Bir İzleyenin Üstüne Para Verilse Bir Daha İzleyemeyeceği Birbirinden Uçuk 17 Korku Filmi

İzlenmemiş korku filmi bırakmayan bünyeleri bile gerim gerim gerecek ve psikolojisini alt üst edecek birbirinden ekstrem korku ve gerilim filmlerini derledik sizler için.

Bırakın ikinci defa izlemeyi, bu hastalıklı filmleri yarısına kadar izleyebiliyorsanız bile çok ama çok sağlam bir mideye ve psikolojiye sahipsiniz demektir. Öyle ki, yazının başlığını 'Sağda Solda Denk Gelirseniz Asla İzlememeniz Gereken Filmler' olarak bile düşünebilirsiniz.

  • Film özetleri beyazperde ve sinemalar sitelerinden alıntıdır. Herhangi bir sıralama yoktur.

1. Batoru Rowaiaru (Battle Royal) / Ölüm Oyunu (2000)

Finji Fukasaku’nun bolca olay yaratan filmi insan doğasını, insanın ‘özüne dönüş’ öyküsünü ve şiddet arzusunu ele alan bir ‘serüven’ filmi.

Filmde günümüzden uzak bir gelecekte, Japon hükümeti çığırından çıkmakta olan Japon gençlerine gözdağı vermek ve şiddet olaylarını azaltmak için çılgın bir plan kurar. Her yanından işsizlik, karamsarlık ve şiddet akan bu ülke gençliği bu plan sonrasında dersini alacak, her şey düzelecektir. Plana göre şiddete meyilli Japon gençliğinden 42 öğrenci zorla bir adaya gönderilir. Bu adada hayatta kalabilmek için birbirlerini öldürmek zorunda olan gençler arasından sadece biri, yani hayatta kalan son kişi kurtulabilecektir. Böylece bu oyun yıllarca anlatılarak şiddetin önüne geçilmiş olunacaktır.

IMDB Puanı: 7,7

2. August Underground's Mordum (2003)

Başından sonuna kadar vahşet dolu olan, 'gore' türünün hakkını sonuna kadar veren, kurgusuz, müziksiz, hatta senaryosuz bir filmle karşınızdayız. Bir nevi sinemanın, vahşet severlerin elinde istismar edilişinin örneği olan bu hastalıklı filmde, bebek cinayetlerinden nekrofiliye, ensestten tecavüze kadar birçok mide bulandırıcı olay bir araya toplanmış. Bu filmi bırakın bir daha izlemeyi, 5 dakika bile izlemeyi kaldıramayabilirsiniz.

IMDB Puanı: 3,3

3. The Holy Mountain (1973)

Mesihvari bir karakter ruhani bir karakterin zihnine girer ve onun vasıtasıyla türlü gezegenleri mecazlayan renkli bir ekiple tanışır. Buradaki herkesin kendi dünyası vardır ve izlediklerimiz de onların ayrı dünyalarıdır. Artık kutsal dağa doğru başlayacak olan yolculuğun arifesindeyizdir. 

Jodorowsky her zamanki gibi kendi kafasındakini, kelimelerden bağımsız olarak resimleyerek portrelemesi zor bir filme imza atıyor. Deli işi bir sinema deneyimi... Film aynı zamanda derinlemesine eleştirelliğiyle zaman ve mekan ötesi bir değer kazanmasının yanı sıra, sert ve dayanılmaz sahneleriyle korkunç bir anı olarak zihinlerde yer ediniyor.

IMDB Puanı: 7,9

4. Henry: Portrait of a Serial Killer (1986)

Henry Lee Lucas’ın gerçek öyküsüne odaklanan ‘Henry: Portrait of a Serial Killer’ tavizsiz bir katil filmi. Gösterildiği her ülkede farklı türde bir sansüre tabi tutulan bu nedenle de orijinal kopyası pek ulaşılabilir olmayan film zihinsel olarak hasar bırakan cinayet sahneleriyle dikkat çekiyor. Film ekibi hedefledikleri atmosferi o kadar iyi kuruyorlar ki, film, kapanış jeneriğinin ardından zihninizde dönmeye devam ediyor.

