Bir Yanda Özel Okulların Fiyatlarından Şikayet Edenler, Bir Yanda 1 Milyon Çocuğun Okula Gidememesi!

Türkiye'de artan hayat pahalılığı kurdaki yükselişle hız kesmezken, en çok çocukların hayatı bundan etkileniyor. Yetişkinlerin bir şekilde hayat standardı oluşturduğu ya da daha yaşlı kesimin enflasyon alışkanlığı olduğu ve geçmişten gelen hayat şartlarıyla bazı masraflardan muaf olduğu düşünülürse, şartlar gençler ve çocuklar için giderek zorlaşıyor. Enflasyondaki yükselişle özellikle aile bütçesinin temel harcama kalemlerindeki yük artıyor. Bu da eğitim alanında işleri zorlaştırırken, eğitimli gençlerin de işi zorlaşıyor. Enflasyonun çocukların eğitiminde rolü ve gençlerin iş sorunu gündemde kalmaya devam ediyor.

Enflasyonda yükseliş her kesimi etkilerken, gençleri daha çok etkiledi ancak insanlık tarihinde her dönem "nereye gittiği" merak edilen gençlik bu kesi bir yere gidemedi.

img-s1.onedio.com

Belli bir yaş üzerindeki kesimin teknoloji üzerinden vurmaya çalıştığı gençler 'telefonunu çıkar' söylemiyle ekonomik olarak eleştirilmek istenirken, aslen bir ihtiyaç olan teknolojinin farkına varamayanlar bunu bir lüks olarak gördü.

Oysaki alım gücü karşılaştırmasında eskiler enflasyonu daha iyi tanırken, refah düzeyi olarak daha yukarılarda kalmışlardı.

img-s1.onedio.com

Sokak röportajlarının ünlüsü 'telefonunu çıkar' amcalar 80'li, 90'lı yıllardan enflasyonla eski ahbap olurken, o dönemdeki alım gücü, maaş, iş düzenindeki bugüne görece yukarıda olan seviyeyle bir ev, araba ve emekli maaşı sahibi olmuşlardı. Eğitim ve nüfus seviyelerindeki farkla da hayata atılmanın daha kolay olduğu da biliniyordu.

Gençlerin tek üniversite olması yetmezken, mezun olanların iş bulması da ayrı sorun!

TÜİK’in verileri tartışıladursun, İşgücü İstatistikleri detaylarında OECD'nin de üzerinde çok durduğu bir konu olan “ne eğitimde ne istihdamda” yer alan gençler dikkat çekici.

2022 ikinci çeyreğinde, 15-24 yaş grubundaki 12 milyon 38 bin gencin yüzde 22,7'si olan 2 milyon 736 bin genç ne okuyor ne de çalışıyor.

data.oecd.org

2021'de yüzde 23,5 olan orana karşılık, 2019 verileriyle hazırlanan OECD tablosunda Türkiye'de 20-24 yaş aralığındaki kadın işsizliği dikkat çekerken, bu konuda bizi geçen sadece iki ülke bulunuyor: Brezilya ve Kolombiya.

Mimarlık mezunu Muhammet Çetin, mezun olduktan sonra 2 binden fazla iş başvurusu yaparken, iş bulamadığı için yüksek lisans yaptığını belirtti.

Cumhuriyet’ten Cengiz Karagöz haberine göre, Genç İşsizler Platformu üyesi Özgür Hacıoğlu, artık eğitime insanların bütçe ayıramadığını belirtikten, geçinmek için ilk vazgeçilenlerden olduğunu belirtti. Halk arasında “boşta gezen” olarak tabir edilen gençlerin sayısındaki artış için 600 bin lise öğrencisi gencin okulu bırakarak çalışma hayatına atıldığını belirterek, üniversiteye de kazanmasına karşın 105 bin gencin ekonomik nedenlerden kayıt yaptıramadığını hatırlattı. Hacıoğlu, 'bazıları kayıt dışı çalışırken, bazıları da iş bulamıyor' dedi.

Sessiz sedasız köşesine çekilenler de var: Sessiz istifa gençlerde yayılıyor!

Dünya'nın aktardığına göre, sosyal medyada viral olan “Sessiz İstifakavramı dünyada yayılırken, Türkiye'de de artışta. Gerçek anlamda istifa niteliğinde olmadan yani işten ayrılmadan, bir nevi sorumluluk almamak, alması gerektiği kadar sorumluluk almak, daha az iş yapmak gibi içerikleri bulunan süreç, Youthall tarafından yapılan 18-50 yaş arasındaki 1002 kişilik görüşmeyle araştırılıyor.

