Bir Kafede Kahvenizi Yudumlarken Bile Bitirebileceğiniz Başyapıt Niteliğinde 30 Kısa Kitap

Sadece bir kafede değil, belki bir parkta, belki sıkıcı bir otobüs yolculuğunda bitirebileceğiniz şahane 30 kitabı derledik dostlar. İyi okumalar diliyorum, kitabınız bol olsun!

Not: Sıralamanın kitapların değeri ile herhangi bir ilişkisi yoktur. Kitap özetlerinde tanıtım bültenlerinden yararlanılmıştır.

1. Satranç - Stefan Zweig, 71 Sayfa

Satranç, Zweig'ın psikolojik birikimini bütünüyle devreye soktuğu bir öyküdür ve bu öykünün baş kişileri, tamamen yazarın biyografilerinde ele aldığı kişileri işleyiş biçimiyle sergilenmiştir. 

Zweig ölümünden hemen önce tamamladığı birkaç düzyazı metinden biri olan Satranç'ı kaleme aldığı sırada, karısı Lotte Zweig ile birlikte göç ettiği Brezilya'da yaşamaktaydı. Satranç'ta da, olay yeri olarak New York'dan Buenos Aires'e gitmekte olan bir yolcu gemisini seçmiştir. 

Bu gemide tamamen rastlantı sonucu karşılaşan üç kişi: yeni dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic, sıradan bir satranç oyuncusu olan anlatıcı ve bir zamanlar çok usta bir satranç oyuncusu olan, ama hayli zamandır satrançtan uzak kalmış bulunan Dr. B., öykünün aktörleridir.

2. Küçük Prens - Antoine de Saint-Exupery, 112 Sayfa

'Hoşça git,' dedi tilki. 'Vereceğim sır çok basit: İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez.' Küçük Prens unutmamak için tekrarladı: 'Gerçeğin mayası gözle görülmez.'

3. Yabancı - Albert Camus, 119 Sayfa

Albert Camus'nün en tanınmış, en çok yabancı dile çevrilmiş, en çok incelenmiş ve hala en çok satan kitaplar arasında yer alan 'Yabancı', aynı zamanda yazarın en gizemli yapıtı. 

Ölümün egemen olduğu bir 'varlık'ın en anlamsız olgularını saçma bir düzensizlik içinde yaşayan bu romanın başkişisi 'Meursault', bir simge kahraman değildir, 'adı' olmayan bir 'Yabancı'dır; bu eksik kimlik, gerçeklikten algıladığı şeyi yapılandıramayan, yeniden örgütleyemeyen, ama gerçekliğin yankılarını yakalamaya çalışan bir boş bilincin imgesidir. 

Onun kayıtsızlığı ve edilgenliği, işte bu boş bilincin ürünüdür. Yabancı, büyüleyici gücünü, içinde barındırdığı trajedi duygusuna borçlu: Bir türlü ele geçirilemeyen anlamın sürekli aranması, bilinç ile toplumsal dünya arasındaki çatışma..

4. Palto - Nikolay Gogol, 96 Sayfa

Toplumsal hayatın kıyısında yer alan 'silik' bir karakterin, Akakiy Akakiyeviç adlı sıradan bir 'devlet memuru'nun trajikomik hikâyesi anlatılıyor Gogol'ün Palto'sunda. Trajik olanla komik olanın ustaca bir araya getirildiği bu hikâye, gerek Rus edebiyatını gerekse dünya edebiyatını yarattığı karakter itibariyle derinden etkilemiştir. 

Modern hayatın bürokratik mekanizmaları içine çekilmiş, para sıkıntısı çeken, işini kaybetmekten ürken, çevresindeki insanlar tarafından sürekli aşağılanan, ezilip hor görülen bir memurdur Akakiyeviç. Kendini gerçekleştirdiği tek eylemse, 'şevkle' yaptığı işidir.

5. Dinle Küçük Adam - Wilhelm Reich, 128 Sayfa

Wilhelm Reich'ın, deyimleşmiş 'küçük adam'a seslenişi, bilimsel değil, insanca bir belgedir. 1946 yazında, yayımlanma amacı olmadan, Orgon Enstitüsü'nün arşivi için yazılmıştır. 

