Bir İngiliz'e "Aslında Sizi Krallık Yönetiyor" Dediğinizde Alacağınız 19 Yanıt

'Feodal Avrupa, Ortaçağ’ın yoksul, baskıcı, bilim aleyhtarı cehalet döneminden hemen sonra, nasıl oldu da; demokrasi devrimleri ile endüstri devrimini gerçekleştirerek gelişti?' sorusuna verilebilecek yanıtların birçoğu İngiliz tarihinde aranmalıdır.

Günümüzde Kral veya Kraliçenin sadece sembolik bir değeri olduğu İngiltere, bakalım bugünlere gelene kadar hangi süreçlerden geçmiş..

1. 14 Ekim 1066’daki Hastings Savaşı Demokrasiye Giden Yolda Tarihi Bir Dönemeçtir

1066’dan itibaren İngiltere’deki parlamentonun kaynağı o dönemin feodal hukukunda görülmektedir. Buna göre Kral, özellikle vergilendirme konusunda vasallarının görüşlerini almak zorunda tutulmaktaydı. 

Bu meclislere İngiltere’de Norman istilasından sonra Magnum Consilium adı verilmişti. (Aynı zamanda Curia Regis adı da verilirdi. Ve bir noktada kralın uyup-uymamakta özgür olduğu yasama işlevinin yanı sıra, yargı organı durumundaydı)

2. 1215 Magna Carta

Zaman içinde Kralın yetkileriyle parlamento arasında bazı paylaşımlar ortaya çıkmaya başladı. Bunlar arasında en önemlisi 1215’te Kral I. John’ın (Yurtsuz John) imzaladığı Büyük Şart, yani terminolojideki orijinal adıyla Magna Cartadır.

Bu belge aslında Soyluların, Kralın otoritesini sınırlayabilmek için giriştikleri

bir savaşımın sonucudur ve Kral I. John bu belgeyi imzalamakla:

  • Toprak sahibi soyluların onayı olmadıkça yeni vergiler salmamayı taahhüt etmektedir

3. 1295 Örnek Parlamento

İngiliz Meclisi’nin hak ve yetkileri 13.yüzyılın sonlarına gelindiğinde adamakıllı artmıştı. 1295’te Kral I. Edward’ın düzenlediği toplantıda parlamentoya katılanlar arasında baronların yanı sıra, şövalyeleri, din adamlarını ve bir anlamda burjuvaziyi görmemiz de mümkündü. Zaten bu meclise Örnek Parlamento adı verilmişti.

4. 1381 Ayaklanmaları Feodalizmin Sonu Olur

1381’de Köylü Ayaklanmaları yaşanmıştır. Bu ayaklanma İngiliz Feodalizminin sonu olmuş ve topraksız köylülerin kentlere doğu olan göçlerini de çok önemli ölçüde hızlandırmıştır.

5. 1485 Tudor Hanedanı ve Katolik Kilisesi'nden Kopuş

1485’te tahta çıkan Tudor (VII Henry) hanedanı döneminde İngiltere hızlı bir kapitalistleşme dönemine girdi. Bu dönemde İngiltere’nin dışa açılması önemli ölçüde tekstille olduğu için, devlet koyunculuğu desteklemeye başlamıştı. Bu dönemdeki bir başka önemli gelişme İngiltere’nin Katolik kilisesinden, yani Papalıktan kopmasıdır

6. 1536 Engelleme Yasası

1536’da Impeachment yasası çıkarıldı(Engelleme). Böylece kralın danışmanları yapmış oldukları siyasi eylemlerinden dolayı sorumlu tutulmaya başlanmıştır. 

Örneğin 17.yy’da parlamento ile Stuartlar arasındaki mücadele sonunda Kont Stratford idam edilmiştir.

7. 1628 Haklar Bildirisi

Parlamento 1628 yılında çıkardığı “Haklar Bildirisi” ile parlamento kararı olmaksızın vergilendirmenin ve yasadışı tutuklamaların olamayacağını ilan etmiş, bunu Krala onaylatmışsa da, I. Charles’in yasadışı davranışlarını engellemek mümkün olamıyordu. 

Zaten I. Charles haklar bildirisini, “Petition of Rights”, onayladıktan çok kısa bir süre sonra parlamentoyu kapatarak kendi başkanlığında bir hükümet oluşturacak ve Anglikan kilisesinin de desteğiyle on bir yıl sürecek olan bir baskı rejimi uygulayacaktır.

