Bir de Uzmanlardan Dinleyelim: Hemen Kapıdaki Ekonomik Kriz ve Dolar'ın Artışına Ekonomistler Ne Diyor?

Mahfi Eğilmez'den Ege Cansen'e, ekonomistlerin dolar'ın durumu hakkında neler söylediğine yakından bakalım.

1. Mahfi Eğilmez, sabit kur rejimini anlatırken bugünkü duruma çözüm aradı ve “Bu durumda yapılacak tek şey mevcut riskleri hızla düşürecek siyasal ve ekonomik adımları atmaktır” dedi.

Sabit kur rejiminin sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir sistemde uygulanamayacağını ifade etti ve şöyle devam etti: “Her paranın bir iç değeri, bir de dış değeri vardır. Bir paranın iç değerini o paranın ülke içindeki kullanımı ve satın alma gücü belirler. Paranın iç satın alma gücü yurt içinde satılan mal ve hizmetler karşısında sürekli olarak düşüyorsa para içeride değer kaybediyor demektir ki buna enflasyon denir. Yılbaşında 100 TL’ye aldığınız bir sepet malı yıl sonunda 110 TL’ye alıyorsanız para, satın alma gücünü, yani iç değerini kaybetmiş demektir. Bir paranın dış satın alma gücü ise yabancı paralarla olan ilişkisiyle ölçülür. Örneğin 1 USD = 6,0 TL dediğimizde bu eşitlik bize dolar kurunu verir. ABD’de 100 dolara satılan çeşitli mallardan oluşan bir sepeti yılbaşında 377 TL’ye alırken bugün 600 TL’ye alıyorsak o zaman TL, dolara karşı çok ciddi anlamda değer kaybetmiş demektir.”

Dış sorunları ele aldıktan sonra risklerin düşürülmesi gerektiğini ifade eden Mahfi Eğilmez, ekonomide gereken önlemlerin bir an önce alınması gerektiğini savundu.

“Buna göre Türkiye’nin sabit kur rejimine geçebilmesi için sermaye hareketlerinin serbestliğini denetime altına alması ve TL’nin konvertibilitesini kaldırması gerekir. Türkiye’nin dış borç toplamı 466 milyar Dolar ve önümüzdeki bir yıl içinde bulması (yenilemesi) gereken döviz ihtiyacı (cari açık dahil) yaklaşık 240 milyar Dolar. Böyle bir durumda bu hamleleri yapmak Türkiye’ye döviz girişini durdurur ve döviz ihtiyacı yüksek olduğu için de anında döviz karaborsasını başlatır. Dolayısıyla Türkiye’nin böyle bir rejim değişikliğine gitmesi mümkün değildir.”

2. Uğur Gürses, Rudiger Dornbush’un “Krizlerin gelmesi sandığınızdan çok daha uzun zaman alır; oluşu ise düşündüğünüzden çok daha hızlıdır” sözünü yineledi ve siyaset normalleşmeden, hukuka dönülmeden krizin aşılmasının mümkün olmadığını ifade etti.

İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.

Mevcut yönetimin ekonomik daralmayı yaşamsal bir tehdit olarak gördüğünü ekleyen Ümit Akçay, “Başından itibaren sert ideolojik çekirdeği değil, farklı kesimlerle kurduğu 'büyüme koalisyonu' iktidarı getirdi.”

Türkiye ekonomisinin resesyonda olmadığını söyledi ve şöyle devam etti: “Mevcut yönetim, ekonomik daralmayı yaşamsal bir tehdit olarak görüyor. Çünkü başından itibaren sert ideolojik çekirdeği değil, farklı kesimlerle kurduğu 'büyüme koalisyonu', iktidarı getirdi. Tam da bu nedenle 100 günlük programda yeni inşaat projeleri açıklanıyor, 'gaza basılacağı' mesajı veriliyor. Ancak 16 yıldır ilk defa bu formül işlemiyor. Zira birikim rejimi krizi, mevcut ekonomik modelin sürdürülemez olduğunu ve faizin bu modelle indirilemeyeceğini gösterdi.”

