'Ben Kızılcahamam kampındayım. Kızım aradı. 'Beni üç kişi dövdü, üzerime kahve döktüler, saçımı çektiler, küfür ettiler' dedi. Travma yaşamış bir şekilde ağlıyordu. Akran zorbalığına maruz kalmış. Şoföre haber verdim. O da sokak tecrübesi olan bir tip. Yanına arkadaşını alıyor. Eşim kız ve oğlanların olduğu masaya gidiyor. Yanındakilere 'Siz karışmayın' diyor. Elini kızın başına götürüyor. 'Sana vurabilirim ama vurmayacağım. Doğru bir hareket mi sizin yaptığınız?' diyor. Tatlı sert nasihatler ederek, korumacı annelik sergiliyor. Çocuğun biri, arkadaşını koruma refleksiyle eşime müdahalede bulunuyor. Şöför eşimi korumak için oğlana vuruyor. Ortalık karışıncaya kadar biz tamamen haklı ve mağdur pozisyondayken, orantısız şiddetten kaynaklı mahcup ve perişan bir hal aldık ailecek. Eşim perişan, sakinleştiriciler alıyor. İki kızım evde ağlıyor. Mutsuzuz. Biz de şikayetçi olacağız, öyle gözüküyor. Bizim niyetimiz kızımızı korumaktı. Bu üslupla olmasını ne öngörüyorduk, ne de planlıyorduk...'
Takıldığım tek şey ‘sokak tecrübesi olan bir tip’ nedir yahu.
15 yaşındaki ergenlere mafya gibi niye gidiyorsunuz hacılar? Akran zorbalığı kötü bir şey olabilir ama olayı çözme şekliniz hiç iyi niyetli değil. Gövde gösterisi yapmaya gitmişsiniz ergenlere. Bir de tabii hayattaki tek maharetiniz olan akplilikten dolayı da insan üstü muamele görmek istemişsiniz. Nasıl olur da, biz sıradan insanlar gibi akran zorbalığına maruz kalırız falan herhalde.
Yiyin birbirinizi