Vücut Dili ve Göz Hareketlerine Takılmayı Bırakalım: 15 Madde İle Bir Yalancıyı Tespit Etmek

Yıllardır o kadar muhabbeti yapıldı, dizisi çekildi filan ve biz de sandık ki hakikaten karşımızdakinin hareketlerini iyi gözlemlersek yalan söyleyip söylemediğini anlayabiliriz. Ama anlaşılan olay o kadar da basit değilmiş:

1. Sahte Yolcu Deneyi

Sussex Üniversitesi'nden Thomas Ormerod'un, güvenlik görevlilerinden oluşan takımına ilk bakışta başarılması olanaksız gibi görülen bir görev verildi: Avrupa'daki çeşitli havalimanlarında yolcularla geçmişleri ve seyahat planları ile ilgili mülakat yapmaları istenen görevlilerin karşısına sahte geçmiş hikayeleri ve gelecek planları bulunan bir grup sahte yolcu çıkarılacak ve yalan söyleyen bu insanların kimler olduklarını tespit etmeleri istenecekti. Bu samanlıkta iğne aramak gibi bir şeydi, çünkü karşılarına çıkan 1000 kişiden ancak 1 tanesi sahte yolcu olacaktı.

2. Vücut dili ve göz hareketleri bu konuda güvenilir değil.

Vücut dili ve göz hareketlerine odaklanmak makul bir seçenek gibi gözüküyor, değil mi? Ancak aslında bu kötü bir fikir. Yapılan birçok çalışma, bu konuda eğitilmiş polis görevlilerinin bile vücut dili ve yüz ifadelerine odaklanarak yalancıları tespit etmek konusunda çok da başarılı olamadıklarını gösteriyor.

Ormerod'un takımı ise farklı bir yol seçerek çoğu sahte yolcuyu tespit etmeyi başardı. Peki sırları neydi? Vücut dili ve yüz ifadeleri ile ilgili bilinen pek çok şeyi göz ardı edip daha basit ve dolambaçsız teknikler denediler.

3. Son birkaç yıldır, yalan ile ilgili yapılan çalışmaların sonucu tam bir hayal kırıklığı oldu.

Bu çalışmaların çoğu, yalan söyleyen birinin vücut dili veya yüzüne (kızaran yanaklar, gergin bir gülümseme, kocaman açılmış gözler gibi) odaklanarak onun niyetini anlayabileceğimiz fikrine dayanıyordu. Bunun en ünlü örneği, Bill Clinton'ın Monica Lewinsky ile bir ilişki yaşadığı iddialarını yalanladığı sırada burnunu ellemesiydi. O zamanlar bu, Clinton'ın yalan söylediğinin kesin bir kanıtı olarak görülüyordu.

4. Birmingham'daki Alabama Üniversitesi'nden Timothy Levine bu durumun geçerliliğini araştırıyor.

Levine, bu inancın arkasında yatan fikrin, yalan söyleme eyleminin gerginlik ve suçluluk hissi gibi saklanması güç duyguları tetiklemesi olduğunu söylüyor. Suratımızı elimizden geldiğince kontrol etmeye çalışsak da bazı 'mikro-ifadeler' bizi ele verebiliyor.

5. Daha sonra yapılan araştırmalar ise, kabul edilen ipuçlarının yetersiz olduğunu ortaya koyuyor.

'Burada temel sorun insan doğasının çeşitliliği. Yakından tanıdığınız birinin doğruyu söyleyip söylemediğini mimiklerinden anlıyor olabilirsiniz, ancak diğer insanlarla karşı karşıya gelince bu durum farklı olacaktır; zira elimizde vücut dilinin evrensel bir sözlüğü yok. 

Yalan söylemekle ilgili herkes için değişmez işaretler yok. Ben gergin bir şekilde kıkırdarım, başkaları daha ciddi bir yüz ifadesi takınabilir, bazıları göz teması kurarken, diğerleri bundan kaçınabilir.'

6. Bu verimsiz sonuçlara rağmen, yine de bu sözde ipuçlarına bağlı kalarak yalan söylenip söylenmediğini anlamaya çalışıyoruz.