8. 1640, İngiliz Devrimi Kapıda

Bu baskı döneminde İngiltere’nin özellikle parasal sorunlarına çözüm bulma konusunda yetersiz kalan Kral, 1640 ilkbaharında parlamentoyu yeniden toplamak zorunda kaldı. Fakat toplanan bu parlamentonun istediği vergi yasalarını çıkarma konusundaki olumsuz tutumu üzerine bu parlamentoyu dağıttı. Üç hafta kadar açık kalan bu parlamentoya 'Kısa Parlamento' adı verilir.

Aynı yılın kasım ayında parlamentoyu yeniden toplamak zorunda kalan I. Charles ve hükümeti, bu kez daha uzlaşmacı bir tutum içine girdiler. Ve 3 Kasım 1640’ta açılan bu parlamento, 8 yıl sürdüğü için “uzun parlamento” olarak adlandırılır. Ve bu sekiz yılın ilk 6-7 ayı sırasındaki gelişmelerin toplamı İngiliz Devrimi’ni oluşturur.

9. Cromwell'in Ortaya Çıkışı

Cromwell, ismini ilk kez “uzun parlamento”da duyurmuştu. İç savaş başlayınca Doğu kontluklarının savunulması görevini üstlendi. Gerçekten o dönemde “şövalyeler”, parlamento ordularını çok sıkıştırmaya başlamıştı. 

Cromwell’in “ironsides-demir saflar” ismi verilen kıtaları bu saldırıları engellediği gibi, yıldızı gitgide parlayan Cromwell’in komutası altında kralcı kıtaları püskürtmeye başladı. 1646 Naseby Savaşı’nı Parlamento ve Cromwell kazanmıştı.

10. 1649 Kralın İnfazı Ve Cromwell'in "Özgür" Cumhuriyeti

İç savaşın başlaması ordunun ve Cromwell’in durumunu güçlendirdi. Kralcılara karşı savaşı gene kazanan parlamento, bu kez yakaladığı I. Charles’i yargılayarak 30 Ocak 1649’da boynunu vurdurdu. 

Ve bunun ardından İngiltere “özgür bir Cumhuriyet” olarak ilan edildi. Ancak bu, salt lafta kalan bir cumhuriyet olacak ve asıl güç Cromwell’in ellerinde toplanacaktır. Bu gelişmeler Oliver Cromwell’i “İngiltere’nin efendisi, orduyu da en güçlü siyasi kurum” yaptı.

Cromwell’in dikta yönetimi, öldüğü 1658 yılına dek sürdü.

11. II. Charles Ve Restorasyon Dönemi

1660’ta II. Charles yeniden İngiliz tahtına çıktı. Bunu engelleyebilecek tek güç olan ordu, kendi iç karışıklıklarıyla uğraşmakta olduğundan, herhangi bir biçimde müdahale edememişti. 

Stuartlar yeniden tahta çıkınca, Cromwell’in adamlarını yönetimden temizlemekle birlikte, parlamentoya karşı çok saygılı davrandılar. Zaten İngiliz demokrasisinin sarsılması çok güç olan temelleri de bu arada atıldı

12. 1679 "Habeas Corpus Act"

1679’da “Habeas Corpus Act” çıkartıldı. Bireysel hak ve özgürlüklerin güvencesi olan bu yasa, yargı gücüyle, yürütme arasındaki dengeyi kuruyor ve tüm İngiliz vatandaşlarının yargıç kararı olmadan tutuklanmalarını ve uzun süre gözaltında tutulmalarını yasaklıyordu.

13. İlk Siyasi Partiler

İlk partiler 1679’da Whigs (Liberaller) ve Troy (Muhafazakarlar) Bundan sonra Avam Kamarası ikiye bölünmüş olacaktır.

14. 1689'da Siyasal Sistemde Parlamentonun Yeri Belirlenir

Daha sonra 1689’da çıkartılacak olan “Bill of Rights” ile de siyasal sistem içinde, parlamentonun ağırlıklı yeri belirleniyor ve Kral tarafından onaylanıyordu.

Bu ilkeler, bağımsız bir yasama gücünün isteyebileceği ve bekleyebileceği tüm noktaları ve ayrıntıları kapsamaktadır. Zaten bu temeller ve bu denge üzerine oturmuş olan İngiliz demokrasisi günümüze dek, ciddi sayılabilecek hiçbir buhran ve zorlama girişimi olmaksızın yaşamını sürdürebilmiştir

15. Kralların Etkinliği Azalıyor

İlk kabine 1679 seçimlerinden sonra Whigs’lerin Kont Shafterbury etrafında toplanması ile oluşacaktır. Bundan böyle kabine, Avam Kamarası önünde sorumlu tutulacaktır. 

