Dünya Nüfusu Bir Gecede 2 Katına Çıkarsa Ne Olur? Neler Yaşanır?

Aşağıdaki galeriyi hazırlarken ziyaret ettiğim; dünya genelindeki doğum ve ölüm sayılarını, saniye saniye bildiren http://www.breathingearth.net/ sitesindeki rakamlara göre gezegenimizin nüfusu: 16.01.2015 Saat 13:41 itibariyle, 7,267,134, 414 kişiydi. Sitede ziyaretçi olarak kaldığım 3 dakika içerisinde 696 doğum ve 265 ölüm gerçekleşti.

Bir yıl içinde, New York nüfusunun on katı kadar bebek dünyaya geliyor. Bu hızla çoğalmaya devam edersek, zaten elli dokuz yıl sonra dünya nüfusu ikiye katlanacak. Yedi milyar insanın yükünü zor taşıyan dünyamız, bir gecede böyle bir şeyle karşılaşırsa ne olur?

1. 6 Ay Sonrası (Dünya Nüfusu 14 Milyar)

Ülkelerde iki katına çıkan nüfusu barındırmak için tek çare dev gökdelenler. Bir milyon ton ağırlığındaki iki yüz katlı bu gökdelenlerin; dünyanın derinliklerine batmaması için, kayalıkların üzerine inşa edilmesi gerekiyor. Konut sırası bekleyen insanlar, kalacak yer bulmakta zorlanıyor.

İki katına çıkan dünya nüfusunu doyurmak için, Güney Afrika’nın yüz ölçümü kadar alan kaplayan çiftliklerin de iki katına çıkması gerekiyor. Bunun için de binlerce metrekare ormanlar çiftliğe dönüştürülüyor. Ülkelerin toplam mısır ve tahıl stoku tüm dünyayı on iki hafta besleyecek düzeydeyken, bu iki katına çıkmış nüfus için yeterli olmuyor. Çin, Hindistan gibi kalabalık ülkelerde, bu stok hemen tükeniyor. Toplamda 5 milyar insan açlıkla mücadele ediyor.

Dünya üzerinde 240 milyon süt ineği var. Bir inek yirmi dört aylık olana kadar süt vermiyor. Kalabalık nüfus için, süt üretimi talebi karşılayacak düzeyde değil. Bu da yiyecek fiyatlarının hızla artmasına sebep oluyor.

Amerika Birleşik Devletleri; yetiştirdiğinin dörtte biri olan '45 milyon tonu mısır olmak üzere' 72 milyon ton tahıl ihracını kesiyor.

Okyanusa yönelen aç ülkeler; devasa ağlarla, bir buçuk kilometreye kadar balık avlıyor. Sayısı artan yiyecek kamyonları, yollarda tahribata neden oluyor. Dünya bu yükü kaldıramıyor.

2. 1 Yıl Sonrası

Artan nüfus konut krizine neden oluyor. Evsiz kalan üç milyar insan; alışveriş merkezlerinde, boş buldukları alanlarda çadır kentler kuruyor. Ulaşım da ayrı bir sorun. Dünya genelinde, bu sorunun çözümü için araç sayısı arttırılıyor.

Tüm dünyada; bir sokak aralığında, yüz bin insanı barındıracak, rüzgârın geçişini sağlayacak boşluklar bulunan, 200 katlı süper gökdelenler inşa edilmeye başlanıyor. Fay hattı üzerinde bulunan süper gökdelenlerin ağırlığı depremleri tetikliyor.

Bir dairede tek aile dönemi kapanıyor. İnşaatlara yer açmak için kesilen ormanlar gezegeni yaralıyor.