Filmde hapishaneden çıkmış olan katil Henry, birkaç yıl önce burada tanıştığı arkadaşı Otis ile birlikte, Chicago'da yaşamaktadır. Başlarda Henry'nin cinayet dürtüsünden haberdar olmayan Otis, iki fahişeyle birlikte arabalarında ilerlerken fark eder. Henry, ortada hiçbir sebep yokken, iki kadını acımasız bir şekilde öldürür. Böylece Otis, ev arkadaşının karanlık yüzüne şahit olmaya başlar. Cesetlerden kurtulmaya çalışırken Otis'in tek kaygısı yakalanmaktadır. Bu görev başarıyla sona erer ve Henry, arkadaşına seri katillik sanatı adını verdiği bu dehşeti tanıtmaya başlar...

IMDB Puanı: 7,0

5. Hostel / Otel (2005)

Hikaye aslında iki gencin Paxton ve Josh’un macera arayışı ile başlar. Önce Amsterdam’da İzlandalı Oli ile tanışırlar. Oli, onlara Slovakya’nın güzel kadınlarını anlatınca hep beraber oraya giderler. Her şey öylesine rüya gibidir ki gençler bu durumdaki tuhaflığı sezseler de tadını çıkartmaya bakarlar. Çok geçmeden aslında fena halde bir tuzağın içine düştüklerini ve kurban rolünde olduklarını anlarlar.

Eli Roth, bu filmin yapımında Quentin Tarantino ve Takashi Miike ile beraber çalışmış.

IMDB Puanı: 5,9

6. Anatomie de L’enfer / Cehennemin Anatomisi (2004)

Catherine Breillat’ın Anatomie de L’enfer’i, cinsellikle ilgili asla girilmeyen sulara giriyor, yüz kızartıyor, mide bulandırıyor ve psikoloji bozuyor. Bu bakımdan Anatomie de L’enfer muhtemelen ikinci kere izlemek istemeyeceğiniz türden bir film.

Filmde eşcinsellere özel bir bara giden kadın burada intihara teşebbüs eder ve bir adam tarafından son anda kurtarılır. Kendilerini sokaklara atan ikili burada bir anlaşmaya varırlar. Yakışıklı ve özgüveni tam bir gay olan adam, para karşılığında kadının evine gidip belki de geceler boyunca sessizce onu izleyecektir. Her ne kadar isteksiz de olsa bu teklifi kabul eder ve kadının yanına taşınır. Dördüncü gecenin sonunda aralarında ilginç bir çekim oluşmaya başlar.

IMDB Puanı: 4,5

7. Begotten (1990)

Begotten, Dünya’nın kuruluşunu anlatan sembolik bir film. Film, tanrının kendini karnını deşerek öldürmesiyle başlıyor. Tanrı’nın ölümüyle birlikte, onun küllerinden toprak ana doğuyor, kendini hamile bırakarak 'Dünya'yı doğuruyor. Sembolizmin önemli bir örneği olarak kabul edilen film, yüksek kontrast halinde siyah ve beyaz olarak çekilmiş kült bir yapım. İzlerken bir saniye bile gerilimden kurtulamayacağınız, içinizi son derece huzursuz edecek bir yapım. Sinema tarihinin ‘yeraltı’ filmlerinden biri olan Begotten, bu listedeki birçok film gibi, yalnızca bazı şeyleri göze alabilenlere öneriliyor.

IMDB Puanı: 6,0

8. The Devils (1971)

Fransa’nın bağımsız Loudun eyaletindeki Ursuline rahibelerinin şeytan tarafından ele geçirilmelerine sebep olan büyüleri yapmakla suçlanan Peder Urbain Grandier'in, bildik şeytan filmleriyle alakası olmayan, akla hayale seslenen hikayesini anlatıyor...

