Okulların açılmasıyla milyonlarca çocuk yeni ders yılına başladı. Ancak onlarla aynı sıraları paylaşması gereken binlerce çocuk okullarda değil, hâlâ tarlada ve aileleri ile birlikte mevsimlik gezici tarım işçisi olarak çalışıyor.
Onlardan biri de Reyhan. 13 yaşında. Ailesi mevsimlik tarım işçiliği yapıyor. O da doğduğundan beri onlarla birlikte göçüyor. Bazen pamuk, bazen fındık topluyor.
Neredeyse dört yıldır Şanlıurfa-Viranşehir'deki evine dönemiyor. Dolayısıyla okuluna da...İlkokula başlamış ancak düzenli olarak gidememiş Reyhan.
Hayata Destek Derneği'nin onun hikayesinden yola çıkarak hazırladığı haritaya göre, Hatay, Adana, Kayseri, Nevşehir, Yozgat ve Ordu'ya gitti bu dört yıl içerisinde.
Derneğin İFSAK'ın Beyoğlu sergi salonunda açtığı ve fotoğrafçı Sermet Dilber'in bu yılın Mart ayından beri çektiği mevsimlik tarımda çalışan çocuk işçilerden biri de o aynı zamanda.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) en son 2012 yılı için yayımladığı çocuk işgücü verilerine göre tarımda çalışan çocuk işçilerin sayısı 399 bin. Bu, diğer sektörlerde çalışan çocuk işçilerin yüzde 44,7'sine karşılık geliyor.
'Çocuk olma haklarından mahrum kalıyorlar'
Mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan çocukların tek sorunları eğitimden uzak kalmaları değil. BBC Türkçe 'nin sorularını yanıtlayan Dilber, sahada fotoğraf çekerken çocukların barınma, beslenme, temiz su sorunu ve ulaşımın güvenliğinin olmaması gibi sorunların dikkatini çektiğini söylüyor.
Derneğin proje yöneticisi Cansın Leylim Ilgaz ise 'Tarım işçiliği yapan çocuklar sadece eğitim haklarından, sağlıklı bir çevrede büyüme haklarından değil, oyun haklarından da mahrum oluyorlar. Çocuk olma haklarından mahrum oluyorlar' diyor.
Sergide, mevsimlik tarım işçisi çocukların kendi çektikleri fotoğraflar da yer alıyor. Bunun yanında kendi el yazılarıyla yazdıkları küçük notlar da. Bu notlarda en çok öğretmen olmak istediklerini yazmışlar. Bu hayalleri gerçekleşebilecek mi bilinmez ancak dernek yöneticileri, mevsimlik tarım işçiliğinin bir kısır döngüye neden olduğunu söylüyor.
Büyük kısmı kendisi de çocukken bu işi yapmış olan ebeveynler, çocuklarının okumasını istese de bunu sağlayacak olanaklardan mahrumlar. Çocuklarını, çalışamayacak yaşta olsalar dahi, memleketlerinde bırakacakları kimsenin olmaması ve okul giderlerini karşılayamama kaygısıyla yanlarında getiriyorlar.
Bazıları ise daha şanslı. Mevsimlik tarım işçiliğine kış dönemi ara verip memleketine dönen aileler de var. Onların çocukları ise genelde Ekim-Kasım döneminde okula başlıyor ve karnelerini almadan tekrar tarlalara dönüyorlar. Yerel yönetimler ve valilikler ise 'misafir' öğrenci uygulamasıyla bu öğrencileri geçici olarak en yakındaki okula kaydedebiliyor. Ancak bu da uyumsuzluk sorunlarını beraberinde getirebiliyor.
Dünyada 98 milyon çocuk tarım işçisi
Türkiye aynı zamanda uluslararası anlaşmalarla bu sorunla mücadele için taahhütlerde bulunmuş durumda. Bunlardan biri de Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 182 nolu sözleşmesi.
Bu sözleşme 'Kötü şartlardaki çocuk işçiliğinin yasaklanması ve ortadan kaldırılmasına ilişkin acil önlemler' başlığını taşıyor. Buna göre Türkiye'nin çocuk işçiliğinin en kötü uygulamalarıyla mücadele etmesi gerekiyor. Bunlardan biri de tarımda çocuk işçiliği.
Son olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile ILO Türkiye Temsilciliği işbirliğinde yürütülen 'Ordu İlindeki Mevsimlik Fındık Tarımında En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Önlenmesi Projesi'sinin bir yıl daha uzatılması için mutabakat imzalandı.
Dünyada da çocuk işçiliğinde en yüksek oran tarım işçisi çocuklara ait. ILO'nun 2013 yılında yayımladığı verilere göre dünyadaki 168 milyon çocuk işçinin yarıdan fazlası, 98 milyon çocuk tarım işçiliği yapıyor.
Türkiye'de genelge ve uluslararası anlaşmalar uygulamalar için gerekli alanı yaratsa da rakamlar şimdilik uygulamada atılması gereken adımlar olduğuna işaret ediyor.
Rengin Arslan | BBC Türkçe