Bir Solukta Okuyup Bitirebileceğiniz Edebi Değeri Yadsınamayacak Olan Sürükleyici Kitaplar

Yorumlarda hangilerini okuyacağınızı belirtebilirsiniz! Favorim: Tolstoy- İtiraflarım 📚

Not: Açıklamalar İdefix'ten alınmıştır.

1. Charles Bukowski - Kadınlar

Kadınlar, Bukowski'nin en çok okunan, üzerinde en çok konuşulan, tartışılan romanı. Hayatında önemli yer etmiş, aşık olduğu, peşlerinden koştuğu, birlikte yaşadığı kadınları anlattığı romanı.

Kadınlar, Bukowski'nin kadınlarla ilişkilerini ve cinsel hayatını olabildiğince açıklıkla anlattığı en önemli romanı olarak da kabul ediliyor. Rahat ve serbest bir anlatımı tercih etmesiyle dikkati çekmiş Bukowski, kısa kısa bölümlerden oluşturduğu ve bol diyalogla kurduğu bu romanında Hemingway ve Fante ile kıyaslanıp onlar kadar başarılı ve özgün bulunmuş.

2. Oruç Aruoba - İle

En başta zorunlu olan, yaşamdır: üslup yaşamalıdır. Üslup, her seferinde, senin kendinle ilgili bildirimde bulunmak istediğin çok belirgin bir kişi bakımından, sana, uygun olmalıdır. Yazmaya kalkışmadan önce, şunu tam olarak bilmelidir. 'Bunu söylüyor olsaydım, söyle konuşurdum'. Yazmak yalnızca bir benzetilme olmalıdır.

3. Gündüz Vassaf - Cehenneme Övgü

Bazı eleştirmenlerin 'şeytanın avukatı' sıfatını yakıştırdıkları Gündüz Vassaf'ın 'gözden geçirilmiş ve genişletilmiş yeni baskısı'yla sunduğumuz Cehenneme Övgü'sü, içimizde büyütüp yaşattığımız küçük 'totaliter dünyalar'ımızı afişe ediyor, daha doğrusu 'yüzümüze vuruyor'. Totalitarizmin -anne karnındaki bebeğin beslenmesi gibi- bireyle toplumu bağlayan göbek bağıyla semirdiğini, hayata ilişkin algılarımızı ve kimi dayatılan kimisini de gönüllü olarak kabul ettiğimiz kavramları irdeleyerek gösteriyor. Cehenneme Övgü, yazarın kendiyle hesaplaştığı, herkesi de hesaplaşmaya çağıran, hatta kışkırtan bir kitap.

4. Nikos Kazancakis - Zorba

Yunan edebiyatının tartışmasız en büyük yazarları arasında yer alan Nikos Kazancakis, Zorba adlı eseriyle dünya çapında giderek daha da büyüyen bir hayran kitlesi kazanıyor. Başkahramanının yaşamı üzerinden okurlarına ders niteliğinde fikirler sunan eser, Kazancakis’in en önemli yapıtı olarak değerlendiriliyor. Öyle ki yazarın kendisi de Zorba’yı “olgunluk dönemi eseri” olarak tanımlayarak, bu övgünün haksız olmadığını gözler önüne seriyor.

5. Philip K. Dick - Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?

Çok uzak olmayan bir gelecekte, radyoaktif toz dünyanın her yerini kaplamış, ormanlar ve hayvanlar yok olmuş. İnsanlar çetin yaşam koşullarının hüküm sürdüğü koloni gezegenlerine göç etmiş, başta savaş makinesi olarak tasarlanan robotlar giderek gelişmiş ve insandan daha zeki, daha güçlü olmuşlar. İnsan ile Android'i ayıran tek şey empati yetenekleri mi? Tüm bunların ortasında ödül avcımız Rick Deckard var. En çok istediği şeyse elektrikli koyunu yerine gerçek bir hayvan sahibi olmak. Ama bunun için Mars’tan kaçmış sekiz Android'i emekliye ayırarak alacağı ödül parasına ihtiyacı var ve bu görev, ona insan ile makine arasındaki farkı sorgulatacak bir varoluş savaşına dönüşüyor. Gelmiş geçmiş en iyi bilimkurgu filmlerinden Blade Runner’ın uyarlandığı Blade Runner 2049’u da unutmadan, sayısız yazara, sayısız hikayeye esin kaynağı olmuş gerçek bir Siz ne kadar insansınız?