IMDB Puanı: 7,8

9. Titicut Follies (1967)

Baştan söyleyelim, Titicut Follies, bir belgesel. Yani, doğası gereği hakikati belgelemek gibi bir niyeti var. Bu bakımdan izlediğiniz şeyin bir kurmaca olmamasının getirdiği kalıcı bir hasara yol açabilir. Çekildiği yıldan 1992’ye kadar yasaklı kalan film, akli dengesi bozuk suçluların tutulduğu bir hapishane bölümünde geçiyor. Suçluların ne gibi uygulamalarla karşı karşıya oldukları kendileriyle yapılan gerçek sorgulamalar üzerinden peliküle dökülüyor.

İzlerken oldukça zorlanacağınız bazı ‘gerçek’ sahnelerle beraber Titicut Follies’in sinema tarihinin en etkileyici ve gerilimli belgesellerinden biri olduğunu vurgulamalıyız.

IMDB Puanı: 7,9

10. Aftermath (1994)

Aftermath aslına bakılırsa, şiddeti ve iğrençliği hiçbir şekilde sinemanın yararına kullanmayan, sadece “rahatsız edici” ve “mide bulandırıcı” olsun diye çekilmiş bir film. Yalnız bu amacına da o kadar iyi ulaşıyor ki, bir izlediğinizde günler boyunca kendinize gelememeniz olası. Yani açık açık söyleyelim, bu film kesinlikle kimselere tavsiye edilmez.

30 dakika süren filmde tüm olaylar morg ortamında geçiyor. Filmde hiçbir diyalog yok, yalnızca otopsi yapan doktorun ölü bedenleri kesip biçtiğini görüyorsunuz. Aynı zamanda doktorun cesetlerle garip şekilde yakınlaşması da bu filmi alabildiğine rahatsız edici yapıyor ve insan psikolojisinin dayanma sınırlarını zorluyor.

IMDB Puanı: 6,0

11. Cannibal Holocaust (1980)

Belgesel türüne yaklaşan, bir nevi sahte belgesel olarak nitelendirilebilecek bu film, Güney Amerika’ya çekime gittikten sonra kaybolan bir film ekibinin araştırılmasını konu ediniyor. Olayı araştıran profesör, film ekibinin çevrede yaşayan yerlilerin keyfini kaçırdığını ve bunun karşılığında onların yamyam yüzleriyle karşılaştıklarını öğreniyor. Üstelik bu bilgiyi geride kalan video kasetlerden almak zorunda kalıyor!

IMDB Puanı: 6,0

12. Caligola (1979)

Sinemanın kült yönetmenlerinden Tinto Brass’ın hiç utanmayıp bilindik ‘soft porno’larının içine şiddeti de kattığı ve bir döneme ‘kendince’ gerçekçi bir şekilde odaklandığı filmini şen şakrak bir ortamda izlemek ne mümkün…  Roma İmparatorluğu’nun en psikopat, en gaddar ve elbette ki en sapık liderlerinden biri olan Caligula’nın kan, şehvet ve uzuv dolu hayatı Tinto Brass’ın temize çekmesiyle beraber sinema perdesinde küçük çaplı bir krize sebebiyet vermişti. Film, dozu kaçmış erotizmi ve şiddeti her daim derin rahatsız ediciliğini muhafaza etmektedir.

IMDB Puanı: 5,2

13. Audition / Ölüm Provası (1999)

Japonların sevilen yönetmeni Takashi Miike’nin intikam öykülerini seven bir coğrafyaya hediye ettiği stilize vahşet filmi, hassas bünyeleri sinema salonlarında çok zorlamış hatta kimilerini bayıltmıştı.

Karanlık bir geçmişe sahip olan Asami’nin tüyler ürperten intikam hikayesini anlatan filmde Aoyoma, 7 yıl önce veda ettiği karısından beri hiçbir kadınla birlikte olmamıştır. Yakın bir arkadaşı halen depresyonda olan bu adamı kurtarmak için ilginç bir plan yapar. Bir TV şovu için bir mülakat hazırlıyormuş gibi yaparak Aoyama'ya uygun bir eş bulacaktır. Birçok adaydan sonra Asami adında oldukça güzel bir kadın kendini gösterir. Aoyama, ikna olmuş gibidir. Ancak bambaşka planları olan Asami, başka bir gezegenden gelmiş gibidir.

