Bir Dostluğun, Bir Cinayetin ve Bir İflasın Tam Göbeğinde Duran Meşhur Tablo: Kaplumbağa Terbiyecisi

Osman Hamdi Bey’in “Kaplumbağa Terbiyecisi” adlı ünlü tablosu mutlaka duymuşsunuzdur. Türk sanat tarihinin en önemli ve en pahalı eserlerinden biri olan Kaplumbağa Terbiyecisi, şu an Pera Müzesi’nde sergileniyor ancak yolu oraya düşene kadar başından pek çok macera geçmiş. Bir dostluğun, bir cinayetin ve bir iflasın tam göbeğinde duran bu tablo, bakın bugüne gelinceye dek ne olaylara tanık olmuş…

Öncelikle size biraz bu tablo hakkında bilgi verelim.

Eserin yaratıcısı olan Osman Hamdi Bey, çoğu kişi tarafından yalnızca bir ressam olarak biliniyor, ancak kendisi arkeoloji ve müzecilik konusunda da uzman bir isimdi. Resim ve arkeoloji alanlarında eğitim görmüş olan Osman Hamdi Bey, ilk Türk arkeolog unvanına sahip olmasının yanı sıra İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin ve Mimar Sinan Üniversitesi’nin temeli olan Sanâyi-i Nefîse Mektebi’nin de kurucusudur.

Çoğunuzun bildiğinin aksine ünlü “Kaplumbağa Terbiyecisi” tek bir tablo değildir; bu eserin bir ikizi vardır.

Osman Hamdi Bey, çok beğendiği bu tabloyu bir yıl sonra yeniden çizmişti. 1906 ve 1907 yıllarında yapılan bu iki eser arasında kaplumbağa sayıları ve yerleri, duvardaki tablo, yerdeki vazo ve pencere kemeri gibi detaylarda bazı farklılıklar bulunmakta...

Eserle ilgili detayları merak edenleri şu içeriğimize doğru alalım, zira konu burada biraz sapmaya başlıyor.

21 Maddede Osman Hamdi Bey ve Türk Resminin En Pahalı Tablosu 'Kaplumbağa Terbiyecisi'

Bir dönemin zengin armatörlerinden olan Saim Birkök, I. Dünya Savaşı’nda yedek subay olarak görev yapmaktadır...

Savaş sırasında yaralanan Birkök, hastaneye kaldırılır ve burada yakın bir arkadaş edinir. Arkadaşı Saim’i o kadar sever ki doğacak oğluna bile Saim adını verir. Saim Birkök, hayatı boyunca evlenmemiştir; kendine ait bir ailesi ya da sevgiyle bağrına basacağı bir evladı yoktur. Sebebi aile özlemi midir yoksa arkadaşına yaptığı bir iyilik midir bilinmez ama Birkök, küçük Saim’i evlat edinir ve onun her türlü masrafını üstlenir.

Küçük Saim nam-ı diğer Saim Gökdoğan, manevi babasının da verdiği destekle İstanbul Teknik Üniversitesi’ne girer ve inşaat mühendisi olur.

Saim Birkök, oğluyla birlikte aileden kalma büyük bir tersane işletmektedir.  Oğlu Saim, Birkök’ü o dönem büyük bir borcun içine sokar. Saim Gökdoğan’ın kefil olduğu işler ve kumar borçları Saim Birkök’ü git gide zora sokmaktadır. Birkök, yıllarca manevi oğlunun bu davranışlarını alttan almak için elinden geleni yapmıştır ama durumlar düzelmez. Ve sonunda iplerin koptuğu bir an gelip çatar…

İkilinin arasında çıkan büyük bir tartışma sonucunda Saim Birkök, oğluna bir el ateş eder ve Saim Gökdoğan hastaneye götürüldüğü sırada hayatını kaybeder.

