+90 ekibinin yaptığı Yurt Dışında Okumak Serisi'nin son bölümünde yer alan Fulya Kaplan, Boston Üniversitesi'nde nasıl okumaya başladığını ve aslında yurt dışında okumanın ve yaşamanın nasıl olduğunu anlatıyor ve ekliyor:
''Biz hep Silikon Vadisi'ni, Apple'ı, Intel'i düşünürdük, bir kapalı kutu orası ve biz ona ulaşamayız gibi geliyordu; şu an o Apple mühendislerinden biri benim.''
Daha ODTÜ'den mezun olmadan yüksek lisans yapmayı düşünmeye başladığını söyleyen Fulya çeşitli üniversitelere başvuru yaptıktan sonra Boston Üniversitesi'nde Elektrik ve Bilgisayar Mühendisliği doktora programına burslu kabul almış.
Sadece okumak olarak değil, yaşam anlamında da büyük bir değişim yaşadığını söyleyen Fulya daha öncesinde hep ailesi ile yaşamış. Amerika'ya gelmeyi hem okumak hem de bütün her şeyi kendi kendine öğrenmek olarak tanımlıyor.
Yüksek lisans ve doktora programını içine alan birleşik doktora programı 6 yıl sürmüş, bu süreçte de okul bursuna karşılık ilk yıl asistanı olduğu hocanın notlandırmasına yardım ederek ve laboratuvarda çalışarak öğrenci asistanlığı yapmış.
Amerika'da yaşamak ve okumak için herhangi bir para vermediğini de ekliyor.
Her şeyi tek başına yapması gerektiği için ilk başlarda zorlansa da Amerika'da sürücü belgesinden ev taşımaya kadar bilgi alınabilecek platformlar olduğunu ve işleri daha kolay hallettiğini söylüyor. Türkiye'deki gibi bir bilene soralım değil de daha sistemli şekilde ilerlediği için kolayca alışmış.
Bir şeyi onların yaptığı gibi yaptığında onlar için Fulya yanlış değil, sadece farklı yapıyormuş. Bu farklı bakış açılarına verilen değer Fulya'yı da ilk zamanlarda etkilemiş. Onun haricinde karşılaştığı pek çok farklılık da bulunuyor.
Amerika'da arkadaşları ile buluşmalarının bir şey yapma üzerine kurulduğunu söyleyen Fulya, ya akşam yemeğine gitmek için ya da bir spor aktivitesi yapmak için arkadaşları ile buluştuğunu söylüyor. Türkiye'de sadece oturup sohbet edip hiçbir şey yapmadan vakit geçirmeyi özlese de bu aktif buluşmaları da seviyor.
Genellikle çevresindeki kişilerin Türkler için akademiden veya işten tanıdıkları Türkler sayesinde olumlu düşüncelere sahip olduklarını, Türkiye ile Türkler hakkında çok fazla da bilgileri olmadığını ekliyor.
Doktoranın bitmesine yakın dönemde içinde Apple'ın da olduğu çeşitli şirketlere başvurmaya başlamış ve birkaç ay sonra Apple tarafından mülakata çağrılmış ve bu şekilde çalışmaya başlamış. 2017 yılından beri de Apple'da mühendis olarak çalışmaya devam ediyor.
Türkiye'de kalsaydı ASELSAN, HAVELSAN gibi şirketlerde stajyer olarak başlayıp eş zamanlı doktora yapabileceğini söyleyen Fulya, şimdiki durumuna baktığında bunu istemediğini ama başka opsiyonu olmasaydı bunu yapabileceğini ekliyor. Amerika'daki üniversitelerin ve şirketlerin Türkiye'ye göre daha fazla kapı açabileceğini düşündüğünü belirtiyor.
Amerika'da yaygın olarak kullanılan ''You can be anything you want to be'' lafından yola çıkarak Amerika'da yapabileceklerini daha iyi fark ettiğini ve adım atabildiğini söylüyor.
Ne yapmayı sevdiğini keşfetmesi yolunda fitness ile tanışarak 29 yaşında fitness eğitmeni olan ve Türkiye'de olsa bunun ''Mühendissin sen fitness eğitmenliği ne'' gibi yorumlarla karşılaşacağını düşünen Fulya, şu an ikinci iş olarak eğitmen olmaktan ve bu şekilde yaşamaktan da oldukça memnun.
Allah bazı kullarına yürü ya kulum diyor bazılarına da istediğin kadar cabala senden bir halt olmaz sürün diyor ...