Makyaj trendleri tıpkı modanın kendisi gibi her dönem değişiyor ve gelişiyor. Bir zamanlar incecik kaşların, parlak lip gloss’ların moda olduğu günlerden kontür oyunları ve “Instagram makyajı” dediğimiz kusursuz görünümlere geçiş yaptık. Hazırsan gel, 2000'ler sonrası makyajın değişimine birlikte göz atalım!
Şeffaf veya hafif pembemsi lip gloss'lar, her makyajın yıldızıydı. Tabii ki bu parlaklık rüzgarı, rüzgarda uçuşan saçların dudaklara yapışmasıyla tam bir kabusa dönüşüyordu ama olsun, dudaklar ne kadar yapış yapışsa o kadar iyi!
Emo makyajı tam bu dönemin ruhunu temsil ediyordu. Gözlerin etrafına çekilen simsiyah kalın eyeliner, bolca maskara ve göz çevresinde karanlık bir etki yaratan farlarla tam bir “kalbim kırık ama cool’um” havası yaratılıyordu. Göz makyajı ne kadar dramatik olursa, o kadar iyiydi.
Erken 2000’lerin ince kaşlarının ve parlak dudaklarının yanında bir de brick-red yani tuğla kırmızısı tonlarında rujlar vardı. Bu ruj, “ben buradayım” diyen görünümüyle dönemin moda ikonu olan Britney Spears’tan Drew Barrymore’a kadar herkesin favorisi olmuştu. Bu ruj tonu, dramatik göz makyajı yapmadan bile yüze anında cool bir hava katıyordu.
2000'lerde parlak, metalik farlar, ciltte hafif ışıltılar ve uzay çağından fırlamış gibi görünen pembe ya da mor tonlar makyaj trendlerini ele geçirdi. Hatta o dönemde herkes, Britney Spears ya da Christina Aguilera'nın sahnedeki hali gibi görünmek istiyordu.
2000'li yıllarla birlikte dudaklarda kahverengi dudak kalemi dönemi başladı. Çerçevesi belirgin içi hafif açık tonlarla doldurulmuş dudaklar herkesin favorisi oldu. Hatta dönemin ikonları, kahverengi dudak kalemini bir statü sembolü gibi taşıyordu.
2000’lerde açık mor tonlarının göz kapaklarına yumuşacık bir şekilde yayıldığı bu makyaj akımı, özellikle Paris Hilton ve Christina Aguilera gibi isimlerin tercihi oldu. Hem feminen hem de zarif görünen lavanta renkli far, günlük makyajda bile kullanılıyordu.
Bordo, mürdüm ve koyu kahve gibi cesur tonlar, 2010’larda dudakları başrole taşıdı. Mat yapılar sayesinde rujlar, saatlerce bozulmadan kalıyor ve fotoğraflarda mükemmel görünüyordu. Ama elbette mat rujların “çizgilere dolma” sıkıntısını çözmek için dudak peeling’leri ve nemlendiriciler de bu dönemde hayatımıza girdi.
Elmacık kemiklerini belirginleştirmek, burnu daha ince göstermek ve çene hattını keskinleştirmek için bronzer’lar ve aydınlatıcılar kullanılıyordu. Makyaj masaları adeta ressam paleti gibi görünmeye başlamıştı. Kontür yapmayı öğrenmek için saatlerce YouTube videoları izlemek de tam bir '2010'lar aktivitesi' idi.
“No make-up” makyajında temel amaç, makyaj yapmış gibi görünmeyip aslında bolca ürün kullanarak doğal bir görüntü elde etmekti. Hafif bir fondöten, belli belirsiz bir allık, nude bir ruj ve maskara ile “sabah böyle uyandım” demek çok modaydı. Ama hepimiz biliyoruz ki bu görünümü elde etmek için saatler harcanıyordu.
Kendall Jenner ve Bella Hadid gibi ünlülerin ikonikleştirdiği bu stil, ince eyeliner’lar, yukarı taranmış kaşlar ve göz çevresini yukarı çekmek için yapılan özel bir gölgelendirme tekniğiyle tamamlanıyordu. Tabii bu trend yalnızca makyajla sınırlı kalmadı, bazıları bu görünümü kalıcı hale getirmek için estetik prosedürlere bile başvurdu!
Hepimize “Neden hep siyah kullandık ki?” dedirten renkli eyeliner ve maskaralar siyahın tahtını salladı. Pastel mor, elektrik mavisi, neon pembe gibi canlı tonlarla herkes göz makyajına bambaşka bir boyut kazandırdı. Hatta bazıları sadece maskaralarını renklendirerek sade ama etkileyici bir görünüm yakaladı.
Kore makyajıyla cam gibi parlak ve sağlıklı bir cilt, hafif allık, dudaklarda gradyan uygulamalar ve gözlerde minimal ama aydınlık dokunuşlar popüler hale geldi. Kore güzellik trendleri, doğal güzelliği ön planda tutarken makyajda zarif bir görünümü de beraberinde getirdi.