Bir Borsacıdan Pasifik Adalarının Büyülü Ressamına Uzanan İlginç Hayat Hikayesi: Paul Gauguin Kimdir?

Fransız sanat dünyasının en önemli figürlerinden biri olan Paul Gauguin, borsacılık mesleğinden renklerin ve fırçanın büyülü dünyasına adım atan bir ressamdır. Hem Peru'nun kültürel dokusu hem de Fransa'nın sanatsal atmosferi ile şekillenen Gauguin, kendi yolculuğunu sanatın sınırlarını zorlayarak devam ettirmiştir. 

Dünyanın birçok farklı köşesinden ilham alarak resimlerine hayat veren Gauguin'i gelin birlikte keşfedelim. 👇

Kaynak: 1, 2

Paul Gauguin, 1848 yılında Paris’te doğdu.

Babası, bir gazetenin yazı işleri müdürüyken annesi ise feminist ve sosyalist yazar Flora Tristan’ın kızıydı. 1849'da siyasi sebeplerden dolayı Paris'ten ayrılan aile Peru'ya taşındı.

Bu sırada babasını kaybeden Gauguin, annesi ve kardeşiyle Lima'ya yerleşti.

Çocukluğunu Lima'da geçiren Gauguin, bu şehirden derin bir şekilde etkilendi.

Ailesiyle birlikte 1855’te Orleans’a taşınan Gauguin, 17 yaşında donanmaya katıldı.

Bu sayede egzotik ülkeleri görme fırsatı buldu ve 23 yaşında donanmadan ayrıldı.

1871’de Paris’e dönen Gauguin, borsacılığa başladı ve bu işi yaklaşık on yıl sürdürdü.

1873 yılında Mette Sophie Gad ile evlendi ve bu evlilikten beş çocuğu oldu.

1882'de borsanın çöküşü, aile ekonomisini ciddi şekilde etkiledi.

Bu ekonomik sıkıntılar ve diğer sorunlar, Gauguin’in evliliğinin sona ermesine yol açtı. Eşi ve çocukları 1884'te Danimarka'ya taşındıktan sonra Gauguin, daha düşük maliyetli olan Brittany'ye taşındı.

Gauguin, borsa işinden ayrıldıktan sonra resim yapmaya başladı.

Bir süre sanat koleksiyonerliği yaptı ve bu sayede empresyonist ressamlarla tanışarak onların eserlerini topladı. Bu, Gauguin’in sanata olan ilgisini artırdı.

Bu dönemde, Degas ve Monet'in yanı sıra, 1870'lerde tanıştığı Pissarro'nun etkisini taşıyan resimler yaptı.

Arearea

1886'da Bretagne'da bir köye taşınan Gauguin, burada renklerin saf değerlerine ulaştı ve Avrupa'nın modern toplumundan uzaklaşarak sanatın ilkel kaynaklarına dönme kararı aldı.

Bu amaçla 1887'de Pasifik Okyanusu’nda bulunan Martinique Adaları’na taşındı. Bu dönemde Monet ve Pissarro'nun empresyonist doğa görüşünden tamamen koparak kendi üslubunu buldu. Artık renklerini saf hale getirdi ve doğa karşısında kendi iç dünyasına döndü.

1888’de Van Gogh‘la birlikte çalışmak üzere Martinique’den ayrıldı ve Aries’e taşındı.

Van Gogh’un kendini yaralaması ve yaşadıkları anlaşmazlıklar yüzünden birlikte çalışmaları sona erdi.

Gauguin ve Van Gogh dostluğu ile ilgili buradan bilgilenebilirsiniz. 👇

Genelev Ziyaretleri Anlatmışlardı: Van Gogh ve Paul Gauguin'in Mektubu 210 Bin Euroya Satıldı

Gauguin, 1889-1890 yıllarında Sarı İsa, Domuz Çobanı ve Bretagne’nin Genç Kızları adlı eserleri yaptı.

Gauguin, figürlerinde ciddi, katı ve heyecansız bir ifade kullandı.

Figürlerinde, şehvet duygusunu önemli görmeyen sanatçı, dönemin resim anlayışından farklı olarak yoğunlaştırılmış biçimleri yeni bir kompozisyonla ele aldı.

Tahiti'de yaşadığı dönemde yerel halkı çok iyi gözlemledi ve bu anlayışa uygun eserler yaptı.

Bu dönemde yaptığı ünlü eserlerden biri de 1891’de yaptığı "Tahitili Kadınlar Plajda" eseridir.

1901 yılında Atuona'ya taşınan Gauguin, kilise ve yönetimle olan problemler nedeniyle 1903'te üç ay hapis cezası aldı ancak aynı yıl hastalanarak 54 yaşında öldü.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir. 👇

'Tahitili Kızlardan' Daha Değerlisi Yok
Vincent Van Gogh Kimdir? Van Gogh'un Hayatı, Ölümü ve Eserleri...
Gauguin'in 'Benimle Ne Zaman Evleneceksin?' Tablosuna Dair...

Popüler İçerikler

Wanda Nara'nın Icardi'nin Mesajını İfşaladıktan Sonra L-Gante'yle Yaptığı Paylaşım Icardi Fanlarını Kızdırdı!
Çanakkale'de AK Partili Belediyenin Tepki Çeken Atatürk Afişi Kaldırıldı!
Narin Güran'ın Babası Arif Güran İlk Mahkeme Sonrası Konuştu: "Kızımı Nevzat Bahtiyar Katletti"