En azından bir kişiye motivasyon kaynağı olsam ne mutlu bana!
En azından bir kişiye motivasyon kaynağı olsam ne mutlu bana!
Evlerimize kapandık, sokağa çıkma yasaklarıyla karşılaştık, evden çalışarak zorluklara göğüs gerdik. Sosyal medyada karşımıza sık sık çıktığı üzere bazılarımız kendini yemek yapmaya, birbirinden nefis ekmekler pişirmeye verdi; bazılarımız işine sıkı sıkı sarıldı, istenmeyen kilolar alınırken bazılarımız da evini minik bir spor salonuna çevirerek pandeminin getirdiği anksiyeteden sıyrılmaya çalıştı. Bu dönem için herkesin anlatacakları var, şimdi sıra bende; işte benim pandemi hikâyem…
Bir kere aklınıza yerleştirdiğinizde, kurtulmayı istediğinizde yerinizde durmak zordur ya; işte tam olarak bu oldu bana da ve istifa ettim. Daha önce görüştüğüm yerlerden biriyle evden çalışmak üzere işe başladım ve tam o esnada da ülke olarak evlerimize kapandık. Pek yerinde duramayan, sürekli hareket etmeyi isteyen bir insan olarak bu dönemi nasıl geçirmem gerektiğine hızlıca karar vermeliydim ve yaptım.
Boyum 1.65, kilom genelde 54-56 arasında değişir. Yani standartlara göre aslında iyiyim ama pandeminin, anksiyetenin ve evden çıkma yasaklarının getirdikleri nedeniyle herkes sağlıksız bir kilo almaya meyilliydi. Daha önce de uyguladığım ve özellikle reflüme çok iyi gelen intermittent fasting’i hayatıma yeniden entegre ettim ve 16 saat açlık, 8 saat yeme düzeni kurdum. Zamanla da bunu 18/6’ya çekerek en ideal aralığa ulaştım.
Koronavirüs hepimizde bir miktar anksiyeteye neden olduğu için kendimizi tatlıya vermemiz olasıydı. Ben de aşırı tatlı, hatta çikolata düşkünü bir kadın olarak paketli gıdaları tamamen bıraktım ve yeni yeni çıkan bahar ve yaz meyvelerine sardım. İştahsızlığımın da etkisi var elbette ama sonuçta işe yaradı. Bol bol su içtim, bitki çaylarına sarıldım, tatsız tuzsuz yulaf lapaları yerine bana kendimi yiyince iyi hissettiren şeyleri tükettim.
Sabahları pek iştahlı bir insan olmadığımdan kahveyle güne başladım. Öğlen tam bir kahvaltı bağımlısı olduğumdan en güçlü öğünümü yaptım. Yumurta, peynir, zeytin, yeşillikler ve istediğim karbonhidratı aşırıya kaçmadan yedim. Masadan hep “Offf çok yedim yine” diyerek kalktım ama dedim ya, iştahsız bir birey olduğumdan sevdiğim öğünü asla atlamadım. Öğleden sonra mutlaka meyve yedim ki çok severim zaten. Akşam yemeğinde de mutlaka yoğurt ve salatanın yanında sıcak bir yemek yedim. Bu bazen protein ağırlıklıydı, bazen sebze. O günkü ruh halime göre değişti. Bu arada gün içinde 3 litre su içtim ve bitki çaylarıyla kahve tükettim. Kilo almamayı başarmak işin belki de en zor kısmıydı ve oldu. Sırada tek başıma asla başaramadığım spor var.
Halihazırda zaten spor salonuna gitmiyordum, sık sık yürüyüş yaparak ve koşarak form tutuyordum ama tek başına, hem de YouTube’dan video izleyerek yoga yapmak gerçekten de çok büyük motivasyon istiyor. Ben de kendimi zorlamamak adına şöyle bir program oluşturdum: Sabahları uykudan uyanınca ve geceleri uyumadan önce esneme egzersizleri yaptım, tatlı tatlı, kendimi yormadan vücudumu açtım. Chloe Ting bana göre olmadığından, evimin yakınındaki vadide kısa yürüyüşler yaptım. Tabii ki sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uyarak… Böyle spor meselesini de hallettim!
Aslında sosyal içiciyim ve iki üç günde bir paketi hiç geçmedim ama bu süreçle birlikte artıracağımı düşünerek önlemimi baştan aldım. 34 yaşındayım, zaman acımasız ve cildimin yaşlanmasını istemiyorum; hele ki böyle bir dönemde! Evde de bir çocuk var bu arada, okulu kapanan ve sokağa çıkma yasağı olan 5 yaşındaki oğlumun beni sigara içerken görmesini hiç istemiyorum. Uygulama indirdim, anbean neler olduğunu takip ettim, biraz zorlandım ama bir haftada alıştım. Sosyalleşmeyince, dışarı çıkamayınca başa çıkmak daha kolaymış meğerse…
Bir sabah inanılmaz bir kalp çarpıntısıyla uyandım ve asla geçmeyeceğini düşünerek paniğe kapıldım. Doktora gidemem, böyle bir dönemde antidepresan benzeri bir ilaç kullanamam, kendimi kapatamam derken aşırı kahve tüketimim ve özel hayatımdaki sorunlarımın gün yüzüne çıktığını fark ettim ve hemen önlem aldım. Kahveyi aza indirmek kolaydı da, şifalanma sürecimi başlatmak en sona kalmıştı.
Her şeyi düzene koymuştum ama tüm bunların arasında, oğlumun da gelişimi ve oyun isteğini geri çevirmeyerek oluşturduğum rutine kendi şifalanma sürecimi de eklemem gerekiyordu. Toksik insanların yarattığı hayal kırıklıklarını toparlamam zaman aldı; yaşadığım her anı tek tek düşündüm, neden ve nasıl bu zorluklarla karşılaştığımı masaya yatırdım, az uyudum, az yedim, az çalıştım ve çok ağladım ama değdi. Sonunda yaşadığım her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünerek çözdüm.
Peki siz neler yaptınız? Belki yorumlarda anlatırsınız…
Zaten kilosu yoktu zaten iştahsızdı zaten sigara bağımlılığı yoktu Başlığı görünce beklentim yüksekti anlam veremedim.
parası olan herkes böyle yaşar. parası olmayan işsiz kalıp hayatı felakete dönenler ne yapmalı? insanlar çaresiz kalmış bunlar neler diyor
Hem bu karantina süreciyle hem de YKS stresiyle boğuşuyorum. Sabahları 150-160 nabızla uyanıyorum, aynı gecede defalarca kez kalkıyorum. Ben de böyle kurtuldum demek isterdim ama olmuyor, iyileşemiyorum.