Dünyanın birçok ülkesindeki su şebekeleri, aşırı artan ihtiyacı karşılayamaz hale geliyor. Kullanım miktarı iki katına çıkınca, şebekeler yetersiz kalıyor. Tatlı su kaynakları, taşan kanalizasyonlarla kirlenmeye başlıyor. Temiz su sıkıntısı, dizanteri ve ishal salgınlarına yol açıyor. Kanalizasyon ve çöp toplama sistemleri yetersiz kalıyor. Bu da fare işgaline yol açıyor. Farelerin taşıdığı ölümcül hastalıkların yanı sıra menenjit ve böbrek yetmezliği gibi hastalıklar da artıyor.

Aşırı yapılaşma, enerji şebekelerine fazla yüklenilmesine sebep oluyor. Nükleer ve termik santraller kuruluyor. Enerji tasarrufu için elektrik kesintileri başlıyor.

3. 3 Yıl Sonrası

Su kesintileri artıyor ve çiftlikler yetersiz kalıyor. Kıtlık, işsizlik ve göçler artıyor. Yükselen fiyatlar, ekonomik çöküşün olması öfke ve çaresizlikle birleşince, şiddet olayları artıyor. Yağmalar başlıyor, kanunlar yok sayılıyor.

Enerji üretiminin artışı, çevre kirliliğine sebep oluyor. Doğal kaynaklar hızla tükeniyor ve su krizi artıyor.

Bir ton çelik için üç yüz bin litre su gerekirken, susuzluk çelik üretimini aksatıyor ve bu da inşaatların yapılmasını engelliyor. Su ihtiyacını denizden karşılamaya çalışan kıyı bölgeler, tuzdan arındırma tesisleri yapıyor. Balık türlerinin nesli tükeniyor. Kıtlık, göçlere sebep oluyor.

4. 7 Yıl Sonrası

Çadır kentlerin yerini mega gökdelenler alıyor. Arabalar yasaklanıyor ve toplu taşıma mecbur kılınıyor.

Elektrik üretimi için; nükleer reaktörler, güneş panelleri ve rüzgârdan yararlanılıyor. Bu da üretimi ancak %25 arttırıyor.

Su fiyatları artıyor. Kaynaklar hızla tükeniyor. Kuraklık, kirlilik ve aşırı göç artıyor.

5. 10 Yıl Sonrası

Susuzluk yüzünden insanlar topluluklar halinde  kuzeye göç veriyor.

Suyun az kullanılması vücutta dehidrasyona ve ileri aşamalarda ölüme sebep oluyor. Kullanılan kimyasallar, her yere taşınıyor ve su kirliliği artıyor. Gübreler, su yüzeyinde yosun birikimine sebep oluyor ve yosunlar ölürken sudaki oksijeni de emiyorlar. Bu da balıkların ölümüne neden oluyor.

Okyanuslar yüzen çöllere dönüşüyor. Kirlilik ve ölüm döngüsü tüm gezegene hâkim oluyor.

Sahra Çölü güneye doğru genişlemeye başlıyor.

Ülkeler su sorununu gidermek için; kutuplardan dinamit yardımıyla buzul parçaları koparıp, sahil şehirlerine çekiyorlar.

6. Ve 35 Yıl Sonrası..

Hayatta kalan insanların sayısı, nüfus patlamasından önceki sayılarının çok altına düşmüş durumda.

Her şey alt üst olmuş, ekonomi çökmüş, su kaynakları kurumuş, şehirler terk edilmiş...

www.biyolojiegitim.yyu.edu.tr

Ancak 35 yıl boyunca azalan dünya nüfusu nihayet dengesini buluyor. Dünya nüfusu şimdi 4 milyar. Ve doğa sonunda kendini yenilemeye başlıyor..

Popüler İçerikler

Wanda Nara ile Yasak Aşk Yaşadığı Öne Sürülen Keita Balde Sivasspor'dan Gönderildi
Gazeteci Fulya Öztürk'ün Azerbaycan Milletvekiline Ağladığı Anların Beden Dili Analizi Çok Konuşuldu
Görüşme Esnasında Erkeğe Maddi Sorular Sorulmasını Destekleyen Kadın Tepkilerin Odağında