4. Refet Gürkaynak, çektiği video ile dolar krizinin arkasında Papaz Brunson olmadığını ifade etti ve göz göre göre gelen krizin rejim sorunundan kaynaklandığını savundu.

İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.

5. Türkiye ekonomisi için yapılması gerekenleri ayrıntılarıyla anlatan Güven Sak, “Mesele tek tek delikleri yamamakla çözülebilecek bir hadise değildir” dedi.

Makro ve finansal istikrarı yeniden tesis etmek gerektiğini savundu ve şöyle devam etti: “Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusunda yeni kuşkular yaratacak adımlardan itinayla kaçınılmalı; Banka, uzun uzun para politikasında sadeleştirmeden bahsettikten sonra yeniden eski karmaşık işlere geri döndüğü izlenimini vermemelidir. Bu hafta olanlar bize ders olmalıdır. Ayrıca Türkiye, bundan böyle kurallı maliye politikasını benimseyeceğini açıklamalı ve buradan hareketle kamu harcamalarına hareketli bir üst limit getirilmelidir.'

6. Güven Sak bütüncül bir stratejiyi savunurken, küresel değişime yeniden ayak uydurulması gerektiğini ifade etti.

“Yatırım ortamını iyileştirmek için kural hakimiyetini güçlendirecek adımlara ağırlık vermek gerekir. Türkiye’nin, orta vadeli büyüme kapasitesini artıracak güçlü bir yapısal uyum programına ihtiyaç vardır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde ahenkli işleyecek bir kamu idaresi reformu, son derece önemlidir. Bu çerçevede yeni dönem, bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Türkiye’nin yurt dışında anlatabileceği kapsayıcı ve pozitif bir Türkiye hikayesine ihtiyaç vardır.”

8. Ege Cansen, Türk lirasının serbest düşüşe geçtiğini vurguladı ve ekledi: “Milli gelir düşecek, işsizlik artacak.”

Daha önceki tahminlerinde 2018 yılında kriz öngörmediğini belirten Ege Cansen yanıldığını açıkça belirtti: “Öyle veya böyle 500 milyar dolara yakın dış borç stokumuz var. Büyümenin orta vadede ortalama %5 olacağını varsaysak bile dış borçlara en az %8 faiz ödeyecek hale düşmek, “yurtiçinden-yurtdışına” yılda en az 15 milyar dolar ek “servet transferi” yapılacak demektir. Sırf bu bile, izlenen yolun ne kadar yanlış olduğunun kanıtıdır.”

Popüler İçerikler

Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
RTÜK Başkanı'ndan Gündüz Kuşağı Programlarına Son İkaz: "Toptan Yok Ederiz!"
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
YORUMLAR
10.08.2018

Imf'nin borcunu borçla kapatttığımızı anlatamadık ki bu millete, krizin sebeblerinin dış güçler uzaylılar falan olmadığını anlatabilelim.

10.08.2018

Biz elimizde var olan kaynakları iyi kullanamadık. Tarlalarda o kadar ürünümüz varken ithal etmeyi tercih ettik. Soğanın kilosu 6 TL olunca sessizce düşmesini bekledik ya da. Şimdi de halktan yastık altındakiler tekrar isteniyor. Ama her sıkıştığınızda bunu düşünebilen siz olmalısınız , cebimizdeki son paraları da kişisel borçlarımızı kapatabilmek için saklıyoruz. Kusura bakmayın , bizde de yok ;)

10.08.2018

hükümet üzerine düşeni yaparak, gerekli adımları atarak, önce üst kademelerden başlamak sureti ile kemerleri sıkarak ülkeyi düştüğü durumdan kurtarmalı, halk olarak biz de yerli muadilleri olan ürünlerde ithal olanları kullanmayarak en azından cari açığın daha da açılmasına mani olarak bir şekilde destek vermeliyiz diye düşünüyorum. devleti kandırmadan, bunu marifet görmeden reel vergilerimizi de vermemiz gerektiğini zaten söylemem gerek yok.

10.08.2018

kardeş üstüne alınma da ay götüm demek geldi içimden. sen doğru konuşuyosun da gerçekte böyle olmayacak.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