Uzun yaşam ve acı deneyimlerinden damıtılan, kendi gerçek gereksinimlerinden bilincine varmaları ve artık zalimce kendi kendilerini mahvetmekten vazgeçmeleri için, insanlara yöneltilmiş sarsıcı bir çağrıdır.

6. Kırmızı Pazartesi: İşleneceğini Herkesin Bildiği Bir Cinayetin Öyküsü - Gabriel Garcia Marquez, 111 sayfa

Kolombiyalı büyük yazar Gabriel García Márquez'in 1981'de yayımlanan yedinci romanı Kırmızı Pazartesi, işleneceğini herkesin bildiği, engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir namus cinayetinin öyküsü. Hem Kolombiya'da, hem de yayımlandığı dünyanın dört bir yanındaki pek çok ülkede sarsıcı etkileri olmuş bir roman. 

Usta yazar, çocukluğunu geçirdiği kasabada yıllar önce yaşanmış bir cinayet olayını aktarıyor. Romanın kahramanı Santiago Nasar'ın öldürüleceği daha ilk satırlardan belli. Kırmızı Pazartesi, yalnızca bir cinayetin arka planını değil, bir halkın ortak davranış biçimlerinin potresini de çiziyor. Böylece, sonuna dek ilgiyle okuyacağınız bu kısa ve ölümsüz roman, bir toplumsal ruhçözümü niteliği de kazanmış oluyor.

7. Çavdar Tarlasında Çocuklar - J. D. Salinger, 200 Sayfa

Pek çok insanın hakkında konuştuğum için üzgünüm. Bildiğim tek şey; size anlattığım herkesi biraz özlüyorum. Bizim Stradlater'ı ve Ackley'i bile, sözgelimi. Sanırım o lanet Maurice'i bile özlüyorum. Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.

Çavdar Tarlasında Çocuklar, Salinger'ın tek romanı. Ergenlik çağının içinde, yetişkin dünyanın düzenine karşı isyankar bir çocuğun, bir Noel öncesi başına gelenler... Bu sürecin bir psikiyatri kliniğinde noktalanışı. Holden Caulfield'in masumiyet arayışının iç burkucu romanı. Belki de Salinger'ın.

1993'te Franny ve Zoey ile Dokuz Öykü adlı kitaplarını yayımladığımız Salinger, 1963'ten bu yana yeni bir yapıt yayımlamamasına ve neredeyse efsane haline gelmiş bir gizlilik içinde yaşamasına karşın, dünya edebiyat gündemindeki yerini hep koruyor.

8. Fareler ve İnsanlar - John Steinbeck, 128 Sayfa

Pulitzer ve Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan John Steinbeck'in çağımızın toplumsal ve insani meselelerini ustalıkla resmettiği eserleri modern dünya edebiyatının başyapıtları arasında yer alır. Steinbeck romanlarında yalın ve keskin bir gerçeklik sunarken yine de her seferinde çarpıcı bir öykü ile çıkar okurunun karşısına. Tarihin bir kesitindeki dramı insani ayrıntıları kaçırmadan sergilerken, 'tozpembe olmayan gerçekçi bir umudun' türküsünü dillendirir. Bu nedenle eserleri edebi değerleri kadar güncelliklerini de hiç yitirmemiştir. 

Fareler ve İnsanlar, birbirine zıt karakterdeki iki mevsimlik tarım işçisinin, zeki George Milton ve onun güçlü kuvvetli ama akli dengesi bozuk yoldaşı Lennie Small'un öyküsünü anlatır. Küçük bir toprak satın alıp insanca bir hayat yaşamanın hayalini kuran bu ikilinin öyküsünde dostluk ve dayanışma duygusu önemli bir yer tutar. Steinbeck insanın insanla ilişkisini anlatmakla kalmaz insanın doğayla ve toplumla kurduğu ilişkileri de konu eder bu destansı romanında.