Bir sinir anında oğlunu vurduğu için pişmanlıkla çırpınan Saim Birkök, her ne kadar oğlunu hayatta tutmaya çalıştıysa da başarısız olmuştur. O güne kadar üzerine titrediği, ona en yakın dostundan emanet olan evladı Saim Birkök’ün silahından çıkan tek bir kurşunla ölmüş ve geride ömür boyu yaptığının acısını taşıyacak bir baba kalmıştır.

Saim Birkök, olaydan sonra tutuklanır ve cezasını çekmeden önce sağlık kontrolü için hastaneye sevk edilir. İşin garibi, muayene sırasında Birkök’ün kanser olduğu ortaya çıkar...

Hapishanede kaldığı zamanlarda ilginç bir ziyaretçisi olur Saim Birkök'ün; araştırmacı Mustafa Cezar. Cezar, Osman Hamdi Bey ile ilgili bir kitap yazmaktadır ve yaptığı araştırmalar sonucu yolu Saim Birkök'le kesişir. Bunun sebebi, Osman Hamdi Bey'in ilk 'Kaplumbağa Terbiyecisi' versiyonunun büyük bir sanat aşığı olan Saim Birkök'ün koleksiyonunda bulunmasıdır. Cezar, Birkök'ten resmi incelemek ve fotoğraflarını çekmek için izin alır ve böylece ünlü tablo, Cezar sayesinde ilk kez halkla buluşur.

Saim Birkök'ün durumu ağırlaştığı için serbest bırakılır ve aynı yıl hayatını kaybeder. Malvarlığının tamamını ise kendi soyadını taşıyacak olan ve bir an evvel kurulmasını istediği vakfa bırakır.

Birkökler Vakfı, Kaplumbağa Terbiyecisi tablosunun yeni sahibi olur ve bundan 20 yıl sonra da vakıf yararına düzenlenen bir müzayedede açık arttırmaya çıkar. Tablo, Show TV'nin kurucusu Erol Aksoy tarafından 1 milyon dolara satın alınır ve İktisat Bankası koleksiyonuna dahil olur. Tablonun laneti midir bilinmez ama Aksoy'un bankası batar, Kaplumbağa Terbiyecisi ise bu kez TMSF'nin eline geçer.

TMSF'nin düzenlediği açık arttırmada tablo 5 milyon dolara alıcı bulur. Meşhur "Kaplumbağa Terbiyecisi" artık Pera Müzesi'nin bir ferdi olacaktır...

Gördüğünüz gibi başrolü bizzat Osman Hamdi Bey'in kendisi olan bu tablonun ilk versiyonu binbir macerayla bugünlere gelmiş. Lanetli olan tablo muydu yoksa bahtsızlık sahiplerde miydi bilinmez ama Kaplumbağa Terbiyecisi'nin ister istemez pek çok olaya karıştığı kesin. Fırsatınız olursa bu eseri gidip yerinde görmenizi tavsiye ederiz. Kim bilir, belki yüz yüze gelince size şahit olduğu başka hikâyeleri de fısıldar...

Popüler İçerikler

Türkiye'ye Gelir mi? Suudi Arabistan'da Forma Giyen Cristiano Ronaldo'dan Değişim Kararı
Galatasaray'ın Yıldızı Osimhen İçin Fenerbahçe Napoli ile Temasa Geçti
Mike Tyson Kaybetti: Tarihi Mike Tyson - Jake Paul Maçında Neler Oldu?
YORUMLAR
20.11.2018

Kim bilir, belki yüz yüze gelince size şahit olduğu başka hikâyeleri de fısıldar...nasil guzel cumle bilgilendirici icerik

25.07.2019

ben de aynen böyle yazacaktım

20.11.2018

Sağolun

20.11.2018

Osman Hamdi müslüman değildir, dönemin ittihatı tekakicilerindendir, İngiliz hayranı birisidir, bir tablosunda kadının ayak altına Kuran resmetmiştir. Ayırca eşcinsel tabloları vardır, aratın. https://productimages.hepsiburada.net/s/0/431/9455303426098.jpg

20.11.2018

yani?

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