Bir Regülasyon Yolu Olarak Balkon Bahçeciliği ve Ekolojik Tarım

Hayatımızın belli bir döneminde hepimiz zorlayıcı duygu ve durumlarla karşı karşıya kalmışızdır. Kimimizinki ruhsal bir çatışma, kimimizinki genel ya da durumsal bir mutsuzluk, kimimizin ki ise daha depresif bir tablo olarak kendini göstermektedir. Böyle zamanlarda kişinin hem psikolojik sağlamlığını artıracak hem de duygu regülasyonu dediğimiz kişinin duygularını tanıması, fark edebilmesi, yorumlaması ve yönetebilmesi için birtakım yollara ihtiyaç vardır. Bu yazımda duygularımızı regüle etmenin bazı yollarından ve bu yollardan biri olan bahçecilikten bahsetmeye çalışacağım.

Duygu regülasyonu için önerebileceğim yollardan ilki bir inanç geliştirmek olacak.

İnançlar, bizi hayata ve zorluklarına karşı güçlü kılan önemli değerlerdir. Bu inanç, dini, siyasi, değerler üzerine ya da özümüze duyduğumuz inanç olabilir. Bahsettiğim türden inançlar kişiyi hayata karşı daha güçlü kılabilir. Bunun yanı sıra duygularla ilgili kısım da oldukça önemlidir. Kişinin yaşadığı yoğun duyguları direkt ya da sembolik yollarla aktarabiliyor olması gerekmektedir. Bu, duygu düzenleme adına da oldukça mühimdir. Duyguları ifade etmenin pek çok yolu vardır. Oyunlar, resimler, şarkılar ya da öyküler de sembolik ifade için vazgeçilmezlerimizdir.

Diğer bir konu sosyal etkileşimdir. Sosyal bir çevreye sahip olmak ya da sosyal bir gruba ait olmak, bize kendimizi en zor zamanlarda bile daha güçlü hissettirecek yollardandır. Çünkü bu kısımda destek alma ve destek verme bireyin zorlayıcı duygu ve durumlara karşı daha cesur olmasını, yaşadığı sarsıcı deneyimlerin ardından ise daha hızlı toparlanabilmesini sağlamaktadır. Sosyal etkileşimin yanı sıra hayal gücü de bahsettiğim süreçlerin kolaylaşması için ihtiyaç duyduğumuz durumlardandır. Hayal etmek ve bu hayallere ulaşabilecek adımları atmak kişinin umudunu ve inancını artıracaktır. Ruhsal bir doyum da sağlayan hayal etme, aynı zamanda önemli bir motivasyon kaynağıdır.

Tüm bunlar dışında bilişsel süreçlerimize yatırım yapmak, bilgi toplamak, problem çözmek, araştırmalar yapmak, öz yeterliliği desteklediği gibi sahip olduğu bilgi birikimi ile kişinin kendine olan güvenine de katkı sağlamaktadır. Dolayısıyla duygu düzenlemeye de oldukça faydası vardır. Ruhsal durumu düzenleyecek bu kadar durumdan bahsetmişken fizyolojik ihtiyaçlarımızdan ve bunun öneminden bahsetmezsek olmaz. Hareket etmek, spor yapmak, gevşeme teknik ve egzersizlerinden faydalanmak olumsuz duyguların regüle edilmesine katkı sağlar. Bu egzersizler aynı zamanda stresin azalmasına ve stresin vücutta yarattığı gerginliğin de ortadan kalkmasına olanak sağlar.

Son olarak yazımın ana teması olacak hobilerden bahsetmek istiyorum.

Gündelik yaşamın stresini en hafif hali ile deneyimleyenler aynı zamanda bir hobiye sahip olanlardır. Hobiler, kişinin olumsuz duygularından arınabilmesinin kişiye en hitap eden halidir. Hobi tabii ki kişiye ve kişinin ilgi alanına özgü belirlenebilmektedir. Ben bu yazıda son zamanlarda dikkatimi çeken, hemen herkesin erişebileceği, ciddi alanlara ve koşullara ihtiyaç duyulmayan bir alan olan balkon bahçeciliğinden ve hayatımıza faydalarından bahsetmek istiyorum.

Malum büyük çoğunluğumuz şehirlerde yaşıyoruz ve koca koca binalar etrafımızı sarmış durumda. Şehrin hızlı temposuna ayak uydurmaya çalışırken çoğu zaman görebildiğimiz tek yeşil, kaldırımlardaki küçük deliklere sıralanmış fidanlar oluyor. O kadar uzaklaştık ki doğadan, kaldırımlardaki bu küçük boşluklarda kalan bir avuç toprağı dahi çöp kutusuna çeviriyor bilinçdışımız. Bu makalede uzaklaştığımız doğaya, yani aslında ortak geleceğimize daha yakından bakacağız. 