6. Ahmet Ümit - Kukla

İstihbaratçılar, polisler, askerler...

Başarılı bir gazeteci olduğu günleri ardında bırakmış Adnan’ın yolu yıllardır görmediği üvey kardeşi Doğan’la kesişir. Taban tabana zıt karakterli, bambaşka yaşamlar süren kardeşlerin bir araya gelme sebebi hangi karanlık güçlere hizmet ettiği bilinmeyen, devletin üstlenmediği operasyonlarda parmağı olan Doğan’ın köşeye sıkışmış olmasıdır. Kardeşine karşı hiçbir yakınlık hissetmeyen Adnan, içindeki ölmüş gazeteciyi de hayata geçiremez ve olayların dışında kalmak ister. Doğan’ın ısrarı ve kendi yaptığı bazı hatalarla, Türkiye’nin yakın tarihine damgasını vuracak en büyük siyasi çekişmenin ortasında bulur kendisini.

Silahlarımız, bilgeliğimiz, yüreğimiz...

7. Haruki Murakami - Zemberek Kuşunun Güncesi

Tokyo’nun mahallerinden birinde yaşayan genç Toru Okada, karısının kayıp kedisini aramaktadır. Toru, çok geçmeden Tokyo’nun kendi halindeki yüzeyinin alt kısımlarında gizlenmiş bir dünyada karısını da ararken bulur kendini. Toru’nun arayışları birbirleriyle kesişirken Toru Okada, burada tuhaf bir grup müttefikle ve kötü karakterle karşılaşır: psişik güçlere sahip bir hayat kadını, kötü kalpli fakat medyatik bir politikacı; 16 yaşında marazi bir kız ve Japonya’nın İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Mançurya Seferi’nde yaşadığı son derece berbat deneyimler yüzünden kalıcı hasar almış yaşlı bir gazi...

8. Alexandre Dumas - Monte Kristo Kontu

Romanları konu zenginliği bakımından önem taşır. Küçük yaşta babası ölünce, öğrenimini çabucak bitirmek zorunda kaldı. Yirmi yaşındayken cebinde yirmi frankla Paris' e gitti. 1826' da küçük bir hikâye kitabı yayınlayarak yazı hayatına başladı. Üç yıl sonra III. Henry ve Sarayı adlı tarihi bir piyes yazdı. Bu eser ona ün kazandırmaya yetti. Eserlerinde sadece ilgi çekici olayları anlatmıştır. 1870 yılında ölen yazarın en ünlü eserleri, Üç Silahşörler ve Monte Kristo Kontu'dur.

9. Brooklyn Çılgınlıkları - Paul Auster

Eski hayat sigortacısı Nathan Glass, yakalandığı hastalıktan ötürü ölüme gün saymaktadır. Karısından boşanmış, emekli olmuş, tek kızından kopmuştur. Bir başına kalmak için, kimsenin kendisini tanımadığı Brooklyn'e gelir. Bir süre sonra nicedir kayıp olan yeğeni Tom Wood'la karşılaşır. Tom'un çalıştığı kitabevinin sahibi Harry Brightman da, kaderin Brooklyn'e sürüklediklerindendir. Tom ve Harry aracılığıyla dünyası genişleyen Nathan yepyeni dostlar edinir. Giderek başkalarının acıları ve yaşam savaşları kendi umarsızlığına ağır basacaktır...

