90'lı yılların sonuna doğru magazin işi aldı başını yürüdü. Bunların başında da bu program geliyordu.
90'lı yılların sonuna doğru magazin işi aldı başını yürüdü. Bunların başında da bu program geliyordu.
Özellikle dürüm yapıp muhabire yedirdiği anları unutmak mümkün değil. Bir köşede yoğrulan çiğ köfte de bu partinin olmazsa olmazlarından biriydi. Biraz daha zihninizi zorlarsanız yanınızda Aydemir Akbaş belirebilir.
'Biz nelere katlandık, ne zorluklarla mücadele ettik' diye düşünüp kendinizi tebrik edebilirsiniz arkadaşlar. Hayatınızda bunlardan daha kötü esprileri bir daha duyamazsınız. Mesela iki tanesini hatırlatayım:
-Evet sayın seyirciler... Alpay napıyosun?
-Say dedin ya, sayıyorum abi!
veya
-Elektrik olmasa napardık?
-Bilmem
-Televizyonu karanlıkta seyretmek zorunda kalırdık
(Sözün bittiği yerdeyiz...)
Televole zoruyla evlenen çiftimiz, adeta evlerimizde yaşayan birer misafir gibiydi. Bu aşk dedikoduları ilk çıkmaya başladığı zaman Cansel Özzengin 'Alpay da kim? Tanımam etmem, kafasını havuza çarptı galiba' deyivermişti. Çift hala evli.
O dönem fırtına gibi esen aşk hayatıyla gündemimizde yer alan Seda Ablamız, progresif bir tercih yaparak motorcu bir birey olan Soner Yapçacık ile izdivaç kurmuştu. Bu esnada Televole kameraları, Seda Sayan'ı sürekli olarak eşiyle birlikte motora binerken görüntülüyordu.
Ülkemizde top koşturan en sempatik yabancılardan biri olan Kompela, rakip takımın oyuncusu tarafından kendisine 'pezevenk' denildiğini iddia etmişti. Doğrusu hiç de yalan söyler gibi bir hali yoktu çünkü o Kompela!
Not: Hangi maç olduğunu hatırlayan bize bildirsin arkadaşlar :)
İsmail Türüt'ün Karadenizli olması hasebiyle hepimizde 100 puan olarak başlayan kredisi, ilerleyen zamanlarda söylediği her kelime ile biraz daha düştü. O dönem sanki çok komikmiş gibi her programda gözümüze sokulan bu espri hiç komik değildi; tıpkı İsmail Türüt gibi...
Bu olayın doğruluğu hala tartışılıyor. Açıkçası bi insanın jet ski ile kaybolması için Atlantik Okyanusu'nda su sporu yapması lazım. Ama tabii yaşamayan bilemez, belki de köpek balığı gördü de korktu çocuk, nerden bilebiliriz ki?
Türkiye'deki belli başlı ünlü aileleri saymamız gerekirse Koç Ailesi, Sabancı Ailesi ve Prestij Ailesi diyebiliriz. Sürekli birlikte tatile giden, iftar yemeği düzenleyen, kurbana ortak giren bu aile neredeyse karşı komşumuz gibi olmuştu. Sonra Sovyetler Birliği gibi dağıldılar bunlar.
Adamı en müsait yerde yakalayıp bunu söylettirdiler ya, hala inanası gelmiyor insanın. Yetmezmiş gibi her jenerik başında bu videoyu koydular; o da yetmezmiş gibi Maradona taklidi yapan bir sürü insan çıktı. Ya sen Maradonasın, gidip dejenere hayatını yaşasana?
Bu ikilinin mükemmel anlaştığı bizi neden bu kadar ilgilendirdi, anlamak mümkün değil. Dünya üzerinde bunlardan daha iyi anlaşan herhangi iki insan televizyona çıksaydı herhalde daha çok severdik. Sonra noldu da bozuştular hatırlamıyorum. İki çekik bir araya gelmemeliydi...
Kim derdi ki o zamanın minnoş muhabiri, şimdinin dev bir medya patronu olacak. Vallahi gördüğünüz gibi adam kocaman bir iş adamı oldu. O İngilizceyle, o espri yeteneği ile şu an geldiği yere bakarsanız bunun adı resmen başarı.
Bu sahne 'Canısı' adlı dizinin bir bölümü için çekildi. Ve o sahne çekilirken bütün Televole kameraları da oradaydı. Yani şimdi bayramlık ağzımı açmayayım diyorum ama bunun adı resmen ayılık. Hadi diyelim öyle bi sahne var, çektiniz; ki bence gereği yoktu. Neden kıza tokat atma anını defalarca verirsiniz ki? Çok büyük marifet sanki tokat atmak!
Nasıl bir reklam yapma derdiyse artık o dönem bu sokak defileleri epey bir çoğalmıştı. Sağ olsun Televole kameraları, bu sokak defilelerini hiç kaçırmazdı. En ilginci ise ilk defa kadın görüyormuş gibi ne yapacağını şaşıran birtakım halkımız bireylerinin hal ve hareketleriydi.
Gündemimizin orta yerinde bulunan değerli sanatçılarımız, birbirleriyle atışmayı pek severlerdi. Dünya üzerinde bulunan sınırlar değişti, iklimler değişti ama Gülben ve Hülya kavgası hep sabit kaldı. Bu plastik tartışmalara elbette Televole sayesinde dahil olduk.
Gülben Ergen şu an bir kitap yazarı. Hülya Avşar da bildiğiniz gibi özel bir sektörde Safiye Sultan.
Nerede bir yeni açılan lahmacuncu, orada bir Petek Dinçöz. Nerede bir ayakkabı mağazası açılışı, orada bir Ebru Şallı. Günler günleri böyle kovaladı işte... Değerli mankenlerimiz o zamanlar KOBİ'lerin kötü gün dostu, bir numaralı yardımcılarıydı.
Şu an tvlerde gösterilen programları dizileri ahlaka aykırı buluyorum tabi ama eskiden de aşırı derece cinsellik vardı. Passaparola diye yarışma vardı kadınlar yarı çıplaktı ya bilgi yarışmasından ne işi var öyle giyimin. Turnike vardı yine aynı şekilde ,acun sürekli kızların peşinde koşardı.Yani kadını temalaştırmayın filan diyorlar ama kadını sürekli ilgi çekmek için bir obje olarak kullanıyorlardı. Şu anda aynı ama şiddet çok fazla.
Bizler yıllarca reyting rekoru kıracak bu programları yapmasaydık acaba sizler de böyle saçma sapan siteler açabilecek miydiniz..? Ayrıca binlerce yapılan Televole kasetlerinden sadece bu 2-3 tanesini mi buldunuz? Yapılan işlerin iyi veya kötü olduğuna karar verecek olan sizler değil halktır. Ve halkta Televole yi 10 yıl reytintinglerde lider yapmıştır. Hiçbir program karşısında duramamıştır.. Önce onları araştırın da sonra sallayın yapılan emeklere..Siz şimdi dizilere ahlaksızlıklara gırla adam öldürme sahnelerine adam kesme dizilerine alkış tutun..Sayfanızdaki fotoğraflara attığınız başlıklardan belli niyetiniz..Önce emeklere saygı duyun saygısız amatörler..
Erzurumlunun eli ağırdır ayarı yoktur :D