Tabiri caizse hayatı boyunca burnu boktan çıkmamış ve fikirleri kimsecikler tarafından kale alınmayan bir adamdı Nietzsche, ta ki vefat edip ölünce değeri bilinenler kervanına katılıncaya kadar... 🙄
Tabiri caizse hayatı boyunca burnu boktan çıkmamış ve fikirleri kimsecikler tarafından kale alınmayan bir adamdı Nietzsche, ta ki vefat edip ölünce değeri bilinenler kervanına katılıncaya kadar... 🙄
Bu içerikte Critical Theory, Literaturerun ve Simply Charly kaynak olarak kullanılmıştır.
Zaten hayatı boyunca sağlık sorunları hiç eksik olmayan Nietzsche, ordu görevine katılacağı dönem geldiğinde sağlık görevlisi olarak Prusya ordusuna alındı. 1870'de Fransa-Prusya savaşının görev yaptı.
1869'da Prusya vatandaşlığından vazgeçtikten sonra hayatının geri kalanını hiçbir ülkenin vatandaşlığına sahip olmadan, vatansız bir gezgin olarak geçirdi.
Kollarını atın boynuna dolayarak ağladığına dair bir efsane ortaya atıldı. Gerçekliği tartışılsa da bu olayın Nietzsche'nin zihinsel çöküşünü tetiklediği de iddia edilmişti.
Cinsellik konusunda oldukça ketum olmasına rağmen kendisine 'Frengi' hastalığı teşhisi konmuştu. Arkadaşı Paul Deussen'le gittiği genelevden kaptığı bu hastalık kadınlarla olan ilişkisini tamamen noktalamasına neden olmuştu.
Oysa Nietzsche, kendisinin 'Antisemit'lerin vurulmasından yana olduğunu çok açık bir şekilde dile getirmişti. Ancak bunu belirtmiş olmasının hiçbir anlamı olmamıştı. Onun Nazi yanlısı olduğuna dair bir takım düşüncelerin önü alınamadı.
Superman'in yaratıcıları Jerry Siegel ve Joe Shuster, bu felsefeyi içselleştirerek bir çizgi roman karakteriyle birleştirdi.
Sorunlu akıl sağlığına ve problemlerle dolu kişisel yaşamına rağmen hiçbir zaman bir tartışmada geri adım atan taraf olmamıştı.
Babası o daha 5 yaşındayken, felç geçirerek ölmüştü, ölümünden önceyse kör ve delirmiş bir halde yaşamaktaydı. 1900'de ölmeden önce Nietzsche de babasınınkiyle benzer bir kaderi paylaştı. Önce sağ gözünde görme kaybıyla gelen körlük, sonrasındaysa zihinsel bir çöküş yaşamıştı.
Birinci olarak 'Tanrı yoktur.' düşüncesini benimsemişti. İkinci olaraksa en belirgin düşüncesi 'İnsanlar sadece güç elde etme arzusuyla hareket eder.' fikriydi.
Görünüşe göre, bunun nedenlerinden en geçerli olanı kadınlara korkutucu gelen ve onların gözünde sapık bir adam görüntüsü yaratan bir bıyığa sahip olmasıydı.
İnsanın acısıyla yüzleşmesi gerektiğini düşündüğü için hiçbir zaman içmedi. Hristiyanlığın alkol gibi acıyı hafiflettiğine, aynı zamanda acıya neden olan sorunun üstesinden gelme kararlılığını zayıflattığına inanıyordu. Hatta bu düşünce kiliseyi kızdırmış ve Nietzsche'nin cenaze kayıtlarına 'gerçek deccal' notunun düşülmesine neden olmuştu.
Bu sürekli onunla ilgilenen kadınlarla başının belada olmasına ve nereye baksa bir başka kadın görmesine neden olan bir durumdu. Annesi, anneannesi, teyzeleri ve kız kardeşiyle birlikte sosyal ve dini kurallarla kısıtlanmış bir hayat sürdü.
Onu sadece ve sadece hocası olarak gören genç kadın, Nietzsche’yi reddetti. O dönem onun için, aşk acısından çok ailevi sorunlarla boğuşmak sorun teşkil ediyordu. Tüm bunları bir de zihinsel krizler ve intihar düşünceleri seyretti.
Bir Atın Uğradığı Şiddet Karşısında Yaşlı Gözlerle Çığırından Çıkarak Akıl Sağlığını Yitiren Friedrich Nietzsche ve BİR ATA ŞİDDET GÖSTEREN JOKEY.