununla birlikte birkaç kez meydana gelen patlamalarla, çığlıklarla şok etkisi de yaratılmış. Birçok kez ve farklı yorumlarla da sahnelenmiş oyunun bu patlamalarla seyirci üzerinde bıraktığı etki şüphesiz hesaba katılmış ve değerlendirilmiştir. 

Oyunun hemen başında dikkat çekilen matruşka çok az kullanılsa da oyunun her anında anlamı destekliyor. Belki de kullanılan bu sembolün de yardımıyla gerçek ve hayal gücü - insanların iç dünyaları, anıları yorumlayışı, psikolojileri - arasındaki geçişler güçlü bir şekilde kurulmuş ve bulanıklaşmasına izin verilmemiş. Farklı olaylarda tekrar tekrar karşımıza çıkan şiddetin yapısının matruşkaya benzerliği de dikkat çekmektedir.   

Başta oyunun yazarı Zehra İpşiroğlu olmak üzere, yöneten Ayşe İnci ve emeği geçen, katkı veren bütün tiyatro emekçilerine teşekkürler. Güçlü oyunculuğuyla ilgimizi bir an bile kaybetmeyen Filiz Demiralp’ e de son olarak tekrar teşekkürler.

Her ne kadar sürçü lisan ettikse affola!

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
Ali Koç, Fenerbahçe Tesislerinde Sıkıyönetim İlan Etti
Gazeteci Fulya Öztürk'ün Azerbaycan Milletvekiline Ağladığı Anların Beden Dili Analizi Çok Konuşuldu