Kıtalar arası yolculuklardan önce yolcuların geçmek zorunda olduğu güvenlik protokollerini düşünün. Ormerod bu süreci 2012 Olimpiyatları öncesinde inceleme imkanı bulmuş. Genellikle, görevliler yolcunun maksadıyla ilgili 'Evet/Hayır' soruları sorup, gergin bir vücut dili gibi şüpheli hareketleri tespit etmeye çalışıyorlarmış.

7.

 'Bu protokol, yalanı tespit etmek için en önemli olan noktaları atlıyordu; yolcunun tutarlı olup olmadığını veya davranışlarındaki değişikliği gözlemlemek zor oluyordu.' 

Ormerod'un belirttiğine göre, bu protokoller aynı zamanda önyargıyı da beraberinde getiriyormuş. Örneğin görevliler belli etnik gruplara mensup kişilerden daha fazla şüphelenmeye eğilimlilermiş.

8. Şüphesiz yeni bir metoda ihtiyaç vardı.

Ancak araştırmalardan çıkan verimsiz sonuçlar göz önünde bulundurulursa bu yeni metod ne olmalıydı? Ormerod'un bu soruya verdiği cevap oldukça basit: Vücut dili ve mimiklere odaklanmaktansa, insanların ağızlardan çıkan sözcüklere dikkat etmek gerektiğini ve böylece belli noktalardan bastırarak ortada bir yalan varsa bunun ortaya çıkarılabileceğini söylüyor.

9. Bunun üzerine Ormerod ve çalışma arkadaşı Wolverhampton Üniversitesi'nden Coral Dando yalanı ortaya çıkarmak için bir dizi ilke saptıyorlar:

  • Sorularınız açık ve net olsun. Bu yalancının hikayesini detaylandırmasına sebep olacaktır, ta ki kendi aldatmaca ağına takılana kadar. 

  • Karşınızdakini şaşırtın. Beklenmedik ve kafa karıştırıcı sorular yöneltin ya da bir olayı tersinden anlatmalarını isteyin. Bu onların gözle görülür bir şekilde bocalamalarına sebep olacaktır.

  • Küçük ayrıntılara dikkat edin. Örneğin bir yolcu Oxford Üniversitesi'nde çalıştığını söylüyorsa, işe gidiş yolunu  anlatmalarını isteyin. Eğer çelişkili bir ifade kullanırlarsa, onları bozmadan dinlemeye devam edin, çünkü bir yalancının kendine güveninin artmasına izin verirseniz, daha fazla yanlış yapmaya meyilli olacak ve sizin de onun yalanını ortaya çıkarma ihtimaliniz artacaktır.

  • Özgüvenlerindeki değişikliğe dikkat edin. 

  • Üstlerine gelindiğinde  potansiyelin bir yalancının tavrındaki değişikliklere dikkat edin: Bir yalancı bir konuşmayı domine ettiğini düşündüğünde daha konuşkan olabilir, ancak rahatlık alanı sınırlıdır ve kontrolü kaybettiğini düşünürse susmaya başlayabilir. Burada amaç, karşınızdaki kişiyi sorguya çekmektense, onunla normal bir şekilde sohbet etmek. Ancak, bu hafif baskının etkisiyle, yalan söyleyen kişi kendi hikayesiyle çelişerek veya gözle görülür biçimde kaçamak veya dengesiz cevaplar vererek kendini ele verebilir.

10. Ormerod, stratejisinin kulağa sağduyu gibi gelebileceğini açıkça kabul ediyor.

Ancak, elde ettiği sonuçlar da göz ardı edilemeyecek türden. Takım gerçek gibi görünen biletlere ve seyahat belgelerine sahip olan bir grup yolcu hazırlıyor. Bu yolculara da hikayelerini hazırlamaları için bir hafta veriliyor ve Avrupa'daki çeşitli havalimanlarındaki gerçek yolcuların aralarına karışmaları isteniyor. 

