Yaygın olarak İspanya'da, daha seyrek olarak ise Portekiz, Güney Fransa ve bazı Latin Amerika ülkelerinde düzenlenen boğa güreşleri 'kan sporu' adı altında ele alınsa da, bu geleneğin sporla uzaktan yakından alakası yoktur. Hayvanlara uygulanan işkence sebebiyle günümüzde çoktan yasaklanmış olması gereken bu gelenek, türümüzün zalimliğinin hala yaşamakta olan en acı kanıtlarından bir tanesidir. İşte 12 madde ile büyük acımasızlığımız:
Boğa güreşine dair en eski yazılı kanıt, tahminen M.Ö. 2100 yılına dayanan Gılgamış Destanı'dır. Bu geleneğin o günlerden beri korunmuş olmasının sebebinin, hayvanlarla düzenlenen yarışma ve eğlencelerin merkezi olan Roma gösterilmektedir.
Tabii o zamanlar arenaya salınan boğayla güreşen kişi atın üzerindeydi ve elinde bir mızrak bulunuyordu. Matadorların atın sırtından inerek güreşmeye başlaması ise 1726 yılına dayanıyor.
Dünya çapında binlerce insan hala bu gösterileri seyretmek için para veriyor ve bunu bir eğlence kaynağı olarak görüyor. Bunun sebebi ise elbette boğa güreşlerinin bilinçli olarak oluşturulan toplumsal imajı. Halkın gözünde, hayatını riske atacak kadar cesur olan matador, vahşi ve azgın bir yaratığa meydan okuyor. Bunun yanı sıra geleneksel ve canlı renklere sahip kostümüyle arenaya çıkan matador, 'medenî' bir canlı olan insanın doğaya kurduğu üstünlüğü sembolize ediyor.
Ancak işin iç yüzü öğrenildiğinde, ikinci kez bu gösterileri seyretmeye gidenin pek olmayacağını düşünüyoruz. Çünkü boğaların hem arenada geçirdikleri son saatlerinde, hem de pek çok insanın bilmediği arena öncesi süreçte yaşadıkları hiçbir şekilde açıklanabilecek türden değil.
Boğa güreşini izlemek için arenaya giden insanların gördükleri şey normal, sağlıklı bir boğa değil; zayıf düşürülmüş, yarı kör edilmiş ve zihinsel olarak acı çektirilmiş bir boğadır. Güreşten iki gün öncesinde uygulanmaya başlanan yöntemler arasında, hayvanın kulaklarına ıslak gazete kağıtları doldurma, görüşünü bulanıklaştırmak için gözlerine vazelin sürme ve burun deliklerine pamuk doldurarak solunumunu engelleme gibi yöntemler bulunuyor.
Ayrıca bacaklarına yakıcı bir takım solüsyonlar sürülerek dengelerini kaybetmeleri sağlanmakta ve arenada yere yatıp hareketsiz kalmaları engellenmektedir. Bunun yanı sıra hayvanı canlandırmak ya da ağırlaştırmak için özel bir takım ilaçlar enjekte edilmekte, daha da güçsüz kılmak için yemeklerine kabızlık giderici ilaçlar katılmaktadır. Yemek verilirse tabi...
Boğaları bu şekilde karanlıkta bekletmelerinin sebebi, hayvanın yönünü şaşırmasını sağlamaktır. Kutudan çıkarılıp arenaya salındığında ise, etrafındaki ışıkta çaresizce kendine gelmeye çalışmaktadır. Gözlerine vazelin sürülmüş olduğunu da tekrar hatırlatalım... Kutudan çıkarıldığında işkencenin nihayet sona erdiğini ve özgürlüğe kavuştuğunu düşünen boğa, o anda katiline doğru ilerlemekte olduğunun farkında değildir...
Hayvanlar birkaç gün karanlık bir odada tutulmakta, çok az yiyecek ve içecek verilmektedir. Ayrıca böbreklerine ve göğüslerine, 'bajar al toro' adı verilen bir yöntemle vurulmakta ve matadorlara ölümcül hasarlar vermemeleri için boynuzları törpülenmektedir. Ve son olarak da, arenaya çıkmadan önce zıplamaları ve sinir krizi geçiriyormuş gibi görünmeleri için testislerine tiner sürülmekte, bazı durumlarda da testisleri iplerle bağlanarak tam kapılar açıldığında bu ipler çekilmektedir.
Boğa güreşleri üç farklı sahneden oluşmaktadır ve bu süreç toplamda 20 dakika kadar sürmektedir. Gösteri, boğanın pikador ile karşılaşması ile başlar. Pikadorlar arenaya at sırtında giren ve boğayı yormakla görevli olan öncülerdir. Pikadorlar, bu süreçte pika adı verilen bıçak benzeri bir aletle hayvanın boyun kaslarını keserler. Bu dakikadan sonra boğalar kan kaybetmeye başlamıştır.
Bu matadorların ellerinde, zıpkın benzeri dikenli bir silah bulunmaktadır. Banderilla adı verilen bu aletler, daha sonra boğanın bedenine saplanmakta ve ve boğa iyice etkisiz hale getirilmektedir. Gösteri boyunca 6 kadar banderilla kullanılabilmektedir. Bunun ardından da boğa güçten düşerek saldırısını sonlandırmakta ve feryat etmeye başlamaktadır.
Bu kısım aşağı yukarı 6 dakika sürer ve öldürme işlemi esas matador tarafından gerçekleştirilir. Matador, elinde bulunan kılıçla hayvanın ana arterlerinden birini keser ve ciğerleri ve kalbi büyük zarar gören boğa kan kusmaya başlar. Tüm bunlara rağmen hayvanın rahatça can vermesine de müsaade edilmez ve can çekişmekteyken kulakları ve kuyruğu kesilir. Bunun ardından da zincirlendiği aletle arenada gezdirilir ve seyirciler üstüne ellerine geçen çöpleri, boş şişeleri atarlar. Ancak bundan sonra beden arenadan alınır ve gösteri tamamlanır.
Son 10 yıldır boğa güreşlerine gelen tepkiler çoğalıyor. Katalonya parlamentosu Temmuz 2010'da, Meksika'nın Sonora eyaleti ise Mayıs 2013'te boğa güreşlerini yasakladı. Ekim 2013'te Fransız 'Yeşil Parti' hükümete boğa ölümlerinin durdurulması yönünde bir öneri sundu. 2011 yılında Ekvador, hayvanların eğlence amaçlı öldürülmesini yasakladı. 2008-2013 yılları arasında İspanya'daki arenalarda gerçekleşen gösterilere katılım %40 oranında düştü. 2008 yılında İspanya'da toplam 3,300 boğa güreşi yapılırken, bu sayı 2013 yılında 500'e kadar düştü. Bu istatistikler ne kadar ümit verici olsa da, bu vahşet dünya genelinde durdurulmadan içimiz pek rahat edeceğe benzemiyor. Umarız gelecek bu konuda bize güzel şeyler gösterir.
Bazı GELENEKLERE kafam girsin, Birşey yüzyıllardır atalarınız tarafından yapılıyor diye bu atalarınızın aptal olduğu gerçeğini değiştirmez, Böyle saçmalıklara " owww çok otantik" diye prim vermek de cinayete ortak olmaktır -.-
O izleyicilerinde matadorunda g*tüne boğa boynuzu girsin
hangi hayvanın haklarından bahsediyoruz burda? elinde kırmızı şal taşıyanmı?