Deney yöneticisi rolünü oynayan kişi, şok vermekte tereddüt eden deneğe ilk olarak, 'Lütfen devam et!' diye sesleniyordu. Ardından, 'Deney, devam etmeniz gerekiyor.' yine tereddüt gösterirse, 'Devam etmeniz çok önemli!' deniyordu. Son olarak, 'Başka seçeneğiniz yok, devam etmeniz lazım.' uyarısı yapılıyordu. Bu son uyarıdan sonra da denek, deneye devam etmeme iradesi gösterirse, deney sonlandırılıyor. Aksi halde deney, öğrenciye verilen şokun voltajı 450 volt olana kadar devam ediyor.
İlk deney grubunda bulunan 40 denekten 26’sı, acı içinde bağıran öğrenciye kulaklarıyla duydukları halde, otoriteye itaat ederek 450 voltaj uygulamaya kadar çıktı. Daha da vahimi, deneklerin tek biri bile, 300 volt seviyesinden önce deneyi bırakmadı.
En tehlikeli canlının insan olduğunu boşuna düşünmüyormuşum demek ki...
Her insanın kendisinden bile sakladığı/saklamaya çalıştığı karanlık bir tarafı var ne yazık ki. Buna sebep olarak hayal kırıklıkları, pişmanlıklar, tükenmişlikler, hayattan zevk alamama duygusu, suistimal edilen iyi niyet (çeşitlendirilebilir) kişinin karanlık tarafını ortaya çıkarmasında etkili oluyor zamanla. Bunu engellemenin en güzel yolu bizleri mutsuz eden insanları hayatımızdan çıkarmak olur sanırım. Saygılar.
her insanın içinde bir cani vardır. ben yapamam diyen insanın bile içinde vardır. kimse açlıkla, sefaletle veya başka kötü birşey ile sınanmadıkça içini bilemez. pi'nin yaşamı bu anlamda güzel bir örnek.