Yaşadığımız depremlerin sonucunda büyük kayıplar vermemizin ardından gözlerimiz olayın sorumlularına çevrildi. Elbette çok fazla yıkım yaşamamızda peş peşe iki büyük deprem yaşamamızın payı büyük. Yine de aynı sokakta bazı binalar tuzla buz olurken, bazı binalarda bir taşın bile yerinden oynamaması depremden çok binanın öldüreceği gerçeğini yüzümüze vurdu.
Herkes üzerine düşen ahlaksızlığı tam yapmış sonuç ortada.
%100 haklı. Daha önce de söyledim, bu yıkımlardan ne belediyeye ne müteahhit'e hiçbir ceza/yaptırım uygulayamazlar. Olay denetimi yapanda biter. Eğer müteahhit demiri eksik koyun dediyse, betonu dandik kullanın dediyse ve denetimci buna göz yumduysa suçludur. Zamanında ben de kamu görevi yaparken o dönemki idarecilerimden biri benden yönetmeliklere uygun olmayan bir şey istedi. Öyle çok da abartılacak bir şey değildi aslında. Ama prensip meselesi, imzalamam dedim. Birşey olmaz dedi. Siz imzalayın o zaman dedim. Kendi de imzalamadı. Bu yüzden Atatürk "Vatanını en çok seven, vazifesini en iyi yapandır." demiştir. Kimsenin maşası olmayın. Hiçbir şekilde değmez...
Sistematik olarak tepeden tırnağa rezil bir toplumuz...