IMDB Puanı: 7,2

14. Antichrist / Deccal (2009)

Belki hiç sevilmez, belki de çok sevilir; ancak şu bir gerçek ki Lars von Trier sinemanın en arıza yönetmenlerinden biridir. Lars von Trier’in kadın düşmanı tavrı zaten kendi başına alabildiğine rahatsız ediciyken, bir de bunun üstüne eklenen mide bulandırıcı birtakım görseller iyice ortalığı karıştırıyor. Sonuç olarak kimine göre bir başyapıt, kimine göreyse katıksız bir rezalet olan Antichrist, kesinlikle ama kesinlikle izlerken can sıkıyor.

Film, çocuklarını kaybettikten sonra, bir orman kulübesinde olayı unutmaya çalışan bir çiftin yaşadıkları travmayı, korkunç ve ürkütücü bir görsel şov eşliğinde sinemaseverlere aktarıyor.

IMDB Puanı: 6,6

15. Man Behind The Sun (1998)

Film, İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru Çin toprakları üzerine kurulan, askeri üs Filo 731′den isim alan film, burada gerçekleştirilen gizli deneyleri anlatıyor. Tutsak Çinliler ve bir miktar Rus, bu deneylerde canlı kobaylar olarak kullanılıyor. Akla hayale gelmeyecek işkence yöntemlerini sadizm terminolojisine yılmadan ekleyen film, sinema tarihinin en hastalıklı vahşet filmlerinden biri…

IMDB Puanı: 6,1

16. Martyrs / İşkence Odası (2008)

Kısa bir süre önce ortadan kaybolan Lucie bir gün tekrar ortaya çıkıverir. Henüz 10 yaşında olan kızcağızın vücudunda işkence izleri bulunur ancak herhangi bir cinsel saldırıya ilişkin bulgu yoktur. 1970'li yılların Fransa'sında bu durum merak ve korkuyla karşılanmıştır. Kimse küçük kızın neden ve nasıl kaçırıldığını anlayamaz. Çünkü küçük kız konuşmayı unutmuş ve bilinci yarı kapalı bir haldedir. Hastanede Anna adında bir kızla arkadaşlığı biraz iyi gelse de zamanla olay unutulur gibi olur. Ancak aradan geçen 15 koca yıl sonra ilginç bir gelişme yaşanır. 

IMDB Puanı: 7,1

17. Scrapbook (2000)

Scrapbook’u seyretmeye koyulurken tahammül çıtanızı epeyce yükseltmeyi sakın unutmayın. Zira izleyeceğiniz film, sadistliği olabilecek en kabul edilemez tercihlerle ve en mide bulandırıcı tepside sunuyor. Çünkü film, sadece bundan keyif alabilenler için çekilmiş, iğrendirici bir istismar filmi. Scrapbook’un senaristi ve psikopat rolünü üstlenen oyuncusu olan Tommy Biando, filmde hayat hikayesini kurbanlarının fotoğraflarını çekerek oluşturduğu bir albümle kayıt altına alıyor.

IMDB Puanı: 4,3

Popüler İçerikler

Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
YORUMLAR
30.06.2016

Sırp filmini arıyor gözler

vur dedik öldürdün

30.06.2016

Psikolojiniz iyiyken bunları izleyip psikolojinizi bozmamanızı öneriyorum. Mutlu günler!

22.05.2022

Ekstrem filmleri izleyemeyenler, boşuna izlemeye çalışarak filmleri haksız yere kötülemesin. Ekstrem ile ilgilenenler yorumlarsa daha sağlıklı olacaktır. Onedio'nun, Underground's Mordum yazıp Penance filminden fotoğraf paylaşması da ayrı komik

Pasif Kullanıcı
30.06.2016

Hayatımız olmuş korku filmi

TÜM YORUMLARI OKU (81)