9. Otomatik Portakal - Anthony Burgess, 176 Sayfa

Karabasan gibi bir gelecek atmosferi... Geceleyin sokaklara dehşet saçan, yaşamları şiddet üzerine kurulu gençler... Sosyal kehanet? Kara mizah? Özgür iradenin irdelenişi?.. Otomatik Portakal bunların hepsidir. Aynı zamanda hayranlık verici bir dilsel deneydir, çünkü Burgess antikahramanı için yeni bir dil yaratır: Yakın geleceğin argosu 'nadsat'ı...

10. Dönüşüm - Franz Kafka, 104 Sayfa

Franz Kafka'nın 1915'te yayımlanan Dönüşüm adlı öyküsü, yazarın, anlatım sanatının doruğuna ulaştığı bir eseridir. Küçük burjuva çevrelerindeki yozlaşmış aile ilişkilerini en ince ayrıntılarına kadar irdeleyen bu uzun öykü, aynı zamanda toplumun dayattığı, işlevini çoktan yitirmiş kalıplara bilinç düzeyinde başkaldıran bireyin tragedyasını çarpıcı bir biçimde dile getirir.

11. Benim Hüzünlü Orospularım - Gabriel Garcia Marquez, 96 Sayfa

'Doksanıncı yaşımda, kendime bakire bir yeniyetmeyle çılgınca bir aşk gecesi armağan etmek istedim. Aklıma Rosa Cabarcas geldi, hani şu gizli genelevinde eline bir yenilik geçtiğinde hatırlı müşterilerine haber veren kadın. 

Daha önce öyle şeylere ya da onun baştan çıkarıcı müstehcen önerilerinin hiçbirine asla kapılmamıştım ama benim ilke sahibi biri olduğuma hiç inanmazdı o. Ahlâk da bir zaman sorunudur, derdi, yüzünde hınzır bir gülümsemeyle, görürsün bak...'

12. Kürk Mantolu Madonna - Sabahattin Ali, 164 Sayfa

'Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum 'Kürk Mantolu Madonna'yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum.'

Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.

13. Hayvan Çiftliği - George Orwell, 160 Sayfa

Hayvan Çiftliği'nin başkişileri hayvanlardır. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirir. Amaçları daha eşitlikçi bir topluluk oluşturmaktır. Aralarında en akıllı olan domuzlar, kısa sürede önder bir takım oluşturur; ama devrimi de yine onlar yolundan saptırır. 

Ne yazık ki insanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kurulmuştur artık. George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romandaki önder domuzun, düpedüz Stalin'i simgelediği açıktır. Diğer kahramanlar gerçek kişileri çağrıştırmasalar da, bir diktatörlük ortamında olabilecek kişilerdir.

14. Bilinmeyen Adanın Öyküsü - Jose Saramago, 64 Sayfa

Bilinmeyen adaların kalmadığına inanılan bir dönemde bilinmeyen ada arama cesaretine sahip bir adamla böyle bir cesareti görüp hayatını değiştirebileceğine inanan bir kadının büyük usta Saramago'nun eşsiz anlatısında edebiyat tarihine geçen yolculukları böyle başlar...

15. Kör Baykuş - Sadık Hidayet, 100 Sayfa

Philippe Soupault'nun 'Yirminci yüzyılın düşlemsel edebiyatında bir başyapıt', Andre Breton'un ise 'Başyapıt diye bir şey varsa o da budur' sözleriyle nitelediği kült bir roman...

16. Yeraltından Notlar - Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, 216 Sayfa

Dostoyevski'nin 'Rus çoğunluğunun hakiki insanı' dediği bir isimsiz kahramanın yalın ve karanlık düşünceleri... Edebiyat tarihinin en ünlü isimsizlerinden Yeraltı Adamı, insanların oradan oraya üşüşen karıncalara dönüştüğü St. Petersburg'un gri kaldırımlarında itilip kakılırken, yaşama isteğini yavaş ama emin adımlarla mutlak bir öç isteğiyle değiş tokuş eder. 

