İlk kez 7 yaşında, İspanya’da turnuvaya katıldım. Küçük yaşta yurt dışına çıkmak başta korkutucuydu ama sonra normal bir hale geldi. Zamanla fark ettim ki, yurt dışında satranç bir kültür olarak görülüyor. Her çocuk satranç öğreniyor, devlet sporcusuna destek veriyor. Başarı, ülkenin prestiji sayılıyor. Bizde ise satranç genelde bireysel çabalarla yürütülüyor. Destek, genellikle başarı geldikten sonra veriliyor. Bu anlayış değişmedikçe gelişmek zor.
7. Satranç gibi zihin sporlarında başarıyı sürdürebilmek için hangi alışkanlıkları geliştirdiniz? Günlük rutininizde satranç antrenmanları nasıl yer alıyor?
Satranç, sürekli içinde olmanız gereken bir spor. Bir hafta ara verseniz bile rakiplerinizden geri kalırsınız. Her gün satranç problemleri çözüyorum, büyük ustaların maçlarını analiz ediyorum. Ayrıca güçlü rakiplerle turnuvalarda oynamak gelişimin en önemli parçası. Satranç, düzenli çalışma ve süreklilik isteyen bir spor.
8. Beden eğitimi öğretmeni olarak satranç gibi zihin sporlarının gençler üzerindeki etkisini nasıl görüyorsunuz? Öğrencilerinizin bu spora ilgisini nasıl artırıyorsunuz?
Her çocuğun satrançla tanışması gerektiğine inanıyorum. Satranç, disiplini, zamanı iyi kullanmayı ve sorumluluk almayı öğretir. Kaybetmek bile öğreticidir çünkü hatalardan ders çıkarmayı sağlar. Öğrencilerime her zaman satrancın hayata hazırlayan bir okul olduğunu anlatıyorum.
9. Okullarda satranç gibi zihin sporlarına yeterince ilgi gösterildiğini düşünüyor musunuz?
Ne yazık ki lise çağında satranca ilgi azalıyor. Bu sporu sevmek ve zaman ayırmak gerekiyor. Önceden satranç seçmeli dersti, bu çok önemliydi ama sonradan kaldırıldı. Türkiye Satranç Federasyonu ve Türkiye İş Bankası’nın yürüttüğü “Satranç Sınıfları” projesi çok değerli. Ancak velilerin de bu konuda bilinçlenmesi şart. Çünkü satrançta başarılı olan çocuklar genelde akademik olarak da başarılı oluyor.
Bu sporu okul müfredatına daha fazla dahil etmek için neler yapılabilir?
Devlet okullarında satranç genelde seçmeli ders olarak veriliyor. Özel okullarda ise daha yaygın. Her okulda bir satranç sınıfı olmalı ve satranç yeniden zorunlu ders haline getirilmeli.
10. Annelik ve profesyonel satranç kariyerini bir arada yürütmek nasıl bir deneyim? Çocuk sahibi olduktan sonra bu dengeyi nasıl kurdunuz?
Satranç fiziksel bir spor olmadığı için annelik engel değil. Ancak turnuvalar uzun sürdüğü için küçük çocuklarla katılmak zor olabiliyor. Bu da maddi açıdan yük yaratıyor. Türkiye’de anne sporculara destek az. Ben ailemin desteğiyle bu dengeyi kurdum ve spora devam ettim. Umarım bundan sonra bu süreçler kadın sporcular için daha destekleyici olur.