Prof. Dr. Recai Coşkun'un kaleme almış olduğu bir makale, üst düzey bir akademik dergide yayımlandı. İşin ilginç kısmı ise bu makalenin içerik ve kaynakçasının tamamen uydurma olmasıydı!
Prof. Dr. Recai Coşkun'un kaleme almış olduğu bir makale, üst düzey bir akademik dergide yayımlandı. İşin ilginç kısmı ise bu makalenin içerik ve kaynakçasının tamamen uydurma olmasıydı!
Fizikçi Alan Sokal, postmodern kültürel çalışmalar üzerine 'Social Text' dergisi için bi makale kaleme alır. Ancak Sokal'ın yazdığı bu makale, tamamen sahtedir. Kaynakçasında hiçbir gerçek kaynağın bulunmadı bu makale, dönemin en önde gelen dergilerinden birisi olan Social Text'de ilkbahar-yaz 1996 sayısında yayımlanır.
'Sınırların aşımı: kuantum yerçekiminin dönüşümsel bir betimlemesine doğru' başlığını taşıyan bu makale, oldukça ağdalı cümlelerle bezenmiştir. Sokal, makalesini öyle bir kaleme alır ki bilindik bazı gerçekler ve ustaca uydurulmuş cümleler birbirinden ayırt edilemez hale gelir.
Öyle ki Sokal, bir süre sonra makalenin uydurma olduğunu açıklayınca makaleyi yayımlayan 'hayır, bu makale uydurma değil' diyerek itiraz eder.
İzmir Bakırçay Üniversitesi'nde görevli Prof. Dr. Recai Coşkun'un kaleme aldığı bu makale, 1 Kasım 2023 tarihinde online olarak yayımlandı.
Makalenin kaynağına bakıldığında ise hiçbir yayınevinin gerçek olmadığı, hatta tarihlerin bir tanesi de 'milattan önce 3000' tarihi atıldığı görüldü. Yayınevleri arasında yer alan isimler ise şu şekildi; Gamalı Haç Yayınları, Hurafe Yayınları, Kabile Yayınevi, Materialist Messiah Yayınları...
'Yalancı bilim' olarak Türkçeleştirebileceğimiz 'Pseudoscience' teriminin de bir bilim olduğunu belirterek başlayan Coşkun, dünyada hiç olmadığı kadar çok yayın yapıldığını ekleyerek araştırmacıların bu yolla teşvik alabileceğini hatta doçentlik puanı toplayabileceğinin de altını çiziyor.
Galiba kelimelerin kifayetsiz kaldığı noktadayız.
Deve sidiğinin şifa olduğunu iddia eden şeyin öğretim görevlisi olduğu Türkiye'de son noktayı şimdi mi gördünüz?
Türkiye'de prof, doç gibi titrler torpille ve parayla dağıtılıyor zaten. Böyle ülkeye böyle akademisyen.
:)) Yorumlarda bir tanesi "İşte ülkedeki muhalif akademisyenlerin hepsi böyle" yazmış. Bilgi ve başarılarıyla yaşadıkları topluma katkı sağlayan insanların adil olarak ödüllendirildiği topluma başarı toplumu denir. Liyakatsiz kişilerin elinde güç bulunduran kişilere yalakalık yaparak ve başka insanları ezerek ilerlediği topluma dirsek toplumu denir. Ülkemizi bir dirsek toplumuna çeviren beleşçilerin bilgi birikimi ve emeğiyle bir yerlere gelmiş insanları içine alan bir genelleme yapmasına sadece gülüyoruz. Üstten atanmış yetersiz, üniversitelerde hanedanlık kuran rektörler, uluslararası yayını olmadığı halde doçent olan, yüksek lisans ve doktora tezi bile çalıntı çıkan, intihal yapan standartları tamamlayamayan akademisyenler de hangi zihniyetten iyi biliyoruz.