Ormerod ve Dando'nun sorgulama tekniği ile eğitilen görevliler, yalnızca şüpheli hareketleri gözlemleyen görevlilerden 20 kat daha fazla başarı elde etmiş ve yalan söyleyenlerin %70'ini tespit etmişler.

'Sonuçlar çok etkileyici.' diyor Levine ve bu deneyin gerçek havalimanlarında yapılmış olmasının da oldukça önemli olduğunu söylüyor: 'Yapılmış en gerçekçi araştırma bu.'

11. Levine, kendi deneylerinden de benzer şekilde verimli sonuçlar elde ediyor.

Ormerod gibi o da vücut dilini incelemektense yalan söyleyen kişinin hikayesindeki boşlukları tespit etmeye yarayan zekice teknikleri yeğliyor. Bunun için, iki kişilik gruplar halinde oynanan ve verilen her doğru cevap için her grubun 5 dolar kazandığı bir bilgi yarışması oyunu tasarlıyor. 

Oyuna katılan üniversite öğrencileri, partnerlerinin aktör olduklarından habersizler ve oyun yöneticisi odadan ayrıldığı zamanlarda bu aktörler, öğrencilere cevaplara hızlıca bir göz atarak hile yapmayı öneriyorlar. Bir grup öğrenci de bu teklifi kabul ediyor.

12. Oyun sonrasında, öğrenciler, gerçek FBI ajanları tarafından hile yapıp yapmadıkları konusunda sorguya çekiliyorlar.

Vücut dili ya da başka herhangi bir şeye odaklanmadan yalnızca ustaca sorular soran ajanlar, hile yapanları %90'ın üzerinde bir doğruluk payıyla tespit etmişler. Hatta, konunun uzmanı bir ajan bu sorgularda %100 oranında başarı elde etmiş, uzman olmayan kişiler de %80 doğruluk payı ile ondan çok da geri kalmamışlar.

Ajanlar, hile yapanları yaptıklarını açıkça itiraf etmeleri konusunda ikna etmekte de sıklıkla başarı sağlamışlar. Sırları ise ikna etme sanatının uzmanlarının iyi bildiği basit bir numara: Konuşmaya öğrencilere ne kadar dürüst olduklarını sorarak başlamışlar.

13. Levine bu konu hakkında şunları söylüyor:

'İnsanlar dürüst olduklarını düşündürmek istiyorlar, bu da onları işbirliği yapmaya itiyor. Dürüst olmayan insanlar bile bu sorudan sonra işbirliği yapıyormuş gibi davranmak konusunda sıkıntı çektiler, bu yüzden kimin rol yaptığı kolayca anlaşılabiliyordu.'

14. Yapılan deneyler, yalancıların yalanı tespit etmek konusunda daha başarılı olduğunu gösteriyor.

College London Üniversitesi'nden Geoffrey Bird ve çalışma arkadaşları, deneklerin kendileri hakkında doğru ve yanlış beyanlarda bulunmalarını gerektiren bir oyun tasarlıyorlar. Deneklerden, birbirlerinin güvenilirliği ile ilgili yorum yapmaları istendiğinde, yalan söylemekte daha başarılı olanların başkalarının yalanlarını tespit etmekte de başarılı oldukları gözlemleniyor.

15. Elde ettikleri başarılara rağmen, Ormerod ve Levine başkalarının da kendi yaptıkları deneyleri kopyalaması ve farklı bağlamlarda uygulamasından yanalar.

Siz de bu teknikleri günlük hayatınızda kullanabilirsiniz, ancak birinin gergin görünüyor olması veya önemli bir detayı unutmuş olması suçlu olduğu anlamına gelmeyebilir. Bunun yerine, daha genel tutarsızlıklar aramalısınız.

Popüler İçerikler

Yaş Farkından Dolayı Artık Kocasını Beğenmediğini İtiraf Eden Kadından Dumur Eden Açıklamalar
Doğu Ekspresi Seyahatinin O Kadar da Romantik Olmadığını Söyleyen Adam Bilinmeyenleri Anlattı
Bakanlık, Valiliklere Talimat Gönderdi: "Belediye Kreşlerini Kapatın"