Ülkede Yaşanan İhmal Kaynaklı Facialarda Bir Politikacıda Bulunması Gereken 10 Özellik

Politikacı olmak bazı erdemlere, özelliklere sahip olmayı gerektirir. Unutanlar için kısa bir hatırlatma yapmak istedik.

1. Eleştirileri dinleme, hoşgörü ile karşılama

Bir politikacının, siyasetçinin sahip olması gereken en önemli özelliklerden biridir. Çünkü demokrasi kültürü çok sayıda fikrin bir arada yaşamasını barındırır. Özellikle iktidarda olan bir partinin üyeleri yaptıkları icraatların eleştirilmesine, kıyasıya eleştirilmesine hoşgörü göstermek, en hafif tabiriyle tahammül etmek zorundadır. Katıldığınız bir toplantıda konuşmacılardan biri hoşunuza gitmeyen bir şeyler söylediğinde, sizi eleştirdiğinde yerinizden fırlayıp çocuk azarlar gibi o kişiyi azarlamak, dertlerini anlatan her vatandaşı önce azarlayıp ardından tekme tokat dövdürmek sizin bu meziyetten yoksun olduğunuzun işareti olabilir.

2. İstifa etme

İstifa bir mekanizmadır. Sizin yenildiğinizi, mağlup olduğunuzu gösteren bir işaret değildir. Mesela ülkesindeki bir marketin çatısı çöktüğünde ve çok sayıda insan bu sebeple öldüğünde, o ülkenin başbakanı bu olayın siyasi sorumluluğunu üstlenip pekala istifa edebilir (Letonya) ya da ülkesindeki işçi grevlerini iyi yönetemeyen, işçilerle uzlaşamayan bu sebeple olayın kriz boyutuna varmasına sebep olan bir başbakanın kabinesiyle birlikte istifa etmesi erdemli bir davranış sayılabilir (Mısır), olayların bu kadar büyük olmasına gerek yok mesela bir cumhurbaşkanı, arkadaşının kredi almasına yardımcı olduğu ortaya çıkarsa yine istifa mekanizmasını kullanabilir (Almanya). Ama daha 9 ay önce yere göğe sığdıramadığınız, örnek işletme olarak gösterdiğiniz, girişinde miting düzenlediğiniz bir yerde, 9 ayın sonunda meydana gelen kazada 300'e yakın insan ölüyorsa, istifa mekanizmasını çalıştırmamanız size kalmış bir şey değil, en hafif deyimiyle ayıptır.

3. Özür dileme

Geçtiğimiz günlerde Güney Kore feribot faciası ile sarsıldı. çoğu öğrenci 300 kişi batan feribotta can verdi. Güney Kore başbakanı, 'feribot ile seyahat etmek zaten tehlikeli bir iş, feribotun batma ihtimali her zaman var, tarihe baktığımızda 1912 yılında Titanik de batmış binlerce insan ölmüştür, bir tek bizde olmuyor ki' diyerek yoluna devam edebilirdi. Ama bunun yerine, tüm ailelerden özür dilemiş, bir anneden tokat yiyip başını öne eğmiş, ardından da istifa etmiştir. Siz öldürdüğünüz, sakat bıraktığınız onlarca çocuk, ölümünden sorumlu olduğunuz yüzlece işçi için özür dilemez, ardından gereğini yapmazsanız kusura bakmayın ama değil siyasetten insanlıktan dahi nasibinizi almadığınız düşünülür.

4. Pişmanlık

Siyasette konuşurken, bir yerde açıklama yaparken söyledikleriniz , bir ziyaretinizde yaptıklarınız üzerinde düşünmek için çok vaktiniz yoktur. Bu sebepledir ki siyasetçiler çokça gaf yapar, pot kırar. Ama bunu fark ettikten sonra pişman olduğunu ifade etmek, samimi bir özür dilemek siyasetçi olmanın değil her şeyden önce insan olmanın bir gereğidir. Ama siz aylarca hastanede gözünü açsın diye beklediği yavrusunun günler sonra 15 kilo kalmış cansız bedenini alan bir anneyi, ona başsağlığı dilenmesini geçtik, miting meydanlarında yuhalatırsanız ve sonrasında her gittiğiniz yerde bu zalim hareketinizi savunursanız ya da 300'e yakın insanın hayatını kaybettiği yere gidip, bu ölümlerin normal olduğunu savunup sonra da bundan zerrece pişmanlık hissetmezseniz sizde sadece siyasetçilere has meziyetler olmadığı gibi bir takım insan özelliklerinin de barınmadığı rahatlıkla söylenebilir.

5. Özeleştiri yapma

Eleştirilere tahammülsüzlük çok nadir görülen bir durum değil. Dünyanın her yerinde eleştiriler karşısında soğukkanlılığını muhafaza edemeyen siyasetçiler olduğu aşikar. Ama en azından kendinizle kaldığınızda yaptığınız hareketlerin, icraatlarınızın özeleştirisini yapabilir, kendi içinizde hesaplaşmanızı yapabilirsiniz. Fakat size 'bu kaza neden oldu, ihmal mi var?' diyen gazeteciye 'senin ülkende kömür madeni yok, sen anlamazsın' diye cevap veremezsiniz. Zira 'At görmediysek, bokuna da basmadık değiliz' gibi güzel bir söz vardır Türkçemizde.

