Siz bunu yapabilir miydiniz?
Siz bunu yapabilir miydiniz?
12 Ekim 1972 Cuma günü, Uruguay'ın Old Christians isimli rugby takımı And Dağları üzerinden geçen bir uçuşla Şili’nin Santiago şehrinde yapacakları karşılaşma için yola çıkmıştı. Ancak fırtınalı dağ havası yüzünden, uçak geceyi geçirmek üzere Arjantin’in Mendoza şehrine indi. 13 Ekim öğleden sonra yolculuğa devam etmek üzere havalanan uçak kısa süre sonra dağlardaki bir geçidin üzerinden uçmaya başlamıştı.
Kopan sağ kanadın savrularak uçağın kuyruk bölümünde büyük bir delik açmasıyla kontrolü kaybeden pilotlar, ikinci bir zirveye daha çarparak sol kanadı da kaybetti ve uçak çakıldığı dik bir yamaçtan kayarak bir kar yığınına takılarak durabildi.
Geride kalan 27 kişi dondurucu soğuk altında dağların yüksek rakımında hayatta kalmanın çok zor olduğu koşullarla karşı karşıya kaldı. Onaltıncı gün çığ düşmesi sonucu 8 kişi daha öldü. Altmışıncı güne kadar soğuk ve açlıktan 3 kişi daha ölecek ve sonuçta 16 kişi kurtulacaktı ama nasıl? Aralarında doktor olmadığı gibi hiç bir tıbbi gereçleri yoktu ve zayıf düşen ölüyordu. Sağ kalanlardan iki tıp öğrencisi enkaz parçalarıyla yaptıkları aletlerle ancak kırık çıkıklarla baş edebiliyordu.
Ancak beyaz olan uçak, karın içinde kaldığından gökyüzünden görülemiyordu. Aşırı soğukla baş edebilecek kıyafetleri ya da buzda yürüyebilecekleri ayakkabıları yoktu. Uçağın izolasyon malzemelerinden kendilerine battaniye yapmışlardı ve üçer dörder kişilik gruplar halinde bu malzemelerin altında yatıyorlardı. En önemli sıkıntı ise açlıktı. Kaza sonrası ilk günleri uçak enkazında buldukları yiyeceklerle atlatmışlardı. Bavullarda buldukları çikolata, bisküvi, kraker gibi ürünleri yiyip buz eritip içiyorlardı. Ne kadar az pay etseler de, stoklar kısa sürede tükenmişti. Karla kaplı dağlık arazide ne bir doğal bitki örtüsü vardı ne de herhangi bir hayvan yaşıyordu. Hayatta kalabilmek için zor bir karar vermeleri gerekiyordu ve ölen arkadaşlarının cesetlerini yemeye karar verdiler. Ölenlerin çoğu hem sınıf arkadaşları hem de yakın dostlarıydı. Bazıları başlarda çekingen davrandıysa da hayatta kalmanın başka bir yolu olmadığını anlayarak birkaç gün içinde fikirlerini değiştirdiler.
Yüksek rakımda vücudun kalori ihtiyacı astronomiktir… Açlıktan ölüyorduk ve yiyecek bulma umudumuz da kalmamıştı, ama açlığımız o kadar arttı ki yine de aramaya devam ettik… Tekrar tekrar uçağın gövdesinde kalmış kırıntıları aradık durduk. Bavulların deri kısımlarını koparıp yemeye çalıştık. Bu maddelerdeki kimyasalların bize yarardan çok zarar vereceğini bile bile… Koltuk oturaklarını saman buluruz ümidiyle parçaladık ama içinden sadece yenmesi mümkün olmayan koltuk süngeri çıktı. Tekrar tekrar aynı sonuca varıyordum kafamda: Eğer üstümüzdeki elbiseleri yemeyeceksek burada alüminyumdan, plastikten, buz ve kayadan başka hiçbir şey yoktu.
Aldıkları haberle umutsuzluğu düşseler de uzun süre arkadaşlarının etlerini yiyerek yardım beklemeye devam ettiler. 60. günde artık tek kurtuluş yolunun batıya doğru dağları aşmak olduğunun farkına vardılar. 61. gün yola çıkmanın doğru olacağına kanaat getiren iki kişi 12 Aralık’ta tırmanmaya başladı.
Yürüyüşlerinin dokuzuncu günü üç köylüyle karşılaşıp yardım istediler. Ertesi gün köylülerin çağırdığı yardımla dağdaki 70. günlerinde bu iki kişi kurtarıldı. Diğer kazazedeler kurtarma haberini uçaktaki radyodan duydular. Kurtarma ekiplerinin yetersiz olması nedeniyle kalanların altısı 71. günde, son sekizi ise 72. günde helikopterle kurtarıldı. Kurtulanlar Santiago’daki hastanelere götürülerek, yükseklik hastalığı, soğuk çarpması, dehidratasyon, iskorbüt, kırık kemikler ve kötü beslenme nedeniyle tedavi gördüler.
Diğer detayları sadece aileleriyle paylaşmayı planlamışlardı. Ancak Uruguay Hava Kuvvetleri Uçuş 571 kazasından sağ kurtulanların olduğu haberi uluslararası basına da sızdığından yöre gazeteci akınına uğradı. Kaza yerinde çekilen dehşet verici fotoğraflar basına sızdırıldı ve sansasyon yaratmak üzere hazırlanmış yazılarla kamuoyunun önüne atıldılar.
Tüm dünyaya, hayatta kalabilmek için yaptıklarını anladıklarını ve kabul ettiklerini bildirdiler. Buna rağmen basın, olayın sadece beslenme şekline odaklanıp bir yamyamlık vakası olarak tarihe geçmesini sağladı.
filmini izlemiştim küçükken bunun insnın aklı almıyor ama onların yerinde ben olsam napardım dıyorum açlıktan olmek mı sanmıyorum ıcgudusel olarak yasama ıstegı devreye gırerdı ne etı olduguna bakmadan yerdım sanırım dıyorum sonra. benzer bıseyıde dunya savasları donemı ıcın anlatırlar rusyada kıs donemı ve savas nedenıyle yıyecek bulamayan ucra koylerdekı ınsanlar once sokak hayvanlarını yıyor sonra onlarda bıtınce ölenlerı yıyorlar dıye anlatılır . ınsan demek kı ac kalınca artık mantıklı olamayacak bır noktaya varıyor dıye dusunurum hep durumlar ıcın Tanrı kımseyı aclıkla sınamasın
Filmi yapılmıştı."yaşamak için" (Alive) izlemek isteyen varsa diye burada dursun.
Bunun bir de canlı insanı öldürüp yeme seklinde versiyonu vardı ki hukuk fakültesinde ceza hukuku dersinde hoca örnek olarak vermişti , bir gemi kazasiydi ancak şuan hatırlayamadım, micoyu öldürüp yiyorlardı galiba