10. Gecenin Sonuna Yolculuk - Louis Ferdinand Celine

Fransız edebiyatının en değerli yazarları arasında yer alan Louis-Ferdinand Céline, Gecenin Sonuna Yolculuk adlı eseri ile okurlarını insanlığın en kuytu yüzüne tanıklık etmeye davet ediyor. 1932 yılında yayımlanan roman, yazarın I. Dünya Savaşı’na dair izlenimlerini ve düşüncelerini çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Bu romanı ile dünya edebiyatında saygın bir konuma ulaşan Céline, insanlığın derinlerde bir yerde hala kanayan yaralarını geçmişin tozlu sayfalarından günümüze taşıyor. Bu kitabı okuduğunuzda, Céline’in sıra dışı anlatımı ve enfes kurgusu karşısında büyüleneceksiniz.

11. Zadie Smith - İnci Gibi Dişler

'İnci Gibi Dişler'in 80 sayfalık müsveddesini götürüp yayınevinden 250.000 pound avans alan Zadie Smith, kitap piyasaya çıktığı andan itibaren hem İngiltere'de hem dünyada çok büyük sükse yaptı ve hemen hemen bütün ödüllerde adını bir fırtına gibi estirdi. Öyle ki dünyaca ünlü Guardian gazetesinin bu yıl ilk defa verdiği ödülü kazandığında da, jüride bulunan ünlü romancı Julian Barnes, düşüncelerini şu sözlerle ifade etmişti: 'Bir romancı olarak içim kıskançlık ateşiyle kavruluyor.' Peki, ne anlatıyordu ki bu gencecik, yarı-Jamaikalı kız: Her türlü aşırılığın revaçta olduğu Londra'nın kenar semtlerinden birinde, farklı renklerin, farklı dinlerin ve farklı kuşakların, Jones'lar, İkbal'ler ve Chalfen'ler gibi üç renkli ailenin, çoluk çocuk birbirinden matrak hikayeleri etrafında, göçmenlerin, geleneklerin, İngiliz orta sınıf ailesinin ve alt-kültürlerin ağzına kadar dolu bir cümbüş sürahisine daldırıp daldırıp çıkarılan bir parodisini... İddia ediyoruz ki, milenyumun ilk parlak edebiyat yıldızı olan Zadie'nin İnci Gibi Dişler'ini ya her gün bir öğün yirmi sayfa eğlence ve keyif şöleni olarak yuvarlayıp bir aylık bir rüyaya yattığınızda, ya da işinizden üç gün izin alarak bir defada oturup gözleriniz kan çanağına dönene kadar yutarak bitirdiğinizde, kesinlikle tadı damağınızda kalacak ve 'keşke daha çok sayfa, daha çok olsaydı...' diye söyleneceksiniz. İnci Gibi Dişler, uçuk bir kızdan delice ironilerle dolu çılgınca bir roman.

12. Dino Buzzati - Tatar Çölü

İç karartıcı Bastiani Kalesi'ne vardığında genç teğmen Giovanni Drogo tarifsiz bir sıkıntıya kapılır. İlk görev yeri olan bu kaleyi bir gece bile kalmadan terk etmeyi ister, ama harekete geçemez. Sonunda en fazla dört ay kalabileceğine karar verir. Alışkanlıkların uyuşturucu etkisi, askerlik gururu, gündelik ritüellerle dolan bir hayat boşluğuna bağlanması ve Tatar Çölü'nün vahşi cazibesi bu dört ayı yıllara çevirir. Giovanni Drogo kimsenin gelip geçmediği, öte tarafında ne olduğunu, kimlerin yaşadığını bilmediği bir çöl sınırını beklemeye bırakır kendini. Ünlü İtalyan yazar Dino Buzzati'nin ilk romanı olan Tatar Çölü, hayatın anlamını ve insanın kaderine teslim olmasını sorgular. Kafka, Sartre ve Camus'nün değişik biçimlerde uğraştığı bu sorgulamayı kurgulayan Tatar Çölü, çağımızın önemli eserlerinden biridir.

