İlhan Oral, yayımladığı köşe yazısında kadınlara şiddeti şu cümlelerle meşrulaştırmaya çalışmıştı: “İki çocuklu kadın bir gün sekiz senelik kocasını terk ediyor. Valizlerini ve iki çocuğunu da alıyor, kocasını ve ailesini hiçe sayarak evinden kimliği bilinmeyen bir erkekle kaçıp gidiyor ve bu kadın 'özgürce seçimini yapmış oluyor.' Tabii bir tarafta kadını yüksek dozda dolduruşa getirirken diğer tarafta kocası ile arasını açmak için her türlü melaneti yaptılar. Oldu olacak bir de evden kaçan kadınlara sığınma evi icat ettiler. Evet, kadını erkekleştirirken, diğer tarafta erkeğin de bütün yetkilerini elinden aldılar. Altı ay evinden sürgün ediyorlar, bu altı ay süreyle evine beş yüz metre yaklaşmasını yasak ediyorlar. Evet, böyle hüküm veriyorlar. Güya şiddeti önleyeceklermiş ve güya kocayı şiddetten caydıracak ve kadını onun şiddetinden kurtaracaklarmış! Zaten kadının rahatça gidip kalacağı sığınma evi var veya daha da canı sıkılırsa 'elini sallıyor' erkek buluyor, gidiyor. Şu hale bakar mısınız? İbret alan huzur bulur. İbret almayan ya inadına cahil ya da zekâ özürlüsüdür. Onun için şiddete karşı koymaya kalkışmayın!”
"En büyük savaş cehalete ve gericiliğe karşı yapılan savaştır." Mustafa Kemal ATATÜRK
Bu ülkenin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün adını böyle bir çirkin şeylerle gündeme getiren bir topluluğa, nasıl olur da kimse sesini çıkaramaz. toplansın bakalım bir kaç bin kişi Ak-it binasının önünde içeride kendine yazar diyen sersemlere bir haddini bildirsinler bir daha böyle bir şey yapabiliyorlar mı izleyip görelim ?
aslında kağıt parçasının ismiden ne olduğu belli. AK-İT ( gerçi bunlar sokak köpeği bile değilde itlere bile saygı ve sevgi besliyoruz )