İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcısı Başak Eryılmaz, “Türk Hukukunda ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarında Transseksüellik” konulu yüksek lisans teziyle Türkiye'de transseksüeller üzerine yapılan nadir akademik çalışmalardan birine imza attı. Trans bireylerin kimlikleri nedeniyle toplumsal hayatın dışına itildiğini belirten Eryılmaz, 'Yaygın kanının aksine fuhuş, özellikle translar açısından bir kolay para kazanma yöntemi olmayıp, can güvenliğinin tehlikede olduğu mecburi istikamettir' dedi.
1995 yılında yapılmış bir araştırmada, beyin içerisinde terminal stria (BSTc)adı verilen bir bölgenin anatomik büyüklüğünün, kadından erkeğe transseksüellerde erkekte olması gereken büyüklükte, erkekten kadına transseksüellerde ise kadında olması gereken büyüklükte olduğu bulunmuştur. 2000 yılında aynı çalışmayı bu kez anatomik büyüklük bakımından değil de nöronlar üzerinden gerçekleştiren bir başka araştırma grubu ise, aynı durumun sinir hücreleri için de geçerli olduğunu göstermiştir.2008 yılında yapılan yeni bir transseksüellik araştırmasında terminal stria’ya benzer bir bölge olan hipotalamusun INAH3 bölgesinin cinsel kimlikle ilişkili olduğu belirlenmiştir. Tıpkı önceki çalışmalar gibi, kadın ve erkek transseksüellerde, bu bölgenin hacim bakımından arzu edilen cinsiyete yakın olduğu bulunmuştur. Doğuştan değil sapkınlık Allah'ın verdiğini reddetmek, Allah'ın verdiğini değiştirerek Allah'ı inkar etmek gibi cahilce yorumlar gelmeden paylaşmak istedim.
Ya bu Kerimcan Durmaz falan gibi tipi, şekli, cibiliyeti bozuklar yüzünden gerçekten mağdur olan translar da arada kaynıyor. Halk zannediyor ki, işte bu translar her gün partilerde, zenginlik ve lüks içerisinde yaşıyor, gününü gün ediyor zannediyorlar. Posta'da bir röportaj okumuştum, trans bir bireyle alakalı. Ailesinden dışlanmış, herkes ona annesi babası dahi kabullenmemiş."Mecburiyetten fuhuş yapıyorum, başka iş bulamadım." diyor. Bu yönü de görmek lazım be. Hayatın gerçeklerini görmek lazım. Bu Kerimcan gibiler yerine bu arkadaşları görmek lazım.
batidaki orneklere bakinca, toplum bu insanlari kimliklerinden oturu dislamadiginda, is imkanlarinda ayrimciliga maruz kalmadiklarinda, son derece normal bir yasam surup topluma katkisi olan uretken bireyler olabiliyorlar. onyargilarimiz ve inanclarimizla bu insanlari batakliga ve pislige biz surukluyoruz. hem bu kisilere cehennem hayati yasatiyoruz, hemde toplum icinde kara bir bataklik olusturuyoruz. bu yuzden toplum duzeni, insan iliskileri ve kanunlar duzenlenirken eski inanclara, geleneklere, kemiklesmis onyargilara bakilmadan hersey once akilla sonra vicdanla sekillendirilmeli. birilerinin inancini, egosunu tatmin etmek icin toplumun baska bir kismi asla madur edilmemeli.