Bipolar Annesinin Geçirdiği Değişimi 7 Yıl Boyunca Çektiği Fotoğraflarla Gösteren Genç

'Umarım akıl hastası ve madde bağımlısı bir anneyle yaşamakta olduğum süreci istediğim biçimde sizlere yansıtabilirim.'

Bu sözler Melissa Spitz'e ait. 6 yaşındayken annesi Deborah, bipolar rahatsızlığı olduğu gerekçesiyle Washington Eyaleti tarafından akıl hastanesine yatırılıyor... Melissa Spitz de bu süreci fotoğraflarla anlatmaya çalışıyor.

Endişelenecek Hiçbir Şeyin Yok Anne: Bipolar Hastası Annesini 7 yıl Boyunca Fotoğraflayan Spitz'in Çalışması

İşte Spitz ve annesi Deborah'ın mücadelesi

Spitz, annesinin hastaneye yatırılışının ardından Huffington Post’a gönderdiği bir iletide durumu şöyle özetliyor: 

“Bu süreç sonrasında hayatında sürekli olarak düşüşler yaşadı; kanser teşhisinin ardından rahminin alınması, kemoterapi ve radyasyon döngüsü, zaten var olan akıl sağlığı sorunlarının en kötü hale gelmesi…”

Deborah tedavi boyunca alkol tüketti ve reçeteli ilaçları kötüye kullandı. Spitz durumun sebep olduğu şeyi şu şekilde dile getirdi: 

“Bu durum, sonunda annemle babamın boşanmasına sebep oldu”

Endişelenecek hiçbir şeyin yok anne.

Böyle travmatik bir aile yaşantısı içerisinde büyümek durumunda kalan bir

çocuk, elbet bütün bu acılardan uzak durmaya ya da olan biten her şeyi

görmezden gelmeye çabalayabilir. Ne var ki Spitz, bu duruma kamerasıyla daha yakından bakmayı tercih etti.

Spitz, yedi yıl sonrasında, Instagram’a sık sık yüklemiş bu fotoğraflar vasıtasıyla “You Have Nothing To Worry About (Endişelenecek Hiçbir Şeyin Yok)' adlı fotoğraf serisini oluşturdu.

Ödev diye başladı...

2009’da (Spitz o zaman Kolumbiya’daki Missouri Üniversitesi’nde sanat

öğrencisiydi) annesinin evinde, onun fotoğraflarını çekmeye başladı. Aslında

bu fotoğraflar öğrencilerin özel hayatlarının bir bölümünü belgelemeleri için

verilmiş ve herhangi bir sınırlama koyulmamış bir ödevin parçasıydı.

"Annemin yeni makyajı"

Annemin Yeni Makyajı” adlı bir fotoğrafta Deborah doğrudan kameraya bakıyor; makyaj kutusunu altüst etmiş küçük bir kız çocuğu gibi, yüzü büyük bir düzensizlik içinde iddialı renklere boyanmış.

Post-itlerden okunan duygular

“Neysem oyum” isimli başka bir fotoğrafta Deborah, ellerini yüzüne kapatmış, yerde oturuyor; etrafı eğri büğrü yazılarla dolu, acı verdiği kadar mutluluk da veren neon post-itlerle çevrili. 

Post-itlerden birinde “Her şey için endişeleniyorum” bir diğerinde “Ölmek istiyorum” ve yine bir diğerinde “Kendimi seviyorum. Kendimden nefret ediyorum” yazarken başkasında da “Yaşamak istiyorum” yazıyor.

"Annesi'nin durumundan mı faydalanıyor?" eleştirileri

Spitz, bu çekimleri sıradan bir süreç olarak tanımlıyor; ona göre “çalışmaya ayırmakta olduğu zaman” ile “annesiyle geçirmekte olduğu zaman” kavramları, aynı yola çıkıyorlar. Bu seri, Deborah’ı çoğunlukla heyecanlandırmış olsa da zaman zaman Spitz’in projesinin tepki görüp görmeyeceği konusunda endişelenmesine sebep olmuştu.

