Bir Ülke Nasıl Savaşa Sürüklenir: Ülkelerini İç Savaşa Sokmuş Diktatörler

Siyasiler, halkın geleceği için kararlar alırken olan yine öldürülen, yaralanan ve yurtlarından sürgüne giden halka oluyor. Peki dünya tarihinde hangi diktatörler, ülkelerini nasıl mahvetti?

1. Beşşar Esad - Suriye

2011 yılının Mart ayında, Bütün Arap Yarımadası'nı saran Arap Baharı'nın etkisi Suriye'ye de ulaştı. Orta Doğu'nun her yanında görülen muhalif ve başlangıçta demokrasi talebiyle ortaya çıkan protestolardan Suriye devlet başkanı Beşşar Esad'ın ve Baas Partisi'nin istifasına yönelik sesler yükselmeye başladı. Protestolar ilk başladığında sivil bir hareketti, ayrıca Esad muhalifleri silahsız eylemler yapıyordu.

Nisan 2011'de protestolar bütün ülkeyi sardı. Beşşar Esad, protestoları bastırmak için diyalogu ve demokratik yöntemleri tercih etmek yerine Suriye Ordusu'na göstericilere ateş açma emri verdi. Çok sayıda sivil öldü ve yaralandı. Ancak muhalifler protestolardan vazgeçmedi. Aylarca süren askeri kuşatmaların, baskı ve korku ortamının ardından muhalifler silahlanmaya başladı. Suriye Ordusu'ndan kaçan askerler ve sivil gönüllülerden oluşan muhalif güçler, merkezi bir liderlik olmaksızın direnişe geçtiler. Demokratik protestolar olarak başlayan hareket, bir iç savaşa dönüştü. Savaş beşinci senesinde, ardında harabeye dönmüş bir ülke, yurtlarını terk etmiş milyonlarca insan ve binlerce ölü bırakarak devam ediyor. Beşşar Esad yönetimi Rusya ve İran'dan askeri, parasal ve siyasi destek alırken, muhalifler Katar ve Suudi Arabistan'dan silah ve para desteği görüyor. 2012 sonlarındaki bir BM raporu, iç savaşın Nusayri Şebbiha milisleri ve Sünni muhalifler arasında süregiden 'bariz derecede mezhepsel bir çatışma olduğunu bildirmiş, fakat hem muhalefet, hem de rejim bunu reddetmiştir.

Raporlara göre on binlerce gösterici devlet hapishanelerinde hapsedilmiş, bu göstericiler sistematik işkenceye ve teröre maruz bırakılmıştır. Savaş sırasında rejim güçlerinin birden fazla kez kimyasal silah kullandığı ortaya çıkmıştır. Diğer yandan git gide radikalleşerek parçalara ayrılan muhalif kanatta da birçok insanlık dışı uygulama görülmeye başlanmıştır. Kafa kesme, düşman askerinin ciğerini yeme, insan yakma gibi vahşetler Suriyeli muhalif gruplar arasında son derece sıradanlaşmıştır. Suriye iç savaşı ayrıca IŞİD terörünü ortaya çıkarmış ve binlerce sivilin insanlık dışı uygulamalara maruz kalmasına sebep olmuştur.

Bugüne kadar Suriye iç savaşında, çoğunluğu sivil olmak üzere 216 binden fazla kişi yaşamını yitirmiş, 4 milyonu aşkın insan komşu ülkelere iltica etmiş, 7 buçuk milyon Suriyeli ise ülke içinde göç etmek zorunda kalmıştır.

2. Benito Mussolini - İtalya

Avrupa'nın ilk faşist lideri olan Benito Mussolini, İtalya'nın başına geçtiği 1922 yılından sonra terör estirmeye başladı. Faşist parti dışındaki partileri kapatmak, gazetelere sansür uygulamak, sendikaları yasa dışı ilan etmek gibi pek çok faşizan politikayla halkı bezdirdi. Adolf Hitler ile müttefik olan faşist diktatör, saldırgan iç ve dış politikaları nedeniyle 400 bin insanın ölümünden sorumluydu. Roma İmparatorluğu'nu yeniden canlandıracağını iddia ediyordu. Cephelerdeki ve iç siyasetteki başarısızlıklarıyla başlayan çöküşünün ardından 25 Nisan 1945'te komünist partizanlar tarafından yakalandı. 28 Nisan'da metresi Clara Petacci ile birlikte kurşuna dizilerek öldürüldü. Ertesi gün Mussolini'nin, sevgilisinin ve birkaç yandaşının cesedi Milano'da Loreto Meydanı'ndaki Esso benzin istasyonunun çatısından baş aşağı sallandırıldı.