6. Sorumluluk üstlenme

Siyaset, iktidar başlı başına bir sorumluluk alma işidir. Eğer bir ülkeyi yönetiyorsanız, hele hele ülkede 12 yıl gibi bir süredir tek başınıza siz iktidardaysanız ülkede yaşananların bir numaralı sorumlusu sizsiniz. Buna 300 işçinin göz göre göre öldüğü kazalar da dahil. O sebepledir ki sorumlusu kim olursa olsun, hangi sebepten kaynaklanırsa kaynaklansın 300 insanın öldüğü bir kazada tek göreviniz saat başı çıkıp ölü sayısını güncellemekten öte bir şeydir. Bu olayın sorumluluğunu üstlenip, görevi bırakmak, daha iyi yapacak birilerinin önünü açmak en azından siyasetin gereğidir. Eğer 50 yıldır siyasetin içindeyseniz sizden en azından bunu bilmeniz beklenir.

7. Sorumluları bulma, onlardan hesap sorma

Bu elbetteki ülkedeki yargı sisteminin işidir. Bir suç varsa, suçlunun bulunmasını, yargının önüne çıkmasını sağlamak iktidarın dolayısıyla siyasetçinin işidir. Mesela 300 kişinin öldüğü kaza yerinde, yakınlarını kaybeden insanların 'içimiz yanıyor, sorumluların hesap vermesini istiyoruz' diye bağıran bir vatandaşa sizin demeniz gereken: 'elbette bunu ben de çok istiyorum. Bugünden tezi yok araştırmalar başlatılacak ve sorumlular en kısa sürede adalete hesap verecekler'dir. Ama siz 'Valla bilmiyorum, sorumlusu kimse bulup gidip ondan hesap sorun' gibi bir yaklaşım içine giremezsiniz. 12 yıldır muhtarına kadar her şeyini kendinize bağlamaya çalıştığınız bir ülkede, 300 kişinin öldüğü bir kazada, sorumluları bulma işini halka havale etmek ayıptan öte bir şeydir.

8. Önlem alma

Önlemi bizzat gidip almak tabii ki siyasetçinin görevi değildir. Ancak önlem alınmasını sağlamak, bunu takip etmek, önlem almayanı cezalandırmak, yaptırım uygulamak siyasetçinin başlıca görevlerindendir. Bir işletmede büyük bir kaza meydana geldiğinde bunun bir ihmal, kusur sonucunda meydana geldiği aşikardır. Siyasetçinin görevi işletmeyi aklamaya çalışmak, 'Allah allah nasıl oldu biz de bilmiyoruz' demek değil, işletmenin hatalarını, suçluları bulmak onu adalete sevk etmektir. İşletme zaten aldığı önlemleri kendisi anlatacaktır. Bir siyasetçi olarak sizin göreviniz işletmenin sözcülüğünü yapmak değil, halkınızın haklarını savunmaktır.

9. Kucaklayıcı olma

Her ne kadar iktidara halkın %100'ünün oylarını alarak gelmemiş olsanız da iktidar olduktan sonra bir siyasetçiden beklenen halkın %100'ünü kucaklaması, hepsine eşit yaklaşmasıdır. Ötekileştirme, kendisini beğenmeyeni dışlama, oy vermeyenin sorunlarını umursamama gibi olgulara demokrasilerde yer olmaz. Size yapılan her eleştiriyi size oy vermeyenlerin oyunu olarak görerek, birinci elden sorumlusu olduğunuz olayların altında sürekli kökü dışarıda oluşumların izini arayarak siyaset yapılmaz. Bu durumun sürdürülebilirliği yoktur. Zamanında çiftçiye ananı da al git diyerek, bugün 'oturduğunuz yerden ölülerinizi bilgisayar ekranından buluyorsunuz, böyle kolaylık olamaz' diyerek halkı kucaklamış olmazsınız. %50 iktidar olmak için yeterli bir rakamdır azma insan olmak için daha fazlası gereklidir.

10. Mantıklı olma

Son olarak halkın büyük çoğunluğunun oyunu alarak, uzun yıllar boyunca iktidar olan birilerinden mantıklı olması beklenir. abisini, kardeşini, babasını, amcasını, oğlunu kaybetmiş insanlara 'bunlar dünyanın her yerinde oluyor, olağan şeyler bunlar' demenin, madende kaç kişi olduğu dahi bilinmezken 'Türkiye tarihinde görülmemiş bire operasyon yapıyoruz' diye lügat parçalamanın, yakınlarının ölü mü sağ mı olduğunu bilmeyen, gözü yaşlı insanlara 'size ölülerinizi seçmeniz için teknolojik imkanlar sunuyoruz, hiçbirinde yara, bere yok, git bilgisayardan bak, teşhis et, ölünü al, sizin için yan yana açtığımız mezarlara göm' demenin mantıkla bağdaşacak hiçbir tarafı yoktur!

Popüler İçerikler

Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
TSK'dan Atatürkçü Teğmenlerin Kılıçlı Yemini İçin Açıklama: "Mesele Kılıç Değil, Emre Uyulmaması"