Yeraltı Adamı'nın bir devlet memuru olarak geçirdiği tekdüze günler, yanında bir türlü rahat hissedemediği arkadaşları ve hayattaki mutlak yalnızlığı, bıkkın bir öfke ve küçük, imkânsız pazarlıklarla gittikçe daha fazla lekelenir, ta ki kendisini bir arada tutan görünmez ipler yavaşça çözülmeye başlayana kadar. Yeraltından Notlar, yayımlandığı 1864 yılından beri öfke ve sessizliğin en güçlü manifestolarından biri olmuştur.

17. Korku - Stefan Zweig, 120 Sayfa

1925 yılında yayınlanan roman iki kere filme uyarlanmıştır. Kitapta insanı bilinçdışına itilmiş utanç verici deneyimlerden, bastırılmış pişmanlıklardan özgürleştirebilecek güçte bir yapıt. Biraz daha detay verecek olursak evliliğinden sıkılmış bir kadının yasak aşk yaşaması ve bu durum üzerinden ona yapılan şantajdan duyduğu korku üzerine kurulur kitap.

'Korku cezadan çok daha fazla ürkütücüdür çünkü ceza kestirilebilir bir şeydir, ancak korku belirsizdir ve o gerginlik sonsuz bir dehşet duygusu yaratır.'

18. Genç Werther'in Acıları - Johann Wolfgang Von Goethe, 192 Sayfa

İnsanı hayata bağlayan sayısız yol vardır. Aşk da bu yollardan biri, belki de en güzeli. Ama güzel olduğu kadar tehlikelidir de aşk! Mantığın ve aklın ötesindedir çünkü: İçeride, diplerde gerçekleşen bir patlama, kendini aşıp yıkma, sevilen kişide birleşme, erime, hatta kaybolma arzusudur. Her aşk kavuşma arzusunun etrafında döner. Kavuşmak imkânsız bir hal aldığında, infilak etmeyi de göze alır. Goethe'nin Genç Werther'in Acıları, kavuşamamanın yarattığı sarsıntıları işleyen kusursuz bir aşk anlatısı. Aşka tutulmuş insanın neredeyse bütün halleri berrak bir dille, derinlere inen bir bakışla resmediliyor, 'şüphe' bile: 

Hayır, kendi kendimi aldatmıyorum ben! Kara gözlerinin bana olan ilgisini okuyorum, yazgımı da. Evet, hissediyorum; çünkü duygularıma inanıyorum, acaba yüksek sesle söyleyebilir miyim? Yüksek sesle söylenemediğinde, şüpheyi hakikat katına yükselten, inancı paramparça eden aşk... Werther'in körpe aşkı... Sadece kendi toprağında kalan, ama kök salamayan, genişleyemeyen ve tam da bu nedenle yüzünü hayattan ölüme dönen tutkulu aşk...

19. Martı Jonathan Livingston - Richard Bach, 152 Sayfa

Durgun denizin minik dalgacıkları üzerinde, güneşin altın gibi ışıldadığı pırıl pırıl bir sabahtı.  Sahilden bir mil uzaklıkta, denizi kucaklarcasına ilerleyen bir balıkçı teknesi, martılara kahvaltı zamanının geldiğini haber veriyordu. Binlerce martı, bir lokma yiyecek için mücadeleye girişmişti bile. İşte zor bir gün daha başlıyordu.

20. Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku - İlhami Algör, 65 Sayfa

'Her şeyin iyi gittiğini nerden çıkarıyorsun?' dedi. 'Herif rüzgârı kendinden menkul uçurtmanın teki. Ara sıra telleri takılır gibi kadına geliyor gece yarısı.' 'Fakat Müzeyyen, bu derin bir tutku,' dedim. Tırsmaya başlamıştım. Haklı olabilirdi. 'Evet, biraz sapık ve tek taraflı bir tutku,' dedi, arkasını dönüp gitti. 

Hikâyeye göre adam, kadını çok seviyor, sevdikçe ruhu büyüyor, eve sığmıyor... Bülbülün çilesi, yazarın zulası... İnceden sarma bir sigara, inceden bir bardak... Jak Danyel isimli bir şişe, Hicran isimli bir yara, tuhaf isimli bir roman. Kafamız iyi, açmayın kapağı, biz böyle iyiyiz.'

21. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Stefan Zweig, 56 Sayfa

Platonik bir aşk hikayesi etrafında şekillenen kitapta, platonik taraf olan kadının sevdiği erkeğe yolladığı mektupta ismine yer vermemesi de olayları etkilemektedir. Stefan bu kitabıyla aşkın taraflar olarak değil de taraf olarak yaşanabileceği ihtimalini ve detayları okura sunmuştur.

'Ve insanların arasında öylece tek başına kalmaktan daha korkunç bir şey olamaz.'

22. İnsancıklar - Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, 184 Sayfa

Dostoyevski'nin ilk romanı olan İnsancıklar yayımlandığında büyük övgüyle karşılanmış, edebi bir dehanın habercisi olarak görülmüştü.İnsancıklar, St. Petersburg'da bir devlet dairesinde çalışan orta yaşlı ve alçak gönüllü kâtip Makar Devuşkin ile uzaktan akrabası, yirmili yaşlarının başında genç bir kadın olan Varvara Dobroselova arasındaki mektuplaşmalardan oluşan bir eserdir. 

Dostoyevski'nin henüz 24 yaşındayken kaleme aldığı; yoksulluk, dostluk ve sanat sevgisi gibi temalarla örülü bu roman, dönemin eleştirmenlerince adeta göklere çıkarılarak yazarın edebiyat çevrelerine bir yıldız gibi girmesini sağlamış ve çok parlak bir 'toplumsal roman' olarak nitelendirilmişti.

23. Simyacı - Paulo Coelho, 166 Sayfa

Simyacı, dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho'nun üçüncü romanı. Bir büyük Doğu klasiği olan Mevlâna'nın ünlü Mesnevî'sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılan bu roman, yüreğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için bir 'klasik' yapıt haline geldi.

Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının öyküsü. Ama aynı zamanda bir 'nasihatnâme'; 'Yazgına nasıl egemen olacaksın? Mutluluğunu nasıl kuracaksın?' gibi sorulara yanıt arayan bir yaşam ve ahlak kılavuzu. 

Mistik bir peri masalına benzeyen bu romanın, dünyanın dört bir yanında bunca sevilmesinin gizi, kuşkusuz bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor.

24. Açlık - Knut Hamsun, 160 Sayfa

Norveçli büyük romancı Knut Hamsun'un kişiliğini ve ününü oluşturan en büyük romanı Açlık'tır. Ünlü bir yazar olma sevdasıyla yanıp tutuşurken, bir yanda da açlıkla pençeleşen bir gencin, gerçekten duygulandırıcı öyküsü olan bu kitap, dünya edebiyatının başyapıtları arasında anılmaktadır.

25. Olağanüstü Bir Gece - Stefan Zweig, 80 Sayfa

Kitapta sıradan bir pazar gününü at yarışlarında geçiren ve oraya gelen insanları gözlemlemeyi seven, heyecan duygusunu kaybetmiş burjuva sınıfından olan bir adamın, duyarsızlaşıp, burjuva ahlakından saparak ilk defa bir suç işleyerek kendini bulma serüvenini anlatır. İşlediği suç sayesinde kendini yeniden hissetmeye başlar ve ateşli hazları olduğunu fark eder. “Kişinin yaptığı en büyük yolculuk, kendi içine yaptığı yolculuktur.” Yaşadığı olağanüstü bir gecede hayatı sonsuza kadar değişir.

26. Vişne Bahçesi - Anton Çehov, 128 Sayfa

Anton Çehov kitapta 19. yüzyıl Rusya'sının değişen toplumsal ve ekonomik düzenini çiftlik sahibi bir ailenin çiftliğinin borçlar sebebiyle satılması üzerinden anlatır. Döneminde büyük bir etki yaratan kitabın ilk tiyatro gösterimi 1904'te olmuştur.

''Eğer bir hastalığa karşı çok fazla tedavi öneriliyorsa, bu hastalığın tedavisi yok demektir.''