3. Nikolay Çavuşesku - Romanya

1965'te Romanya'nın başına geçen Nikolay Çavuşesku, düşünce ve ifade özgürlüğüne karşı savaş açtı. Kendisi servet içinde yüzüp oldukça lüks bir hayat yaşarken, halk yiyecek ekmek bulmakta bile zorlanıyordu. 1989'da başlayan barışçıl gösteriler sırasında eylemcilerin üzerine ateş açılmasıyla olaylar daha da büyüdü ve ordunun da dahil olduğu bir ihtilale dönüştü. Kaçmaya çalışan Nikolay Çavuşesku ve eşi Elena Çavuşesku, 25 Aralık 1989'da yargılanarak kurşuna dizildiler.

4. Muammer Kaddafi - Libya

1969'da yaptığı darbe ile Libya'nın başına geçti. 2011 yılında başlayan iç savaşa kadar da ülkeyi yönetti. Petrol zengini ülke, komşularına nazaran daha zengin görünse de kendinden başka hiç kimseye iktidar şansı tanımayan Kaddafi'nin yasakları ve kısıtlamalarıyla boğuşmak zorunda kaldı. Muhalifleri bastırmada sık sık şiddete başvurdu. Son olarak 2011 yılında başlayan iç savaşla devrildi ve isyancılar tarafından linç edilerek öldürüldü.

5. Mobutu Sese Seko - Demokratik Kongo Cumhuriyeti

32 yıl boyunca (1965–1997) o zamanki adıyla Zaire günümüzdeki adıyla Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin devlet başkanlığını yapmıştır. Yönetim süresi boyunca yanlış politikalarla zengin yeraltı kaynakları olan ülkeyi fakirleştirmiştir. Aynı zamanda demir yumrukla yönettiği ülkede aykırı seslere karşı da tolerans göstermemiştir. Kendisini sürekli ilahi bir güç olarak gösteriyor, bu şekilde tasvir ettiriyordu. 1994'ta yaşanan Ruanda soykırımı sırasında Hutuları desteklediği için Tutsilerin tepkisini çeken Mobutu, Kasım 1996'da ülkenin doğusundaki Tutsileri sınır dışı etmeye çalışması üzerine Uganda ve Ruanda hükümetlerinin desteğini alan Laurent-Désiré Kabila liderliğindeki Tutsiler ve diğer Mobutu muhalifi gruplar başkent Kinşasa'ya yürüyüşe geçti. Ne kanser hastası olan Mobutu ne de emrindeki silahlı kuvvetler direnecek durumda olmadığından Mobutu'nın isteği üzerine başlayan barış görüşmeleri başarısızlıkla sonuçlandı. 16 Mayıs 1997'de Kinşasa'yı ele geçiren muhalif gruplar 32 yıllık Mobutu iktidarını devirdiler.

6. Alfredo Stroessner - Paraguay

1954 ve 1989 yılları arasında Paraguay'ı yöneten askeri diktatör. Latin Amerika'da 20. yüzyılın en uzun süren diktatörlüğünü kurmuştur. 4 Mayıs 1954'te Başkan FedericoChavez'i devirdi. Ardından yalnızca kendisinin aday olduğu bir seçimle devlet başkanlığına geldi. Bir yandan kırsal kesimdeki yoksullar ile kent işçilerinin huzursuzluğunu yatıştırmaya çalışırken, bir yandan da büyük toprak sahiplerinin ve işadamlarının çıkarlarını kolladı. Meclisi ve mahkemeleri yandaşlarıyla doldurdu. Altı kez art arda başkan seçilmesini meşrulaştırmak için 1967 ve 1977'de anayasa iki kez değiştirildi. Rejim karşıtlarına ağır baskılar uyguladı. 1983 ve 1988'de iki kez daha devlet başkanlığına seçilen Stroessner, Şubat 1989'da bir askeri darbeyle yönetimden uzaklaştırıldı. Darbeden sonra bir sonraki on yedi buçuk yıl sürgünde yaşayacağı Brezilya'ya kaçtı. Ölümünden önce ülkesine dönmek istedi; ama hükümet izin vermedi. 16 Ağustos 2006'da öldü.

7. İdi Amin - Uganda

1971-1979 arasında devlet başkanlığı yapmış olan Ugandalı asker diktatör. İdi Amin'in yönetimi sırasında politik baskı, etnik ayrımcılığın yanı sıra insan hakları ihlalleri yoğun şekilde gözlemlendi. Uluslararası gözlemciler ve insan hakları gruplarının tahminlerine göre, 100,000 ila 500,000 insan İdi Amin'in yönetimde olduğu dönemde öldürüldü. Ekim 1978'de Tanzanya tarafından desteklenen Uganda Ulusal Kurtuluş Ordusu adlı gerillaların saldırıları başladı. Sonunda 13 Nisan 1979'da isyancı gerillalar başkent Kampala'ya ulaşmadan önce, ülke dışına kaçtı.

Popüler İçerikler

Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı