Fazla vakit kaybetmeye gerek yoktu, bir süre Edirne’yi dolaşıp, fotoğraflar çekip ardından derhal Kapıkule’ye giden bir araca atlayacak ve yürüyerek Avrupa seyahatimin ilk gerçek durağı olan Bulgaristan’a ulaşacaktım. Resepsiyona indim, sinirliydim; “Yahu sular kesik?!” diye çıkıştım resepsiyondaki 17-18 yaşlarındaki gence, abi belediye suları kestiyse biz ne yapalım dedi. Haklı gibiydi ama “deponuz olacak deponuz!” diye çıkışmaya devam ettim. Depo fikri o an oracıkta gelmişti aklıma, bazen çok pratik zekalı 9oluyorum diye düşünürken, çocuk abi gecesine 75 tl veriyorsun ya Allah aşkına, istersen her odaya lig tv’de koyalım… diyerek söylendi ve kimliğimi verdi. O an bir şey söylemedim, çünkü sözlerimi her şeyimi alıp çıkarken söylene söylene söyleyecektim. Kimliğimi aldım, anahtarları verdim, arkamı dönüp çıkarken “her şeye de lafınız var a.ına koyim, laf söyleyeceğinize iş yapın iş” dedim. Bu laf ona yeter diye düşünürken çocuk arkamdan “siktir git be sabah sabah” dedi. Duydum, çok iyi duydum ama duymazlıktan gelmek o an için daha iyiydi, çünkü evimden çok uzakta, bilmediğim diyarlarda çok güzel dayak yiyebilirdim.
Adam onedio yu resmen aile günlüğüne çevirdi.Okudum mu tabi ki okumadım.Yaptığın hiç hoş değil butonuna bastım mı tabi ki bastım.Affetmem.
bulgaristanda soyulur kesin 100 tl basarım
baba zevkle takip ediyorum yazıları,mahalleden dışarı çıkmamış elemanların yazdıklarını takma kafaya