13. Gabriel Garcia Marquez - Kırmızı Pazartesi

Kolombiyalı büyük yazar Gabriel García Márquez'in 1981'de yayımlanan yedinci romanı Kırmızı Pazartesi, işleneceğini herkesin bildiği, engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir namus cinayetinin öyküsü. Hem Kolombiya'da, hem de yayımlandığı dünyanın dört bir yanındaki pek çok ülkede sarsıcı etkileri olmuş bir roman. Usta yazar, çocukluğunu geçirdiği kasabada yıllar önce yaşanmış bir cinayet olayını aktarıyor. Romanın kahramanı Santiago Nasar'ın öldürüleceği daha ilk satırlardan belli. Kırmızı Pazartesi, yalnızca bir cinayetin arka planını değil, bir halkın ortak davranış biçimlerinin potresini de çiziyor. Böylece, sonuna dek ilgiyle okuyacağınız bu kısa ve ölümsüz roman, bir toplumsal ruh çözümü niteliği de kazanmış oluyor.

14. Sadık Hidayet - Kör Baykuş

Sadık Hidayet’in Kör Baykuş’ta kullandığı genel melankolik hava kendisinin yaşadıklarının bir yansımasıdır. Hidayet’in farklı arayışları, siyasi yapıya uyum gösterememesi, kendisini bir odada hava gazıyla intihara götüren geleceğe karamsar bakışı Kör Baykuş’a da sirayet etmiştir. Bu bakımdan romandaki birçok unsur otobiyografik bir ögedir.

İran’ın son dönemdeki en büyük yazarlarından olan Sadık Hidayet, bu romanında modern hayatın varoluş sıkıntılarına bir odada hastalıklı, zaman dışı bir zamanda yaşayan bir kalem kutusu ressamıyla karşı koymaya çalıştığını söyleyebiliriz. Pasif bir adamın hayata canhıraş bir şekilde karşı koyuşudur Kör Baykuş.

15. Lev Nikolayeviç Tolstoy - İtiraflarım

Bir seyyahla, onun çölde karşılaştığı yırtıcı hayvanları anlatan o şark masallarını kim bilmez ki. Seyyah, hayvandan kurtulmak için susuz bir kuyuya atar kendini. Orada, kuyunun dibinde bir ejderha görür. Onu yutmak için ağzını açmıştır. Yırtıcı hayvan tarafından parçalanmamak için yukarıya çıkmaya cesaret edemezken ejderha tarafından da yutulmamak için aşağıya atlayamayan bu zavallı, kuyunun duvar taşları arasındaki bir dalı yakalar ve ona sımsıkı tutunur. Elleri uyuşur ve az sonra, her iki tarafta bekleyen felaketin kucağına düşeceğini hisseder, ama hala sımsıkı yapışıp durmaktadır dala. O sırada biri beyaz biri kara iki farenin onun tutunduğu dalın çevrisinde dolaşıp dalı kemirmekte olduklarını görür. Birkaç dakikası vardır. Dal kopacak ve o da canavarın ağzının içine düşecektir. Seyyah bunu görür ve kurtulma şansının olmadığını bilir. ama havada debelendiği sürece, çevresine bakınmaktadır. Çalının yapraklarından bal damlaları görür. Dilini uzatıp bunu yakalamaya koyulur. işte ben de aynı, beni parçalamaya hazır olduğunu bildiğim halde, hayatın dallarına tutunuyorum ve bu azaba niye düştüğümü bir türlü aklım almıyor ve şimdiye kadar bana teselli vermiş olan balı emmeyi deniyorum. Ama bal bana tat vermez oldu artık; beyaz ve siyah fareler gece gündüz tutunduğum dalı kemirmekteler...

Listenizi Hazırlayın! Psikolojik Bozuklukluları Konu Alan Bu Kitaplar Sizi Empati Uzmanı Yapacak
Özenle Oluşturulmuş Bir Kütüphanenin Olmazsa Olmazı Olan 33 Şahane Kitap
2020 Yılının En İyi Kitaplarından Sizin İçin Seçtiğimiz Muhakkak Okumanız Gereken 30 Kitap

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi