Henüz 40’ında bir bilim insanı olan Doç. Dr. Mete Atatüre, “imkânsız” kabul edileni başardı.
Bilim ve sanat odaklı sohbetlerin içinde büyüyen Atatüre, ortaokula geçtiğinde ailesi ile birlikte Amerika’ya taşındı.
Bu durumun farkında olan fizik hocası ona bir teklifte bulundu. Ona bir fizik kitabı verecek ve bir hafta sonra öğrencisini bu kitaptaki konulardan sınava sokacaktı. Ödül büyüktü: Eğer bu sınavı geçerse, sene boyunca bir daha fizik derslerine de sınavlarına da girmeyecekti Mete.
II. Dünya Savaşı’nda ilk nükleer silahların üretildiği Manhattan Projesi ve bu projenin başkanı, “atom bombasının babası” olarak anılan Julius Robert Oppenheimer’ın hayat hikayesi de vardı aralarında. Mete okudukça bakış açısının genişlediğini ve yeni yeni vizyonlar kazandığını gördü.
Bu arada, Mete sınavı geçemedi fakat önünde yepyeni bir dünya açıldı.
Amacına giden yolda tercihini Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü’nden yana kullandı Mete Atatüre. Fizik dünyasının harikalar diyarı olarak bilinen kuantuma merak saldı. Üniversite eğitimini başarıyla bitirdi ve tekrar Amerika’ya döndü. Hâlâ Atomsal, Mezoskopik ve Optik Fizik Grubu başkanı olduğu Cambridge Üniversitesi’ne ise 2007’de geldi. Doçent unvanı aldığı bu üniversitede, on beş kişilik ekibiyle yeni teknolojiler geliştirme üzerine çalışmalar yürüttü.
Atatüre’nin başarısı, dünyanın ileri gelen bilim dergilerinde duyuruldu. Işığı ‘sıkıştırma’ denen yöntemle ölçümü uygulayan Atatüre, bunu yaparken atomdan 100 kat daha güçlü bir süper atom elde etti.
Peki, nedir bu ışık seviyesinin gürültü ölçümü?
Yaklaşık 35 senedir bu gürültünün varlığını kanıtlamaya çalışan fizikçiler, maalesef bir sonuca varamamıştı. Ta ki Mete Atatüre’ye kadar.
Böylece ışıkla etkileşimi tek bir atomdan 100 kat daha fazla olan bir ‘süper atom’ elde etmiş olundu ve yıllardır gözlenemeyen bu kuantum gürültüsü böylece net bir şekilde ortaya çıkarılmış oldu.
Kısacası bu buluş, matematiksel olarak iddia edilen bir teorinin doğada karşılığını bulması demek. Bir anlamda insanın doğayla konuşması, sorduğu soruya cevap alması demek...
Doğa ile aramızdaki ilişkiyi düşününce (HES, ağaç katliamı), onunla konuşabilmek adına bu buluşun değeri daha da artıyor.
Geçen günlerde Nobel Kimya Ödülü’nü kazanan Aziz Sancar’dan sonra, Atatüre’nin de gelecekte Nobel ödülüne aday olması çok da uzak bir ihtimal olmasa gerek…
Başarılarının devamı dileğiyle güzel insan…