Krallar toplantılara başkanlık etmemişler ve bu kralların siyasi etkilerinin azalmasına yol açmıştır. Sonuç olarak önceden kabul edilmiş bir doktrin olmadan, pragmatik bir davranış ile parlamenter rejim ortaya çıkmış olur.

16. Parlamenter Rejimin Demokratikleşme Süreci

Sistem, liberal olmakla birlikte oy veren seçmenler önceleri dar çerçeveyi

yansıtıyordu. Önce dar çerçeve (Sınıf farklarına dayalı, zenginlik, fakirlik) hâkimdi. Bundan sonra sanayi devrimi etkili oldu. 

Kentleşme İngiltere’nin demografik ve ekonomik dengesini alt üst etti. Bu demokratikleşme süreci bir tarafta genel oy, diğer tarafta siyasi partileri şekillendirmiştir. 

Sorun, halkın seçim mekanizmasıyla geçerli ve tam bir şekilde temsil edilebilmesinin sağlanmasıdır. Bugün İngiliz demokrasisi genel oy-serbest seçim ilkesi üzerine kurulmuştur.

17. Reform Süreçleri:

  • 1832 Lord Grey tarafından ilk reform yapılıyor. Seçmen sayısı 1 milyon. Çok vergi veren oy verebiliyor.

  • 1867 (II. Dalga) Disraeli’nin seçim reformuyla bu defa vergilerin indirilmesiyle, seçmen sayısında artış gözleniyor. 

  • 1872 Liberal Gladstone tarafından yapılan reform. İlk defa gizli oy verme yöntemi getirildi.

  • 1883 Gladstone; daha önce sadece kentlilerin oy vermesini düzenleyen yasaya köylülerin de oy verebileceğini ekliyor.

  • 1918 Represantation of People Act yasası ile kadınlara 30 yaş, erkeklere 21 yaş genel oy hakkı tanınıyor.

  • 1928’de son nokta koyuluyor. Kadın-erkek oy verme yaşı 21’e çekiliyor.

18. Siyasi Sorumluğu Olmayan Kral veya Kraliçeler

19.yy sonuna kadar Muhafazakârlar (Troy) ile Liberaller (Whigs) bulunurken, 20.yy’da Troy (Muhafazakârlar) ve Labor (İşçi Partisi) bulunmaktadır.

2.Dünya Savaşından sonra çift parti sistemi sağlam bir yapı üstüne oturtulmuştur. Hükümet ve kabine eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. İngiltere’de kabine hükümeti söz konusu olmaktadır. Klasik parlamenter rejimde yürütme organının iki başı vardır: 

  • Siyasi sorumluluğu olmayan, temsili işlevini sembolik yürüten devlet şefi karşılığındaki Kral veya Kraliçe

  • Seçilmiş meclis önünde siyasi sorumluluğu olan yetkileri fiilen elinde toplayan hükümet veya kabine hükümeti

19. Sonuç: İngiltere Kişilere Değil Kurallara Bağlıdır

İngilterede başlayan demokratikleşme ve anayasacılık hareketleri, 16. ve 17. Yüzyıl Avrupa’sında heyecan uyandırmaya başlamış; bu heyecanla başlayan uyanış, Hobbes, Locke, Montesquieu, Rousseau gibi fikir adamlarının yazdıklarıyla yoğrulmuştur. 

Birbirini bir domino etkisi ile tamamlayan süreç, “kişilere bağlı değil de kurallara bağlı” bir sistemi, yani anayasalı yönetimleri beraberinde getirmiştir.

Bugün de “meçhul bireyin” çıkarına en uygun yönetim, anayasalı yönetimdir. Yani kuralların, adilane bir şekilde işletildiği demokratik rejimlerdir... 

Kaynak:

Tarihsel Arka Planda Avrupa’nın Demokratlaşmasında Anayasa Hareketleri: İngiltere Örneği

Oğuz FIRILDAK

Yeditepe Üniversitesi, Siyaset

Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Doktora Öğrencisi.

Popüler İçerikler

Beklenen Gün Geldi: Birbirinden Ünlü İsimler Saygı1 Formatının İkinci Konuğu Sertab Erener İçin Sahneye Çıktı!
Mauro Icardi'den Olay Wanda Nara Paylaşımı: ''Evimde 2 Saat Boyunca Beni Taciz Etti''
Sevgilisine Atacağı Fantezi Mesajını Yanlışlıkla Karısına Atan Ünlü Patron İcralık Oldu