Araştırmaya katılanların yüzde 57,3’ü kadın, yüzde 41,6’sı erkek olurken, yüzde 74,3’ü aktif olarak çalışıyor. Çalışanların yüzde 58,1’i iş-yaşam dengesinde zorlandığını söylerken, denge kurmayı başaranlar yüzde 41,9 oldu. Hayatının özel yaşam odağı konusunda katılımcıların yüzde 77,5'i yüzde 50'den az özel yaşama odaklanırken, yüzde 50-70 oranında özel yaşam odaklı olanlar yüzde 17,3 oldu.

“Sessiz İstifa” gündeminde iş yerine aidiyetinde iş yerine kendini ait hissetmeyenler yüzde 33,5 olurken, kendini ait hissedenlerin oranı yüzde 18,5 oldu.

Gençlerde iş tanımını net bulmayanlar yüzde 64,4 oranında olurken, yüzde 24 oranında sessiz istifa sürecinde olanlarla yüzde 46,6 oranında sessiz istifaya yatkın olduğu görüldü.

“Sessiz İstifa” sürecinde olan gençlerde bu durumun nedenlerinin başında “düşük maaş” geliyor.

Yüzde 35 oranında düşük maaş yanıtı verilirken, bunu iş-özel hayat dengesi yüzde 21,7 ile takip ediyor. Yüzde 15 iş tanımının net olmaması, yüzde 14,2 de kariyer yollarının kapalı olması olurken, çalışmak istememekle suçlanan gençlerin sadece yüzde 7,9'u uzun mesai saatleri yüzünden 'sessiz istifa'yı seçiyor.  

Süreç içinde olduğunu belirtenler yüzde 24 oranında olurken, yüzde 35,8'le sosyal ve maaş haklarının düzenlenmesi ilk neden oldu.

Yüzde 45,2 ile araştırmaya en yüksek oranda katılım gösteren 18-24 yaş aralığında yüzde 64,1 sessiz istifa sürecinde ya da sürece yatkın olduğunu belirtti.

Tüm katılımcılar ortalamasında sessiz istifa sürecinde ana neden maaş olurken, 18-24 yaş grubu olan Z kuşağında ilk sıradaki neden iş-özel hayat dengesizliği oldu.

Sessiz istifa sürecinde olduğunu ya da bu sürece yakın olduğunu belirtenler içinde yüzde 68,6'i kadın olurken, ana neden iş-özel yaşam dengesi oldu. Erkeklerindeyse yüzde 58,7 olan oranda neden değişerek düşük maaş oldu.

Bir kanayan yara da parkta oynayıp, okula koşması gereken çocuklar!

Ekonomide yaşananların en çok etkisi altında olan dar gelirli kesimde, çocuklar ilk ve ne çok etkilenenler oluyor. Cumhuriyet'te Erman Şentürk'ün aktardığına göre, yüz binlerce çocuk okuluna gitmek, ders görmek, parkta, arkadaşlarıyla oyun oynamak yerine fabrikalarda, tarlalarda, atölyelerde sömürü düzeniyle çalıştırılıyor.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) raporunda çocuk işçiliği, dünya genelinde de kanayan bir yara. Dünyada 79 milyonu ağır şartlarda, 160 milyon çocuk çalışıyor.

Ülkemizde de DİSK'in TÜİK ile Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre hazırladığı raporda, 5-17 yaş grubunda çırak statüsündeki çocuklar da dahil olarak 1 milyon 39 bin çocuk işçi bulunuyor. 

Türkiye'de kayıtlı 10-18 yaş aralığında 677 bin kayıtlı göçmen olduğu bilinirken, kayıt dışı çocuk işçilerle birlikte bu rakam yükseliyor. 

AB'de çocuklarda yoksulluk riski ortalaması yüzde 22,2 oranında olurken, Türkiye’de bu oran yüzde 48 oluyor. Yani her iki çocuktan biri yoksulluk riski altında!

