Güvenlik algımızı derinden sarsan afet sonrasında fiziksel yaraları sarmak ve bölgedeki ihtiyaçları temin etmek için tek yürek olmuş bir şekilde çalıştık. Bu büyük yıkım, ruhsal yaraların da bir an önce ele alınmasını gerektirdi. Yaşanılanlar, hiç şüphesiz ki fiziksel etkileriyle birlikte ruhsal dünyamızı da derinden sarstı.
Doğrudan depremi yaşayan bireyler hala var olan koşullar altında yaşamlarına devam etmeye çalışırken bölgeden uzakta yaşayan bireyler ise muazzam bir gönüllülük ile “Onlar için ne yapabilirim?” sorusunun telaşını yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Bireysel ve toplumsal ağır hasar aldığımız, yıkım ve kayıplar yaşadığımız tartışmasız bir gerçektir.