27. İlk Aşk - İvan S. Turgenyev, 94 Sayfa

Kitapta Vladimir Petroviç adlı karakterin ergenlik çağında kendinden yaşça büyük bir kadına olan aşkı, hayranlığı, tutku dolu bağlılığı anlatılır. 16 yaşındaki gencin rakipleri de vardır.  On dokuzuncu yüzyıl Rusya’sının çürüyen aristokrasisinde geçen İlk Aşk, bir gencin içinde büyüyen sevginin karmaşık doğasına ışık tutarken, bir yandan da kalbinde uyanan olgunluğun ve bilgeliğin, iradeye karşı üstünlüğünün tasviridir.

28. Lüzumsuz Adam - Sait Faik Abasıyanık, 88 Sayfa

'[Sait Faik'e] geceleri sinemalarda rastlardım. Tanışmazdık.

Sinemanın ön sıralarına oturur, koltuğuna iyice gömülürdü.

Koyu yeşil bir pardösüsü, çok dar kenarlı, kafasının biraz üstünde kalan kahverengi bir şapkası vardı. Sinema dönüşü dalgın, Beyoğlu'nun gece yarısı kalabalığına dalar, çeker giderdi. Sinemada bulunanlar arasında bu gedikli birinci mevki müşterisinin yazısını okuyan var mıdır acaba, diye çok düşünmüşümdür. Kuşkusuz, yoktu. Sait Faik, edebiyattan hoşlanacak bir okur topluluğunu hazır bulan talihli yazarlardan değildi. Okurunu yetiştiren, eğiten, okuruyla birlikte oluşan bir yazardı. Gerçek talihinin de bu olduğu söylenemez miydi?'

29. Bir İdam Mahkumunun Son Günü - Victor Hugo, 132 Sayfa

Victor Hugo'nun gençlik yapıtlarından olan eser, idam cezasının trajik yanını göstermek adına yazılmıştır. Aynı zamanda 1. tekille yazılan yani iç monoloğa yer verilen ilk romandır. İdama mahkûm bir adamın altı haftaya yayılan güncesini okurken asıl suçlunun kim olduğuna karar veremeyeceksiniz. Cinayeti işleyen katil mi, idamı bir şölen gibi izlemek için can atan toplum mu?

30. Marcovaldo ya da Kentte Mevsimler - Italo Calvino, 114 Sayfa

Calvino'nun gözlem yeteneğini bir kez daha okura sunduğu kitaplarındandır. Her biri bir mevsime adanmış yirmi mevsimden oluşan kitapta mevsimsel döngüyle birlikte özlemini duyduğu dünyaya kavuşamayan kahraman anlatılır.

'Bitkiyle insan, öyle karşı karşıya avluda duruyorlardı, insan yağmur altında neredeyse bitki duyumları algılıyor, -açık havaya, doğa olaylarına alışkın olmayan- bitki aniden tepeden tırnağa ıslanıp giysileri sırılsıklam olan bir insan gibi şaşkına dönüyordu.'

Bunlar da ilginizi çekebilir.

Felsefe İlgilisi Herkesin Mutlaka Kitaplığında Olması Gereken 35 Kitap
“Bir Kitap Okudum Hayatım Değişti!” Demek İstiyorsanız Mutlaka Okumanız Gereken 11 Kitap
"Şöyle Sağlam Bir Kitap Olsa da Okusam" Diyenlerin Eylül Ayında Okuma Listesine Eklemesi Gereken Kitaplar

Popüler İçerikler

Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Bakanlığın Gıda İfşaları Devam Ederken En Fazla At ve Eşek Etinin Satıldığı Şehirler Belli Oldu
Cübbeli Ahmet Çakarlı Araçla Geldiği Etkinlikte Şeriatı Savundu: Skandal Sözlere Tepki Yağdı!
YORUMLAR

sayfa sayıları yanlış

30.09.2022

Yayınevine göre değişir

01.10.2022

Otellerde gece çalışırım genelde, çoğunu da müsait vakitlerde 1 nefeste bitirmişimdir. Gayet güzel eserlerdir.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