Fakat Deborah zamanla içmeyi bıraktı, çünkü onu değişime iten şey kendini fotoğraflarda gözlemlemek oldu.

Eleştriler kadar övgüler de var

Spitz, kamerasını kullanarak annesine kendisini değerli bir insan, hatta bir yıldız gibi hissettiriyor olmasının öneminin farkındaydı. Deborah yara ve çiziklerle boşluğa umarsızca bakarken fotoğraflandığında o da yara alıyordu.

Serilerin başlangıcından beri Spitz eleştirildiği kadar övgü de aldı. Bu övgüler genellikle benzer tecrübelerden geçmiş ve yaşanmışlıkları hafızalarına kazınmış olan insanlardan geliyordu.

Acı dolu hatıralar Spitz'in hafızasında yerini aldı

Aslında, tüm bu süreç boyunca Spitz’in verdiği en büyük mücadele, annesinin projeye duyduğu coşku ve bitmeyen istekleriyle kalıcı olarak belgelenen acı dolu dakikaların Spitz’in hafızasına kazınmış olmasındaydı. 

“Bazen bu işin daha çekilir hale geldiğini hissediyordum, çünkü o bir kurban değildi. Fotoğraf çektirmeyi ve ‘başıma gelenler’ diye nitelendirdiği şeyleri yansıtmayı seviyordu ve bence projeyi bu yüzden çok sevdi; nihayetinde sahneyi yönetmekte olan, annemin ta kendisiydi. Bu ona fazlasıyla güç katıyordu”

Spitz, ayrıntıların masum bir havaya bürünmesinden kaçınıyor

Spitz, bu serilerin kendisi ve annesi devam edebildiği müddetçe sürmesini ve belki de bu on yıllık çalışmanın bir sergiyle zirve yapmasını umuyor.

Aynı zamanda Spitz, fotoğraflarının annesini kınamadan ya da bu çalışmadaki ayrıntıları masum bir havaya sokulmuş gibi göstermeden dışarıya yansımalarını; net ve kusursuz olmalarını istiyor. 

“Umarım bipolar ve madde bağımlısı bir anneyle yaşamakta olduğum süreci istediğim biçimde sizlere yansıtabilirim” diyor.

Aile albümü, fotoğraf sergisi olma yolunda

“You Have Nothing To Worry About (Endişelenecek Hiçbir Şeyin Yok)” kısmen belgesel, kısmen aile albümü, kısmen bir eser, kısmen de bir otoportre.

Spitz, çoğunlukla kameranın arkasında olmasına rağmen onun annesiyle arasındaki bağ hissedilir nitelikte. Spitz’in de kendisini bir o kadar yaralanmış ve kaybolmuş hissetmekte olduğunu düşünmek zor değil.

Popüler İçerikler

Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
Kızılcık Şerbeti'nde Yeni Doğmuş Bebeğin Başının Örtülmesi Tepki Topladı
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
15.10.2016

Ailesinde psikolojik rahatsızlığı olan birisi olarak. Kızın annesinin rahatsızlığını kamerayla kaydederken, bir yandan da annesinin kendi geçirdiği süreci fotoğraflara bakarak öz eleştiri yapmasını sağlamış. Bence en güzel yardımı yaptığını düşünüyorum. Farkındalık yaratmak lazım.

17.10.2016

resmen şiir yazmışsın.

15.10.2016

yani

15.10.2016

fucknedio bizi gandırdı

04.11.2016

Mükemmel bir iş çıkarmış. Hem böyle bir sorunla karşı karşıya olan bir insanı çok daha yakından tanıtma imkanı bulmuş, hem annesiyle vakit geçirip bu zor zamanlarında ona destek olmuş, hem de annesine bir ayna tutarak durumunun farkına varmasını sağlamış. Son söylediğim bu tip zihinsel rahatsızlıklarda ne kadar işe yarar emin değilim fakat yaptığı bu çalışma kesinlikle kötü eleştiriye maruz bırakılacak bir çalışma olmamalı.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