Türkiye’de İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) raporuna göre, 2022 yılının ilk sekiz ayında 14 yaş ve altı 18 çocuk, 15-17 yaş arasında da 30 çocuk/genç işçi hayatını hayatını kaybetti.

www.isigmeclisi.org

DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, çocuk işçileri ekonomik tablonun kötüye gidişi olarak yorumlarken, okula gitmesi, parklarda oynaması gereken çocukların fabrikalarda, iş yerlerinde, sanayi tesislerinde ve tarlalarda çalıştığını belirtiyor. Sarı, durumu şöyle özetliyor:

Bu tablonun sorumlusu bugün ekonomiyi bu hale getirenlerdir. Bu artık bir tercih değil, bir zorunluluk halini almış durumda. Çocuk işçiliği kavramı kaldırılmalı ve uluslararası sözleşmelere uyulmalıdır.

Acı gerçeklerle parası olan da yüzleşiyor. 2022’nin ilk 8 ayında özel okullarla ilgili 875 binden fazla şikayet yapılırken, şikayetler Ağustos'ta tavan yaptı.

Şikayetvar'ın derlediği özel okullarla ilgili en çok şikayet edilen konular Paraanaliz'de aktarıldığına göre, öğrenim ücretleri oldu. Eylül'de okullar açılırken, şikayetler Ağustos ayında yüzde 164 oranında arttı. 

En çok şikayet edilen konu yüzde 44 oranla ücretler olurken, sınıfların ve kütüphanelerin yetersizliği de yüzde 40'la ikinci sırada yer aldı. Öğretmen şikayetleri yüzde 26 olurken, yine ücretler tarafında fahiş olarak nitelenen servis, kırtasiye ve kıyafetler de ardından geldi.

Geçen yıl 21 bin TL olan okulun bu yıl 45 bin TL olmasıyla şikayet eden veli de var, kırtasiye ücreti için geçen yıl 4 bin öderken, bu yıl yüzde 95 bursa rağmen 8 bin 850 TL kitap masrafı bulunan da.

“İstenen ek ödemeler yüzünden oğlumun kaydını iptal ettirmek zorunda kaldım' diyen bir veli, 18 Temmuz 2022'de 35 bin TL'ye ek olarak kıyafet ve kırtasiye parası üzerinden yapılan anlaşmanın 1 ay dolmadan kıyafet ve yemek için ek olarak 7500 TL ücret talebinde bulunulmasıyla iptal için de %10 lük kesinti yapmaya çalışıldığını belirtti.

Kırtasiye ve servis fahiş hale gelirken, ek zam yapan okullar da var.

2,5 km yol için 10 bin TL istenildiğini belirten bir veli taksiyle her gün aynı yolun aylık 880 TL tuttuğunu belirtiyor. 

Geçen yıl bin 700 lira olan kitap ücretinin bu yıl 7 bin 500 TL olduğu da şikayetlerde görülürken, uygun fiyatlı okullarda farkın kırtasiye fiyatlarına yansıdığı da belirtiliyor. Okul öncesinde 6 bin 700 lira, ilkokulda 7 bin 500 lira sadece kitap masrafı çıkaran okulları olurken,  erken kayıt yaptırılmasına karşın 11 bin 470 lira ek zam talep eden okullar da var.

Enflasyonda ki artışla 🔥 hem içler acısı çocuk işçiler hem de okula gidemeyen çocuk ve gençlerdeki artış, gençlerin iş bulamaması, eğitimdeki bu masraflar hakkında siz ne düşüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım 👇

Popüler İçerikler

Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
Askerlerine Cinsel Saldırıda Bulunan Komutana 38 Yıl 70 Ay Hapis Cezası Verildi
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
YORUMLAR
27.09.2022

asıl sorunumuz her çocuğun üniversite mezunu olmak zorunda olduğunu düşünmemiz. Bazı çocuklar berber, su tesisatçısı, araba tamircisi, esnaf olacak, olmalı da. Aksi halde tüm bunları afgan, suriyeli, nijeryalı yapar. Biz istiyoruz ki hepimiz masa başı işlerde çalışalım, diploma sahibi olalım. Eeeee diğer işleri kim yapacak? Çok klasik bir laf var, ben ağa, sen ağa bu ineği kim sağa? Ha sokak arasına üniversite yapanlar da suçlu ancak gerçekten her insan ağa olamaz, olmamalı. Aksi halde Abidik Üniversitesi Gubidik bölümü mezunu binlerce üniversiteli, diplomalı ve vasıfsız insanımız olur.

27.09.2022

yahu kollej okudum çalıştım üniversite okuyorum çalışıyorum universiteni bitirib de yine çalışacam ne zaman bu döngü bitecek hala bilmiyorum

27.09.2022

insanca yaşamıyoruz işte. iyi ki çocuğum yok diyorum. hem masraflardan hem de eğitim kalitesinden dolayı.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