Modern tarım teknikleri, daha güzel görünen meyve ve sebzeler üretip, karşılığında sağlığımızı elimizden alan sığ fikirlerin ürünü iken, ekolojik tarım için doğayı anlamak ve bilmek gerekir. Kısaca doğayı anlayıp, kendi kurallarımızı koymaya çalışmak yerine, doğanın kurallarına uyduğumuz bir tarım modelidir. Modern tarım teknikleri o kadar ilaçlara bağımlı bir hale geldi ki, günümüzde bu iş için dronlar tasarlanıp kullanılmaya başlandı. Bu, her ne kadar iş yükünü azaltıyor gibi görünse de, aslında var olmayan, bizlerin yarattığı bir iş yükünü azaltmaktır sadece.

Doğada her canlının bir avı ve bir avcısı vardır. Buğdayı fare yer, fareyi yılan, yılanı kartal... İşte ekolojik tarım bu mantıktan doğan bir tarım yöntemidir. Bitkilerimizde görünen zararlıları, ilaç kullanmak yerine doğal avcılarıyla imha etme temeline dayanır. Örneğin en sık görülen parazitlerden olan yaprak bitlerinin doğal düşmanlarından birisi uğur böceğidir. Avrupa ülkelerinin tamamında bu gibi canlılar hem çiftçiler hem de hobiciler için özel olarak üretilip kutularla satılmaktadır. Bu canlıları zirai ilaçlardan çok daha uygun fiyatlara alıp, bahçenize/tarlanıza serbest bırakabiliyorsunuz.

Ekolojik tarımın en güzel yanı, sadece bir kez uygulamanın yeterli olmasıdır. Her sene bu canlılar o alanda tekrar kendi kendilerine çoğalıp, zararlıları avlamaya devam edecekler. Bu da demek oluyor ki her sene zirai ilaçları almaya da dronları uçurmaya da gerek olmayacak. Fakat bu sistemin çok büyük bir zaafı var, o da yine bizleriz. Bir kişinin “Tek başıma ekolojik tarıma geçiyorum” demesi mümkün olmuyor. Etrafındaki tarlalarda ya da bahçelerde zehir kullanılmaya devam edildikçe kendi alanına bıraktığı avcılar da bu zehirden ölüyor. Yani toplum olarak ilmek ilmek bu bilinç kazanılıp, bölge bölge hep beraber ekolojik tarımın benimsenmesi gerekiyor.

Yanı sıra klinik alanda sıklıkla rastladığımız yaygın olan böcek fobisinden sıyrılıp, en azından gelecek nesillere bu anlamsız korkuyu aktarmamaya özen gösterip, doğayı gözlemleyip, anlamlandırabilen, bizim de doğanın bir parçası olduğumuz gerçeğini kavramış bir nesil yetiştirebilmemiz için de oldukça etkili bir yol; balkon bahçeciliği ve ekolojik tarım.

Modern tarım teknikleriyle zehre buladığımız dünyamızda çocuklarımız için sürdürülebilir bir gelecek bırakabilmemiz mümkün değil.

Umarım kaldırımlardaki açtığımız küçük toprak parçalarına sıkışanların aslında o fidanlar değil, bizim betona sıkışan geleceğimiz olduğunu çok geç olmadan anlarız.

Bu alanla ilgilenenler için faydalanabilecekleri bir Instagram sayfası önerisi buraya tıklayabilirsiniz.

Instagram

Facebook

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
YORUMLAR
18.08.2023

Umarım kaldırımlardaki açtığımız küçük toprak parçalarına sıkışanların aslında o fidanlar değil, bizim betona sıkışan geleceğimiz olduğunu çok geç olmadan anlarız. 👏👏

18.08.2023

Hocam annemi bu alışkanlığından vazgeçiremiyoruz komşular balkonlarda oturuyor keyif yapıyo ne güzel adım atacak yer yok balkonda bunu bi sorun olarak kabul edebilir miyiz lütfen 🥹🥹😅

19.08.2023

"Bitkilerimizde görünen zararlıları, ilaç kullanmak yerine doğal avcılarıyla imha etme temeline dayanır." Organik tarım tam olarak böyle bir temele dayanmaz. Bu kadar basit ifade edilecek bir konu değil. Organik tarım mezunuyum ve bu alanda çalışıp birçok şey gördüm. Sizin temel sandığınız şey ufacık bir alan. Organik/ekolojik tarımın temeli ise,doğadan alınan doğaya verilir ve bitkilerin ekonomik zarar eşiğinin altında tutarak üretimi hedeflemektir.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